Iyilik meleği olmaya karar verdiğim günün üzerinden 1 hafta geçmişti ve açıkçası umudumu kaybetmeye başlamıştım. 1 haftadır evden kimse yüzüme bakmıyordu. Şirkete gitmeyi, kahvaltılarda ufak sohbetler başlatmayı denemiştim ama birşey değişmemişti.
Artık aileme kendimi affettirmenin yolunun Cem'den geçtiğini anlamıştım. O beni affetmediği sürece yüzüme bakmamaya devam edeceklerdi.Kıyafetlerimi giyip birkaç hafta önce kiraladığım depoya gitmek için taksiye bindim. Yol bitmiyordu. Gergindim. Gerginken iyi şeyler olmazdı. Her şeyi elime yüzüme bulaştırırdım.
Bu kez değil. Bu kez olmaz.
Mavi kepenkli garajın önüne geldiğimde paslanmaya yüz tutmuş anahtarı çıkardım ve içinde bana ait olmayan tozlu eşyaların olduğu deponun kilidini açtım. Gitarın sağlamlığından emin oldum ve beklettiğim taksiye döndüm.
Eve ön kapı yerine arka kapıdan girdim. Gitarı öylece geri teslim edemezdim. Bir giriş yapmam gerekiyordu.
Evet, orijinal gitar elimdeydi. İntikamcı bir yapım vardı elbet ama aptal da değildim. Cem bu acıyı yaşamalıydı. Ama bunun faturasının bana kesileceğinin de farkındaydım en başından beri.
O mekana bir daha adımımı atamazdım. O yüzden başka bir mekan seçip Cem'i aradım.
Ancak hemen meşgule attı. Ne bekliyordum ki? Beni Cadı diye kaydettiğine emindim. Gerçi birçok kişinin telefonunda böyle kayıtlıydım. Pek iyi bir geçmişim yok da.
Adresi ve saati mesaj olarak gönderdim. Biliyorum zor ama lütfen son bir kez de olsa, güven bana Cem. Pişman olmayacaksın.
Sena K.
___________________________________________
Denize açıldım
Sevmeye, sevilmeye.
Anladım sevmek gibisi yok
Yağmura soyundum
Yavaş yavaş
Yağar diye.Sesimin müthiş olduğu söylenemezdi ancak zamanında aldığım şan dersleriyle daha iyi bir hale getirmiştim. Zaten şu an sesimi umursayan yoktu. Herkes işine bakıyordu. Arkada ses olsun diye vardım.
Hâlen Cem'i bekliyordum ama hâlâ ses seda yoktu. Yalnızca Cem değil. Davet ettiğim kimse gelmemişti. Henüz. Yani umarım henüzdür.Şarkıya devam ederken bu şarkıyla ne anılarımız olduğunu düşündüm. Kayalıklarda bağıra bağıra söylediğimiz zamanları. Bu bizim şarkımızdı.
Damlalarda yüzmek gibisi yok..
Yokluğun varlığın bir.Devam ederken umudum tükeniyordu. İlgimi çabuk kaybediyordum. Sıkılmaya başlamıştım ki kapıda bir sarışın gördüm. Hayır hayır, iki sarışın.
İkisi de şokla bakarken Cem'i yanıma çağırdım.Gözlerini kocaman açmış elimdeki gitara bakıyordu.
Hala bakıyordu. Deniz ve Poyraz onu itiyordu artık. Gülmeye başladım. Zar zor gönderdiklerinde gitari eline verdim ama hâlâ bakıyordu. Şarkıya devam ettim.
Dünüm yok
Yarınım sır.Sesimi yükselttim ve mikrofona yaklaştım. Bu sırada o da çalmaya başlamıştı. Şu an abisinin gitarıyla verdiği ilk konser hatırına yanımda kalıyordu. Siniri geçmezdi. Uzun bir süre. Gitar elindeydi ama o acıyı yaşamıştı bir kere. Bunu unutmazdı. Bunu bilecek kadar tanıyordum en yakınımı.
Nasıl inanırım sana?
Bu yürek ağır bana
Sevgin öyle uzaklarda
Nefes alsan da, yanımda.Şarkıya bir süre devam ettik. Bitirdiğimizde sahneden ayrıldım ve bar kısmına geçtim. Yine pub'daydık ama eski mekanımızda değil..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEFTERIA
ChickLitElefteria kelimesi Yunancada özgürlük anlamına gelir. Aile kitabı, klasik olanından. Ya da olmayanından.