''Ben geldim!'' Gülümseyerek kapıyı açtığında içeri doğru bağırdı Baekhyun, saat henüz öğlen 4'tü ve kendini iyi hissetmemesine rağmen kütüphaneye gitmişti. Kafasını kaldırıp evin içine baktı, bomboştu. ''Ah, doğru,'' dedi kendine, ''Evde kimse yok.''
Ayakkabılarını çıkarıp merdivenlere yöneldi, biraz uzanması iyi olacaktı. Tahta ve gıcırdayan basamakları tek tek çıkıp odasının kapısına geldi, kapıyı itip açtığında ise gördüğü şeyle şok olmuştu.
Yatağının çaprazında bulunan kütüphanenin önünde dikilmiş bir şekilde duran ve elindeki bir kitaba bakan Chanyeol'ü gördü. Dev de en az Baekhyun kadar şaşırmıştı, sonuçta izinsiz bir şekilde onun odasına girmişti ve kitapları kurcalıyordu, bu yanlış bir davranıştı. Buna rağmen afalladığını belli etmedi.
''C-Ch-Chanyeol?'' dedi Baekhyun gerileyerek, ''B-Burada... N-Ne yapıyorsun?''
Uzun boylu çocuk birkaç dakika boyunca olduğu yerde ona baktı, kısa olan ise ona. Ardından Chanyeol gözlerini ondan ayırmadan elindeki kitabı rafa geri koydu ve ardından eğilip Baekhyun'un yüzüne yumuşak hareketlerle yaklaşmaya başladı. Küçük olan ise donmuştu, Chanyeol gerçekten de Jongin'in anlattığı kadar tuhaf ve soğuktu.
İkisinin yüzünde yalnızca 5 santim kala durdu ve nefesini hafif bir şekilde küçüğün yüzüne üfledi, bunu hisseden Baekhyun gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırmıştı.
''Jongin nerede?'' diye sordu uzun boylu dev.
Baekhyun olduğu yerde öylece kalakaldı, Chanyeol gözlerinin içine hala dik dik bakarken yapabileceği hiçbir şey yoktu ki.
''A-Arkadaşına gitti...'' diye mırıldandı sarışın olan, ''Minseok'a... Min-Minseok.''
Bunu duyan Chanyeol hafifçe geri çekildi ancak gözleri hala Baekhyun'unkilere dikili bir haldeydi. Çok soğuk bakıyordu... Ve biraz da tuhaf. Buna rağmen küçük olan ona yaklaşmaktan kendini alamıyordu, Chanyeol çok dikkat çekici biriydi.
''...''
Uzun olan hiçbir şey söylemeden odayı terk ettiğinde Baekhyun soluğunu tutmuş bir şekilde arkasından bakakaldı. Sanki dev ondan hoşlanmıyormuş gibi görünüyordu. Varlığı onu rahatsız ediyormuş gibiydi.
Nefret ediyordu sanki.
*
''Ağabeyin benden nefret ediyor,'' diye mırıldandı Baekhyun, Jongin'le beraber yatakta yatarlarken. Saat gecenin 4'üydü ve evdeki herkes şu anda uyuyordu-onlar dışında. Birlikte zaman geçirebildikleri anlar oldukça azdı ama buna rağmen şikayetçi değillerdi.
''Nereden çıktı şimdi bu?'' diye sordu Jongin ona sarılırken ve ayrıyetten gülümserken, ''Sana ona nasıl biri olduğunu anlatmıştım Baekhyun, senden nefret ettiğini düşünmemelisin.''
Sarışın olan kafasını çevirip onun yüzüne baktı ve konuşmaya devam etti.
''İnsanları yüz ifadelerinden anlayabiliyorum, Jongin,'' dedi, ''Bana her baktığında yüzünde tuhaf ve iğrenmiş bir ifade oluyor.''
''Onun herkese karşı ifadesi öyle,'' dedi esmer olan cümlesini düzelterek, ''Aslında Chanyeol küçükken insanlara karşı oldukça nazik biriydi... Gülümserdi ve konuşurdu. Ama...'' Jongin gözlerini karşı duvara diktiğinde Baekhyun kafasını kaldırarak ona baktı, çok duygulu görünüyordu. Her an gözleri dolup ağlayacakmış gibi. ''Annem vefat ettikten sonra bambaşka biri oldu. O, somurtkan, ifadesiz suratı yüzüne yapıştı ve bir daha da çıkmak bilmedi.''
''...''
''Belki bir gün yine eskisi gibi olur diye umut ediyorum,'' diye mırıldandı Jongin kafasını çevirip Baekhyun'a bakarak, gözleri birbirleriyle birleşmişken öylece durdu, ''Ama sadece... Umut ediyorum. Gerçekleşeceğini sanmıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bromance
Fanfic''Onun sana tekrardan âşık olması için ona yalan söyledim. Söyleyemeyeceğim, hatta ağzıma bile almayacağım şeylerle onu incittim. Yalnızca seni yeniden sevsin diye, sadece seninle yeniden birlikte olsun diye. Onu çok ağlattım ve kalbini kırdım. Ve o...