18

1.6K 86 3
                                    

"Siktir olup gideceğim bu evden! Zaten istediğiniz de buydu en başından beri! Ay şu kızın hareketlerine bak yetim gibi, kendini güzel mi sanıyor? Bilmem ne bilmem ne! Geldiğimden beri başımın etini yediniz be!"

"Ay aman! El gözü bile değmesin prensesimize! Iki yüz verdik diye tepemize çıktıysan iyi ki kardeş muamelesi yapmamışız. Götümüzde don kalmazdı o zaman. Ayrıca git artık ya. Bi git artık! Ne zaman konuşsak bi gidicem bi defolucam. Vallahi seni tutan yok ya. Git kardeşim evimizden. Istemiyorsan beğenmiyorsan kapı orda!"

"Deniz sen... Sen şu an karşımda böyle konuşabilmene dua et tamam mı? Çünkü buna ben izin veriyorum! Ayrıca yüz vermek ne demek ya köpek miyim lan ben? Yüz vermişmiş.. gören de samimi olmak için yaklaştığımızı sanar."

"Anlayamadım? Ne için yaklaşmışsın?"

Biraz sustu Sena. Volta atmaya devam etti. Evde yalnız bırakıldıkları 36. Dakikaydı daha ve onlar 34 dakikadır kavga etmekle meşgullerdi. Kavga yine nereden çıkmıştı bilmiyorlardı ama birbirlerine tahammül edememeleri bile başlıca bir sebepti. Deniz tam ona alışmaya başlarken ortaya çıkan Cem ve olayları ona yeniden soğumak için bir sebep vermişti.

Deniz'in işi artık ailesini korumaktan çıkmıştı. Şahsi bir mesele olmaya başlamıştı. Inat etmişti bir kere. Bu kızı sevmiyordu ve 18 olmasına rağmen halen gitmemesi onu çıldırtıyordu. Cem'e verilen zararın, ailesine de verilmesini istemiyordu. Bu kızın ne Sema'dan ne de herhangi kötü bir insandan farkı yoktu.  Eline para da vereceklerdi işte. Daha ne istiyordu? Neden direniyordu gitmemek için? Sıcak bir aile yuvası istemediği kesindi.

"Neden burdasın Sena Uygar?"

"Seni bağlamaz. Ayrıca, sen ne kadar kabullenmek istemesen de ben artık bir Kozcuoğlu'yum." Dedi Sena. Söyleyemedi. Her şeyin daha da mahvolmasına katlanamazdı. Suçluluk hissi yoktu ilk zamanlara göre.

"Birşey var öyle değil mi? Paradan, ya da sevgi dolu bir aileden daha farklı bir sebepten ötürü burdasın. Bir amacın var. Belki de Sema'nın çalıştığı adama çalışıyorsun. Ha?"

Sena bir iki adım geriledi. Böyle gitmeyecekti. Deniz'in yumuşak bir yanı varsa eğer, oraya oynamalı diye düşündü.

"Sadece... Sadece 17 yıldır sevilmiyorum Deniz." Dedi. Koltuğa çöktü ve gözyaşlarını sildi.

Deniz alayla izledi bu dokunaklı sahneyi. O Poyraz ya da Sinan gibi saf değildi.

"Hah! Yemezler. Bunlar bana sökmez. Böyle şeylerin seni etkilemediğini bilecek kadar tanıyorum seni." Dedi Deniz. Kollarını bağladı ve gülerek izlemeye başladı.

"Hiçbiriniz tanımıyorsunuz beni. Beni tanıyan kimse yok. Senin var. Senin 3 kardeşin, annen ve baban var, eminim çok arkadaşın belki kız arkadaşın vardır. Birçoğu alerjinden fobilerine kadar biliyordur eminim. Ben merak ettim. Nasıl bir his olduğunu. Benim en sevdiğim mevsim ilkbahar biliyor musun Deniz? Senden başka kimse bilmiyor. Neden mutlu olmama izin vermiyorsun? Annem babam olmak isteyen insanlar var hayatımda. Sonunda mutlu olmak için bir şansım var ve ben bunu kullanmak istiyorum. Ölmeden önce en azından birine güvenmek istiyorum sen neden bana izin vermiyorsun?" Dedi Sena üzgünce. Deniz onu izliyordu öylece. Dikkatle inceliyordu onu. Tek bir açık bulmak için. Düşündüğü tek şey bu kızın tehlikeli olduğuydu.

Sena ayağa kalktı ve Deniz'in karşısına dikildi kırmızı gözlerle. Dudakları titriyordu.

"Abim olmak istemiyorsan bile en azından görmezden gelmeye çalış. En azından bunu yap benim için. Tek şansımı göz göre göre heba etmeyeceğim. Hele de senin yüzünden. Beni göndermek mi istiyorsun? Elinden geleni yap. Ama değsin. Senden yaşça küçük bir kızın hayatını mahvetmene değsin."

"Senden özür dilemeyeceğim Sena. Eğer beklediğin buysa. Ama tamam. Görmezden gelmeyi denerim. Senin için değil, anne ve babam için."

Sena'nın gözlerindeki minik ışıltıyı yakalamasaydı inanabilirdi. Bu genç Sena'dan öyle bir rahatsızlık duyuyordu ki yaptığı her hareketten, konuştuğu her kelimeden şüpheleniyordu. Sena'nın onu hafife aldığının farkındaydı. Bu ona hem bir haz, hem de bir öfke hissettiriyordu.

"Teşekkür ederim. Sorun çıkartmayacağım. Söz." Dedi ve tebessüm etti Sena.

Deniz gözlerini bile kısmadı. Ona inanmadığını belli edecek en ufak bir mimiğe izin vermedi. Onu anlayan bir arkadaş gibi baktı gözlerine.

Sena'da durumlar farklıydı. Içindeki hırsı ve kibri besleyen iblis, ona kazanmayı vaad ediyordu. Deniz'in kaybedeceğinin güvencesini veriyordu.

ELEFTERIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin