13

5.1K 312 17
                                    

Yırtmaçlı beyaz eteğim ve parıltılı mint yeşili bluzum, Işıltılı kolyelerim ve küpelerim, tertemiz ayakkabılarım, bakımlı saçlarım ve taktığım tokalarımla kusursuz görünüyordum aynanın karşısında. Tıpkı bize kusursuz kız nasıl olunur öğreten Barbie bebekler gibiydim.

Bu pahalı görünümüm bile ne içimdeki boşluğu doldurabiliyordu, ne kötülüğümü örtüyordu, ne de iyiliğimi ortaya çıkarıyordu. İşlevsizdi. Dışarıdan zengin olduğumu belli ediyordu o kadar. Sahi, zengin olmak bana ne katmıştı ki?

Bir sigara yaktım ve odadaki koltuğa oturdum. Düşünmek bana bir şey vermiyordu. Aşağıda doğum günü partim için hazırlıklar tamamlanıyordu. Peri gizlice çocuklardan birine beni dışarı götürüp oyalamasını söylemişti ama hiçbiri kabul etmemişti. Benden ne kadar tiksindiklerini anlatırlarken sinirlenmemiştim. Üzülmüş müydüm, orası tartışılır. Ama beni yanıltmadıkları kesindi. Daha onlara gerçek yüzümü göstermeden bile bu kadar nefret alıyorsam, beni tanıdıklarında ne olacaktı? Çok saçmaydı ama korkmaya başlamıştım. Peri ve Özkan, beni seviyorlardı çünkü beni tanımıyorlardı. Tanırlarsa ne olurdu? Benimle görüşmeyi bırakırlardı.

Belki de başından beri bu mükemmel aileye girmem hataydı.

Ya da hayır. Onlar mükemmel değildi. Peri ve Özkan olabilirdi belki ama çocukları... Hayır.

Deniz sevdikleri için sevmediklerini kırıyordu. Bunu yaparken asla gocunmuyordu. Pişman olmuyordu. Küçük görüyordu bazı insanları.

Poyraz ne kadar abilerini örnek alsa da bir yandan o da Deniz gibiydi. 18 yaşındaydı. Düşünebiliyordu ve abisi gibi olmayı o seçmişti.

Kenan görmezden geliyordu insanları. Her ne kadar kimseye zarar vermeden öylece yaşadığını düşünse de küçük bir araştırma yaparak eski sevgilileriyle görüşmüştüm. Ayrılma nedenleri hep aynıydı. İlgi görmemek, ilk iki hafta her şey normal gitse de sonradan Kenan'ın sıkılmaya başlamasıyla ayrılmaya bile tenezzül etmeden başkalarıyla konuşmaya başlaması.

Sinan tutamayacağı sözler veriyordu. İhanet ettiği insan sayısı çoktu. İnsanları yarı yolda bırakıyordu.

Belki de tam olarak olmam gereken aileyleydim. Bu özelliklerin hepsi bende de yok muydu? Bu duyduklarım her ne kadar kötü olsa da onları kendime yakın hissetmeme yol açmıştı. Belki yapmamız gereken iyi yanlarımızı keşfetmemiz değildir. Kötü yanlarımızı bilip birbirimize kenetlenmektir. Kötülüğümüzü birbirimize değil, bize zarar vermeye çalışanlara göstermektir.

Her şeyin çözümü iyilik olacak diye bir şey yoktu. Bazen sorunlarımızı kötü olarak çözerdik. Sonrasında beş dakikalık bir vicdan azabı sonrası normal hayatına dönmekte zorluk çekmemek. Herkes kötüydü. Herkes yalan söylerdi. Sadece bazıları bu yanlarını iyi saklardı. Kötü insanlar saklamaya gerek duymadıkları için mi kötü oluyordu?

Birkaç dakika sonra 18 yaşıma girecektim. Tam 12' de kutlamaya karar vermiştik. Bu evden gidebilirdim. Zorluk çekmeden. Bana destek olacaklarını söylemişlerdi. Peri gitmekte haklı olduğumu söylemişti. Bu iki ay boyunca abilerim bana pek sıcak davranmamışlardı. Ben de onlara.

Yavaşça merdivenlerden inmeye başladım. Salona girmemle klasik doğum günü ritüeli gerçekleşti. Tanıdıkları bir çok aile gelmişti.

Bembeyaz iki katlı pastanın önünde durdum. Peri ve Özkan birbirlerine sarılmış gülümseyerek bakıyorlardı bana. Deniz telefonla oynuyor, Poyraz yaşıtlarıyla sohbet ederken Kenan da atıştırmalıklardan yiyordu. Sinan beni izliyordu öylece.

"Dilek dile Peri kızı." Dedi Sinan elini omzuma atarken.

"Teknik olarak Peri kızı olmam bir iltifat değil. Sen de Peri oğlusun." Dedim gülerek.

ELEFTERIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin