~2~

29.2K 401 95
                                    

İyi okumalar. Umarım seversiniz..:)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ana yola çıkmıştık. İkimizde sessizdik. Yan yana oturduğumuzda ne kadar büyük olduğunu bir daha anlamıştım.
Bir dakika, bu ne. Hayır olamaz. Hayır. Çişim geldi. Bu ne ya. Aptal Miray lavaboya girip çıksaydın ya. Hassiktir, trafikte durmuştuk. Derin derin nefes alıyordum. Daha çok lavaboya ihtiyac duymaya başladım. Bir tane trafikten geçip 2cisini bekliyorduk. O da bıkmışcasına nefesler alıp veriyordu. Bana bir daralma geldi, artık otura bilmiyordum. Kemerimi çıkardım ve aynanı açtım, bana bakdığını hiss etdim ama ona dönmedim. Bir kaç dakika geçti, kaplumbağa gibi haraket ediyorduk. Anasını satayım bu ne ya. Allahım, ağlamak istiyordum. Çok sıkıştım. Elimle kapının tutacağını sıkıp duruyordum. Gözüm ona döndüğünde telefonuna gelen mesaja bakıp tekrar cebine attığını gördüm. Biraz geçtikçe çişim gözlerimden gelecek sandım. Elimi uzatıp radyoyu açtım.
Şimdi sıçmıştım işte. Radyodan yağmur eşliğinde piano müziği sesi geliyordu. Derince nefes aldım. Ve radyoyu kapadım. Kalbim öyle çarpıyordu ki, şuan elime düşecek sandım.

-Ne kadar kaldı? - ona dönüp sordum. Gözlerini yoldan ayırıp mavilikleriyle bana baktı. Gözlerimin dolduğuna emindim. Onun için sorgularcasına bakıyordu.

-Trafik uzun gibi gözüküyor. İyimisiniz?

Kafamı zorla yarı olumlu anlamda salladım ve dışarıya döndüm. Öyle bir noktadaydım ki, ellerimi her tarafa atıp güc almaya çalışıyordum. Bana baktığını biliyordum. Ben tarafda yolun kenarında bir site olduğunu gördüm. İçimde öyle mutluluk yarandı ki, anlatamam.

-Şimdi şöyle - çantamı elime aldım - size iyi günler. Ben burdan ineyim.

İsmimi seslendiğini duydum ama arkama bile bakmadan binaya koşmuştum. Hatta bir tane kazanı atlatarak. Araba tam dizlerimin önünde durduğunda yine beni seslediğini duyuyordum ama şuan başka şey düşünüyordum. Siteye girdiğimde olduğum katta lavabo olması için dua ediyordum. Yoksa daha fazla gücüm yoktu. Lavaboyu buldum, resmen mutlulukta ağlayacaktım ki, kapı açılmıyordu. Kapısı kilitliydi.

-Hayır hayır. Hadi açılsana. Hayır olamaz. - sırtımı duvara yasladım artık ağlıyordum - neden ya, neden neden Allahım napıcağım.

Sırtımdan sürüklenip yere oturacağım sırada o heybetli bedeni gördüm.

-Miray? - bana şaşırarak bakıyordu.

-Siz neden gitmediniz? - ağlamaklı sesimle sordum.
Yanıma geldiğinde ayağa kalkmaya çalışıyordum ve kolumdan tutup kaldırdı. Sonra kilitli kapıyı açmaya çalıştı.

-Kilitli - ağlıyordum resmen ya. Utancımdan yere girmek istiyordum.

-Kenara çekilin.

Diğer duvara yaslandım, omzuyla kapıya vurdu ve ilk vuruşta açıldı. Sonra kolumdan çekip lavaboya saldı. İçeri girdiğimde

-Ben çıktığımda gitmiş olun! - diye bağırdım, ses gelmedi.

İşlerimi hall ettim, derince nefes aldıktan sonra kapıyı açtım yavaşca ve dışarıya baktım. Olmadığını gördüğümde biraz rahatlayarak çıkmıştım lavabodan. Siteden de çekinerek çıktığımda etrafa bakıyordum. Şükür gitmişti. Yoksa daha çok utanırdım. Allahım bizim yarın dersimiz olucaktı. Ölmek istiyordum. Ayaklarımı sürüyerek yurda gidiyordum. Telefonuma Anna'dan çağrı geldiğinde cevapladım. Beni beklediklerini söylediler, bense gelmeyeceğimi söyledim ve bir şeyler sormalarına izin vermeden kapadım.
Şuan devekuşu gibi kafamı yatağıma gömmek istiyordum.

Odama geldiğimde duş almaya bile güc hiss etmedim ve yatağıma girip uyumakla unutmayı seçtim. Ne kadar unutursam tabikide..

Sabahın ilk işıkları yüzüme vurduğunda Anna'nın sesini duydum. İlk kez benden önce kalkmıştı. Duştan çıktığında ona döndüm.

AutumnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin