0.7

92 8 3
                                    

...

George'un kapısının önüne gelmişlerdi. George motordan indi, kafasındaki kaskı çıkarıp gülümserken "Artık sen takabilirsin" diyerek Clay'e uzattı.

Clay kaskı taktı ve hâlâ onu izleyen George'a baktı. Tam o sırada George "Eve nasıl gideceksin? Motoru kullandığını görürlerse kızmazlar mı?" diye sordu.

"Merak etme sorun yok. Annemle babamın işten çıkmasına daha iki saat var. İşten çıktıktan sonra Sam'i gittiği çocuk kulübünden alacaklar bu yüzden eve gelmeleri neredeyse sekizi buluyor. O zamana kadar motosikleti tekrar garaja bırakır ve eve dönmüş olurum" dedi Clay.

"Peki o zaman..." diye söylendi George. Ardından endişeli bir şekilde gülümseyerek "Lütfen dikkatli ol" dedi.

İçten bir şekilde gülümsedi Clay. "Benim için endişelenmen değerliymişim gibi hissettiriyor. Sanırım bu hep eksik kaldığım his..."

George iç çekerken "Ne zaman farkına varacaksın..." diye mırıldandı. "Neyin?" dedi Clay. "Senin için değerli olduğumun mu?" diye ekledi ardından tekrar gülümsedi ve "Bunu zaten bana fatkettiriyorsun" dedi.

Kollarını birbirine bağlarken "İyi" dedi George. "Sana benim için değerli olduğunu farkettirebiliyorsam ne mutlu bana"

Gülerek "Gidiyorum artık, sen de içeri gir. Annene karşı çok kaba olma" dedi Clay. Sırıtarak "Şimdi de emir vermeye mi başladın... Tam bir zorbasın" diye söylendi George. "Merak etme, onunla ne konuşacağımı biliyorum" diye ekledi ve gülümseyerek el salladı.

Clay "Görüşürüz!" diyip gaza asıldı. George arkasından baktı, Clay motoruyla gözden kaybolunca yavaşça kapıya doğru yürüdü.

Tıklattı kapıyı, bir süre bekleyeceğini düşünüyordu bu yüzden kapı anında açılınca şaşırmıştı. Sanki annesi bunca zaman onu kapıda beklemişti.

"George!" diye sevinçle bağırdı zavallı kadın. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Belli ki çok ağlamıştı. Hızla sarıldı George'a "Geri döndün oğlum..." diye mırıldandı mutlulukla.

"Seninle konuşacağım anne" dedi George içeri girerken. Ayakkabılarını çıkarıp onları dolaba yerleşirdikten sonra annesine dönüp "İçeri geçip oturalım" dedi ifadesiz bir suratla.

Annesi hızla aşağı yukarı kafa salladı "Tabii George"

George koltuğa oturdu, derin bir nefes alıp söze girdi "Anne, babamın tekrar yanımıza gelmesi konusunda emin misin?"

Zavallı kadın "Değilim..." diye mırıldandı yüzünü avuçlarının arasına koyarken. "Elbette emin değilim. Sadece onu bir kez daha görmek istiyorum" diye devam etti.

"Neden?" diye sordu George. "Neden bize onca şeyi yaşatan adamı bir kez daha görmek  istiyorsun?"

"Kafamda sürekli dolaşan, uyumama izin vermeyen, beni rahat bırakmayan tüm soruları ona sormak istiyorum George... Onca şey neden yaşandı? Bizden ne istedi? Bana tercih ettiği kadından ne eksiğim vardı? Bizi bırakıp gittiğinde Avustralya'da mutlu oldu mu? Cidden pişman mı? Her gece, bize yaşattıkları aklına gelince vicdan azabı çekiyor mu veya uykuları kaçıyor mu? Onu affetmemiz için her şeyi göze alabilecek mi? Onca yaptığını telafi edebilecek mi? Yada beni gerçekten sevdi mi? Özledi mi...? Bilmek istiyorum George... Sadece bilmek istiyorum..." dedi kadın, gözyaşları süzülmeye başlarken.

Oturduğu yerden kalkıp karşısındaki koltukta oturan annesine yürüdü, dizleri üstüne çöküp ağlayan annesine sımsıkı sarıldı George. "Ağlama anne... Sabah sana bağırdığım için özür dilerim. Lütfen beni affet"

Bir Buket GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin