0.2

113 14 3
                                    

Dokuz yıl sonra, yıl 2014

Saat sekiz gibiydi, George'un derin uykusunu sürdürdüğü saatler... Evde zil sesi yankılandı, George'un annesi elindeki dergiyi kenara koydu oturduğu koltuktan kalkıp kapıya doğru yürüdü.

Kapıyı açtığında; altında beyaz bir şort, üzerine gri bir tişört ve sırtında sırt çantası ile duran Clay'i gördü. Onu burada gördüğü için şaşırmıştı, gülümseyerek konuştu. "Hey Clay hoşgeldin! Burada ne yapıyorsun?"

Clay gülümseyerek karşıladı, "Merhaba bayan Davidson. Eğer siz de izin verirseniz George'u alıp bir yere götürmek için gelmiştim"

"Benim için bir sorun yok ancak saat biraz erken değil mi" dedi kadın.

"Ah haklısınız ben biraz erkenciyim" dedi Clay biraz utanmış bir şekilde gülümseyerek.

Kadın Clay'i içeri aldı, bir yandan konuşuyordu "George için bu saatler sabahın en erken saatleri. O tam bir uykucu ve hâlâ uyuyor... İstersen onu gidip sen uyandırabilirsin. Odasının yerini biliyorsun, yukarda"

Clay gülümseyerek kadına teşekkür etti ve karşıdaki merdivenlere doğru yöneldi. Tam o sırada kadının seslenmesi ile durdu ve tekrar dönüp kadın baktı.

Kadın "Clay, George'u hiç bir zaman yalnız bırakmadığın için sana çok teşekkür ederim" dedi.

Clay başını öne eğdi, "O benim en yakınım sayılır Bayan Davidson..."

Kadın gülümseyerek "Anlıyorum evlat. Ayrıca... Bana Bayan Kathy diyebilirsin" dedi.

Clay aşağı yukarı kafa sallayarak "Tamam Bayan Kathy" dedi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı, çıkarken tutunduğu demir gıcırtıyordu. Yukarı geldiğinde hemen karşıdaki beyaz kapıya doğru yürdü. Kapalı kapıyı çok sesszice tıklattı sonra yavaşça açıp içeri girdi.

George pamuk gibi yumuşak, beyaz bir battaniyenin altında yatıyordu. Yastığı yataktan aşağı düşmüş, ellerini başının altına koymuştu.

Clay, George'un bu haline sırıtarak yavaşça yatağa doğru yürüdü, eğildi, fısıldadı "Hey George... Uyan..."

George diğer tarafa döndü, hâlâ uykusundayken mırıldanıyordu. "Uyanmak istemiyorum. Rahat bırak beni"

"Hadi ama neden bu kadar asabisin?"

George ses vermedi sadece tekrar Clay'e doğru döndü. Gözleri hâlâ kapalıydı, çok rahat görünüyordu.

Clay, sırt çantasını çıkardı ve George'un masasının kenarına koydu. Yavaşça yatağın kenarına dizleri üstüne oturdu ve bir süre George'u izledi. Clay onu uykusundan uyandırmayı hiç istemezdi çünkü George'un bu kadar huzurlu göründüğü çok az zaman oluyordu.

Clay, sessizce George'un saçları ile oynamaya başladı.

Bir süre sonra George mırıldanarak gözlerini araladı. "Clay? burada ne yapıyorsun?"

"Uyumanı izliyorum" dedi Clay sırıtatak.

"Bazen beni korkutuyorsun" dedi George esneyerek.

Clay, George'un saçları ile oynamaya devam ederken "Seni bir yere götüreceğim" dedi.

Tekrar gözlerini kapatıp "Uyanmak istemiyorum çok uykum var" diye mırıldandı George. "Geç mi uyudun?" diye sordu Clay. "Sanırım ikide uyudum" dedi George.

Clay kalkıp perdeleri açmaya giderken yatakta yatan George Clay'in kolunu tuttu. Clay geriye dönüp George'a baktı. George mırıldanıyordu "Biraz burada kal" Clay gülümsedi, "Burdayım zaten" George kenara kayıp yatakta biraz yer açtı "Hayır, demek istediğim biraz burda kal"

Bir Buket GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin