7

9.2K 539 71
                                    

Eğer 17 yaşında ve zenginseniz, hayat çok zor.

Sabahına ailecek fotoğraf çekimi, bağışlar için düzenlenen davet için kıyafet alışverişi, davet için gerekli mekanın seçilmesi, yiyeceklerin seçimi, takı seçimi, ışıklandırma seçimi, pasta seçimi...

Uzun bir süre seçim yapmamayı planlıyordum.

Peri hanım abla birlikte vakit geçirelim diye hepsini beraber yapmayı teklif etmişti. O çok hevesli olduğu için kabul etmiştim.

Evde çok sıkıldığım için kabul etmiştim ama onun bunu bilmesine gerek yok.

Ama bu işleri öyle iyi becermiştim ki artık çalışanlar soracakları soruları Peri’ye değil bana soruyorlardı.

“Sena Hanım, yerleştirilecek bitkileri seçmelisiniz.”

“Onları da mı biz seçiyoruz? Yuh. Neyse tamam getir hemen.” Dedim ve getirdiği katalogdan seçim yaptım. Lilyum bence gayet tatlış bir seçimdi.

Ben bunları hep kafama göre seçmiştim ama umarım Peri'yi rezil etmezdim. Gerçi kadının yüzüne tükürsem Yarabbi şükür diyecek hali vardı. O derece gözümün içine bakıyordu. Rezil etsem de ses etmezdi.

Peri’nin şirketteki odasına kurulmuş, kahvemi içiyordum.

O sırada Cem aradı. Cem’i İstanbul’a gitmek için hazırladığım valize atma planlarım suya düşmüştü. Cem son birkaç gündür annesini yatılı okul için ikna etmeye çalışıyordu. Evet, çocuk resmen benim için bütün düzenini değiştirecekti. Ama işime geldiği için ses etmedim.

“Ne var lan?”

“Bundan sonra ne var lan yok Sena'cığım. Ne buyurursunuz Cem hünkarım var. Senin için annemden terlik yedim. Ne işim varmış başka şehirlerde, çocuk dediğin anasının dizinin dibinden ayrılmazmış, ben ondan ayrı ne yiyip ne içermişim, falan da filan.”

“İzin vermedi yani. Neyse başka arkadaş bulacağım mecbur ne yapayım.” Hadi Cem buna kanarsın. İkna edersin anneni.

“Sen de ne dünden razıymışsın kızım ya. Güzel popomu terliğe boğduktan sonra ne bok yersen ye ama yurt parasını tek öderim, kalan ihtiyaçlarını babana kitle dedi.” Fatma abla ve eşi daha Cem annesinin karnındayken boşanmışlar. Bir aylıkken. O kadar tahammül edemiyorlar birbirlerine. Birbirlerinden nefret ederler. Cem bunu sorun etmiyordu.

“Yaşa Fatma abla be! İşte kadın gibi kadın! Hadi atla uçağa gel.”

“İki gün sonra uçak. Üstelik annem senin yeni numaranı istedi verdim. Muhtemelen Cem abine emanetsin falan diyecek. Arar birazdan.”

“Tamam tamam hadi bye.” Dedim ve suratına kapattım.

Yarım saat sonra Fatma abla aradı. Selamlaşma faslını bitirdikten sonra umurumda olan detaylara geçti.

“Bak kızım Cem sana emanet. Bir hovardalık yapar da başı belaya girer hemen beni arıyorsun.”

“Tamam tamam sen hiç merak etme abla.”

“Bu hayatta erkeğin eline bakmayacaksın. Bak benle babana. Bir kez olsun elime para vermişliği yok. Sen de derslerine çalış, kariyerini yap. Sakın ama sakın evlenme. Yazık edersin gençliğine.”

Öncelikle, ne alaka?

Kendini gerçekten annem olarak görüyordu. Cem ile kardeştik ona göre. Onun hiç kızı olmamıştı. O da beni onun yerine koyuyordu hatta bazen laf arasında ‘Taş gibi annen var, anneni örnek al!’ falan dediği oluyordu. Ben de itiraz etmiyordum.

ELEFTERIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin