Bu bölüm aramıza yeni katılan okurlarıma gelsin 😊
Keyifli Okumalar Dilerim ❣️
***
Bazen çok saçma nedenlerden dolayı hayatımız yolunda gitmiyor. Hatta belki de hayallerimizden uzağa zorla bile sürülmüş olabiliriz. O yüzden de duândaki devam ve ısrarlara rağmen, lütuf ve ihsân vaktinin gecikmesi, üzülmene ve ümidini kesmene sebep olmasın. Çünkü duâya icâbet, senin nefsin için seçtiğin vakitte değil, Allah'ın senin için tercih ettiği zamanda gerçekleşecektir. Bu yüzden dualarda ısrarcı olmaktan da, güzel hayaller kurmaktan da vazgeçmemeliydi insan. Neyi çok istiyorsa, önce kararlı bir şekilde niyet etmeliydi. Çünkü niyet, kalp ile ruhun aynı anda bir amaca yönelmesiydi. Ve her sözümüzü keskin cümlelerle bitirmek yerine, nasip diyerek bitirmemiz gerekirdi. Çünkü bu hayatta herşey niyetle başlar, nasiple sonuçlanırdı.
Çünkü insan,
'niyet' ile 'nasip' arasında ince bir çizgi üzerinde yaşardı..***
Mevlana şehrinin sabahı ayrı bir güzel, gecesi ayrı bir huzurdu. Tekin buranın havasına, suyuna ama en çok da Gülsüm teyzesinin yemeklerine hayran kalmıştı. Daha önceden anca telefondan bayramlaştığı, halini hatrını sorduğu Gülsüm teyzesiyle sonunda yüz yüze gelebilen genç adam, sanki kayıp teyzesini bulmuş kadar mutlu olurken, aynı şekilde Gülsüm hanım da gurbetten gelen oğlunu karşılamış kadar sevinçliydi.
Eve gelir gelmez yoldan gelmiştir diyerek mutfaktaki masayı hazırlayan Gülsüm hanım, "sen akşama kadar bekleme oğlum, hadi gel" dediğinde, genç adam Gülsüm teyzesini ikiletmeden hemen yerinden kalktı. Ona özel kurulan sofrada Tekin gurme gibi bir yandan yiyip bir yandan Gülsüm teyzesini överken, hem onun hemde onu dinleyenlerin keyfi oldukça yerindeydi. Hızlıca yediği yemeğinin ardından Gülsüm teyzesine teşekkür ederek masadan kalkmış ve bu defa da Yusuf'un yönlendirmesiyle bahçeye doğru çıkmışlardı.
İki arkadaş bahçenin çardağına geçip otururken, Hamza da tam vaktinde geldi. Önce askerlik arkadaşıyla hasret gidermiş ardından keyifli sohbete hemen dahil olmuştu. Gülsüm hanım akşam yemeğini hazırlamak için mutfakta hazırlıklarına başlarken, Ecrin de abilerine orta şekerli birer kahve yapıp götürdü.
Elbette ki bu kadar hamarat oluşu, evlerine gelen misafirin eğlenceli sohbetine dahil olmaktı. Bu Yusuf'un gözünden kaçmaz iken, kız kardeşinin de yanlarında oturmasına müsade etmiş ve kolunu Ecrin'in omzuna atarak keyifle arkadaşını dinlemeye devam etti. Konu konuyu açmış ve sohbet güzel bir şekilde ilerlerken Tekin'in anlattığı bir kısım, Ecrin'in dikkatinden kaçmamış ve büyük bir şaşkınlıkla Tekin'in sözünü hemen kesmişti.
"Nasıl yani ! Şimdi Tuğba ablamla konuşması için Hamza abimi ikna eden siz miydiniz ?" Dediği an Hamza aklına gelen anılarla tebessüm ederken, Tekin de oturduğu yerde duruşunu dikleştirip karşısındaki kıza ciddi bir bakış attı.
"Öncelikle küçük hanım, artık bana siz demek yerine abi demelisin ?" Diyerek Ecrin'in onaylaması için duraksadığında, genç kız içtenlikle gülümseyerek onayladı.
"Tamam söz, bundan sonra abi diyorum" diyerek, hâlâ merakla sorusunun yanıtını beklemeye devam etti. Bir yandan Yusuf kız kardeşinin bu meraklı halline gülümserken, diğer yandan Tekin Ecrin'in cevabıyla memnun olmuş bir şekilde geriye doğru yaslanmış ve asıl hikayeyi kısaca anlatmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan
Romance🌾Tamamlandı Bir insan bu dünyaya sadece kendisi ve çevresiyle imtihan olmak için değil, aynı zamanda onu tamamlayıp ona ayna olacak Ruhu bulmak için de gelmişti. Ve zorluklarla harmanlanıp kavuşan ruhlar, birbirini görünce tanırdı. Kimileri hemen...