1.5

48 8 0
                                    

...

George ve Clay öylece yere oturmuş birbrirlerine bakarken ikisininde içinde fırtınalar kopsa da biraz daha dinmişti üzüntüleri. Çünkü ne kadar üzülürlerse üzülsünler gerçeği değiştiremeyeceklerini biliyorlardı. Elden bir şey gelmiyordu... Olması gereken buydu... Dünya acımasız bir şekilde birbirlerine bir söz ile bağlanmış bu iki zavallı ruhu zorla birbirinden ayırıyordu...

Gözlerini silerken "Hala şaka gibi geliyor" dedi George. "Ben gerçekten gitmeni istemiyorum" diye ekledi.

Derin bir nefes alarak "İngiltere'deki son günlerimin hepsini seninle geçirmek istiyorum George..." diye mırıldandı Clay. "Seninle olacağım ama lütfen son günüm deme. Buraya geri döneceksin seni aptal... Bir gün... Söz verdin!"

"Elebtte, geri döneceğim. Elime geçen ilk fırsatta. Seni tekrar bulacağım... Belki biraz da olsa büyümüş ve değişmiş olacağım ama senin için tekrar geleceğim. İşte o zaman, beni ilk gördüğün zaman bana ne dersin George?"

"Sana bakacağım ve gülümseyerek hala bir zorbaya benzediğini söyleyeceğim"

"O halde ben de sana hala bir ucubeye benzediğini söylerim" 

Kısa bir sessizlik oldu. George ellerini birbrine ovuştururken "Beni unutmazsın değil mi Clay?" diye sordu.

"Bu konu hakkında en ufak nir şüphe bile duyma olur mu? Çünkü ben seni ölsem de unutmam George..." diye yanıtladı Clay. Ardından George'un gözlerinin derinliklerine bakarken "Ya sen? Sen beni unutur musun?" diye sordu.

"Asla. Her gün, her saniye aklımda olacaksın. Seni, gerekirse, ömrümün sonuna kadar burada bekleyeceğim. Geleceğin günü bekleyeceğim Clay..."

"Bana bunun için bir söz verebilir misin?"

"Elbette, söz veriyorum..."

Clay dayanamayaıp hızla George'a sarıldı bu George'un tekrardan duygulanıp ağlamaya başlamasına sebep oldu. Clay omzunda ağlayan George'u sımsıkı sararken saçlarını okşadı. Geri çekilip George'un yüzüne baktığında yüzündeki üzgün ifadenin yerine hafif bir gülümseme koydu ve George'un ıslak yanaklarını baş parmakları ile sildi. "Artık ağlama George..." diye sessizce ona doğru fısıldadı.

İç çekeren sordu George "Söylesene Clay senle hiç konuşamayacak mıyım?"

George'un ağlamayı bırakması için, onu az da olsa teselli etmek için hızla elini cebine attı Clay, cebinden eski bir telefon çıkardı "Hey bak. İkinci el, eski bir telefon aldım" dedi. Şaşkınlıkla "Annen ve babanın haberi var mı?" diye sordu George.

İki yana kafa salladı Clay. Bunun üzerine "Öğrenirlerse çok sinirlenirler" dedi George. "Öğrenmeyecekler. Yapabildiğim yere kadar gizleyeceğim" diye yanıtladı Clay. Ardından telefonu George'a uzattı.

George ilk önce telefonu aldı sonra gözyaşlarını silip numarasını kaydetti, telefonu tekrar Clay'e verdi. Clay ekrana baktığında "Ucube Gogy" yazısını gördü. Yüzünde hafif bir gülümseme oluştu, George kendini Clay'in ona seslendiği isimle kaydetmişti...

Clay telefonu tekrar cebine koymadan önce George'un cep telefonunu aradı. George hemen karşısında otururken onu arayan Clay'in ne yaptığını anlamamıştı. Gülümseyerek "Açmayacak mısın?" diye sordu Clay. George telofonu açtı, kulağına koydu ve öylece Clay'e baktı.

Clay gülümseyerek "Alo" dedi. Ardından yavaşça "Seni seviyorum George..." diye mırıldandı.

George'un şaşırıp kaldı, kalbi o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki aklında söyleyecek tek bir kelime bile gelmiyordu.

Gülümseyerek "Sesim geliyor mu?" diye sordu Clay. Bunun üzerine hala şaşkın bir şekilde yavaşça aşağı yukarı kafa salladı George.

"Beni duydun mu? Seni seviyorum George. Seni çok seviyorum"

Başını öne eğdi ve derin bir nefes alıp yanıtladı George "Biliyorum"

Clay'in zümrüt yeşili gözleri George yüzündeki her güzel detyı incelerken "Sanırım bu sefer bildiğin gibi değil..." diye mırıldandı. "Bu sefer gerçekten bildiğine emin değilim" diye ekledi.

George'un gözleri açıldı. Hızla başını yerden kaldırdı. Gözleri, karşısındaki Clay'in gözlerinden ayrılamıyordu. Clay gergin bir şekilde dudaklarını ısırdı "Sanırım seni bildiği gibi sevmiyorum..." diye mırıldandı. "Sanırım seni-"

Clay henüz sözünü bitirmemişken George hızla elindeki telefonu yere koydu, Clay'e doğru uzandı ve iki eliyle Clay'in ağzını kapattı. "Yapma!" dedi George gözlerini sıkıca yummuşken. "Lütfen hiç bir şey söyleme!" diye ekledi.

George'un ellerini tutup geri çekmesini sağladı Clay. George'un yüzüne bakmaya çalışırken neden George'un böyle bir tepki verdiğini merak ediyordu Clay. Kalbi sızlıyordu. Artık sabredemiyordu...

Sesi titrerken "Lütfen hiç bir şey söyleme... Çünkü söylediğin her kelime beni daha çok yaralayacak. Şimdi söyleyeceğin şeyler yüzünden seni beklerken canım daha çok yanacak Clay... Emin ol hissedecğim acı daha da dayanılmaz olacak. Bırak her şey olduğu gibi kalsın Clay... Lütfen izin ver daha fazla acı çekmeyeyeim" dedi George. Yalvarır gözlerle Clay'e bakarken "Hem... Geri döndüğünde söylersin olmaz mı?" diye sordu.

Bunun üzerine sessizce aşağı yukarı kafa salladı Clay. En azından artık biliyordu. George, Clay'in her şeyi değiştirebilecek şeyler söyleyeceğinin farkına varmıştı ve Clay de George'un bunu farkettiğini artık biliyordu...

Daha fazla düşünmedi Clay. Düşündükçe düşüncelerinin bataklığına daha da batacağını biliyordu. Aralarında geçen konuşmayı öylece bıraktı.

Gözlerini tekrar George'a çevirip yavaşça sordu "Gidelim mi artık?"

...

Bölüm sonu...

Bir Buket GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin