🌾18.Bölüm

991 110 77
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim
😍❣️

***

Kelimelerin yetmediği noktalarda hislerimizi karşımızdaki kişiye geçirmenin en basit ve en güzel yolu sarılmaktır. Çünkü sarılmak, hislerimizi görünmez bir enerjiyle aktarmanın en kolay yoludur. Bu duruma verilecek en güzel örneklerinden biri de Luna Lu adlı sanatçının 'Sarılma Anatomisini'dir.

İlk bakışta eserde görünen tek şey iki kalp ve kalpleri saran iki adet göğüs kafesi ama esere daha yakından ve dikkatlice bakarsanız eğer, sarılma anında oluşan kalplerin birbirine değme anı aslında en özel andır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk bakışta eserde görünen tek şey iki kalp ve kalpleri saran iki adet göğüs kafesi ama esere daha yakından ve dikkatlice bakarsanız eğer, sarılma anında oluşan kalplerin birbirine değme anı aslında en özel andır.

Özellikle bu sarılmayı çok değer verdiğiniz biriyle yaptığınızda sizde oluşan o mükemmel enerjinin aynısı, karşı tarafa da geçiyordu. Çünkü karşılıklı duygu akışı, tamda o anda meydana geliyordu. Kalplerin birbirine değdiği an zamanın tam da o saniyeler içinde durması, aslında ruhların birbirini eş mi yoksa değil mi diye sorguladığı en mükemmel andı..

Aynı Zeynep ve Yusuf da olduğu gibi…

***

1 Gün Sonra

Bu hayatta kimi seversen sev kime bakarsan bak, insan sadece dünyada birine ait kalıyordu.. Ve Zeynep bunu dün gece bir kez daha anlamıştı. Öyle anlamıştı ki, gece gözüne uyku dâhi girmemiş odasındaki o meşhur berjerinde oturarak sabahı sabah etmişti.

O sarılışını ve istemsiz bir şekilde kokusunu içine çekişi, aklına geldikçe delirecek gibi oluyordu. Şair diyor ya hani; "Üç saniye süren göz göze gelişlerin en az üç yıl unutulmayışı var" diye.. Ya Zeynep ne yapacaktı şimdi ? O şaşkınlıkla burun buruna birbirlerine belki üç, belki de dört saniye sürmüştü bakışmaları ama Zeynep adı gibi emindiki o anı ömrünce unutamayacaktı. Bir yanı deli gibi mutlu iken, diğer yanı utançtan deve kuşu misali kafasını kuma gömme derdindeydi.

Bunlarda yetmezmiş gibi birde kafasının içinde hiç susmak bilmeyen bir sürü soru vardı. 'Acaba o da benim gibi hissetmiş miydi ? Niye öyle bakmıştı ki ?' vs.. vs.. Eğer o an zamanı durdura bilme şansı verselerdi Zeynep'e, kesinlikle kafasını vura vura beynini çıkarıp sonra eskisi gibi zamanı akışına geri sokardı. Hiç olmazsa sonrasını bu kadar düşünmezdi…

Güneş altın gibi parlayan ışığını perdenin ardında oturan genç kızın yüzünde gezdirirken, Tuğba ve Ecrin mışıl mışıl Zeynep'in yatağında uyuyordu. Bugün Tuğba'nın kınası vardı ama o hâlâ dün gecenin yorgunluğunu üzerinden atamamıştı. Zeynep hem kızları uyandırmak adına hemde daha fazla düşünmemek için yerinden usulca kalktı.

***
Gün ışığı Yusuf'un da karanlık odasını aydınlattığında, genç adamda Zeynep'den farksız bir durumda değildi. O sarılışı yaptığından beridir, sanki kalbine ait hiç bilmediği bir şehrin sokaklarında kaybolmuş gibiydi..

Ruh-u RevanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin