9)Sen Rakı Sevmezsin?

394 12 0
                                    




Üç ay sonra Eylül sonu





Aylar geçmişti. Hayatım bir nebze de olsa düzene girmiş gibiydi. Bu sırada Can ve Mert ile ara ara denk geliyorduk. Onları çok özlemiştim. Ama sanırım eskisi gibi olmamız için biraz daha zamana ihtiyacım vardı.

Tüm yaz çoğunlukla Gizem, Defne ve Batula geçti. Son seneme girdiğim için bitirme projesi üstünde çalışıp staj için bir yer bakmam lazımdı.
Keşke tekstil/tasarım değil de inşaat işinde olsaydık diye geçirdim içimden.

Okulun içine girip proje hakkında bir kaç bilgi edinip çıktım. Ha bu sırada spora başladığım salonda yiğit ile tanışmış ve güzel bir arkadaşlığımız oluşmuştu.

Yiğit çok eğlenceli, güleç ve çocuksu biri. O dönemlerde bana çok iyi gelmiş ve enerjimi yükseltmişti. Şaşırtıcı nir şekilde Batularla iyi anlaşmış ve aramıza tamamen girmişti.

Zaman geçtikçe birbirimizi daha iyi tanıyor ve anlıyorduk. Üç ay olmasına rağmen onu çok benimsemiş sanki uzun yıllardır tanışıyor gibiydik.
O da yaralı biriydi. Birbirimizi bu kadar benimsemiş olmamız belki bu yüzdendi.

Arabaya geçtiğimde derin bir nefes aldım. Bu sene zor olucaktı. Telefonum çalınca arabayı çalıştırıp hemen açtım.

"Söyle Yiğit."

"Fıstık, aşşırı sıkıldım nolur bişiler yapalım." güldüm

"Ya işim gücüm var kardeşim benim." Sesini yükselterek sitem etti. "Ya tanımasam inancam Şule he. Boş beleş insansın eve gidip dondurma yicen." Bu sefer kahkaha atmıştım. Üç ayda ne de güzel tanımıştı beni öyle?

"Üf tamam be cırlama hemen, geç Beşiktaşa geliyorum." diyerek kapattım telefonu.

5 dakiklık yolu trafik sayesinde 25 dakikada gittiğimde her zamanki kafeye geçip oturdum.

Beşiktaşın kalabalıklığına nazaran bu mekan oldukça sakin ve sessizdi. Bahçeli hoş ışıklandırması olan tarafa geçtiğimde bir sigara yakıp bekledim Yiğiti.

Yine o yüksek enerjisiyle girdi içeri. Kalkmama izin vermeden omuzlarımdan sarılıp sarsarak hasret giderdi "çok özlemişim çooook." Saçlarını karıştırıp burnunu sıktım. "Daha dün gece birlikteydik aptal."

Karşıma geçip sinirle baktı bana "iyi be özlemeyiz bi daha çirkin şey seni." Neşeli bir kahkaha atıp "çarpılıcaksın oğlum." kafasını sağa sola sallayarak Geçiştirdi beni.

"Onu bunu boşver de ben napıcam lan? Okul bitti. Yaz bitti. Ben bittim. Abim kesin beni süründürecek ya." ciddi ciddi dert yanıyordu bana.

Yüzümü buruşturdum. "Abicim hiç sorma bana, ben daha kendime staj bulamadım." Çok içten bir şekilde oflayıp masaya eğildi. "Ya kardeşim. Bu mimarlık sende salaklık yapmış he. Gelcen bizim yanımızda yapıcan stajını. Dert mi yani bu da."

Haklıydı aslında. Yiğit abisiyle inşaat işindeydi. Aslında bence daha da fazlası vardı. Girdiğimiz her ortamda Yiğit tanınıyor ve beni şok edecek derecede saygı görüyordu.

"Üff ne bileyim Yiğit. Eee sen de orda çalışıcaksan olur aslında." Bıkkınca kafasını masaya gömdü. O sırada sipariş ettiğim tart ile filtre kahvem gelmişti.

Yiğit hiç derdi yokmuş gibi. "Ay ben de bir yaş pasta ile limonata alayım." dedi, sonra bana iğrenerek bakıp "şu acı şeyi nasıl içiyorsunuz valla anlamıyorum." Kahvemden bir yudum alırken çatalımı eline almış tartımdan aşırmaya başladı.

KAYIP HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin