13. Bölüm - ''Thirty.''

7.9K 712 866
                                    

''Tatlım?'' diye mırıldandığını duydu Baekhyun annesinin, ertesi sabah masada kahvaltı yaparlarken, kafasını kaldırmak istemese de kaldırdı ve Bom Chanyeol'ün yüzünü avcuna almış bir şekilde yanağında oluşmuş kocaman morluğa baktı. Gözleri kocamandı ve işaret parmağı nazikçe beyaz tenin üstüne örselenmiş lekenin üstünde dolaşıyordu, ''Elmacık kemiğine ne oldu?'' diye sordu gözleri kocaman olurken.

Bunu duyan Chanyeol gözlerini kapadı ve nazikçe Bom'u itmeye çalıştı, Baekhyun'sa suçluluk duygusu tekrardan bedenini sararken kafasını eğdi. Bu sahneyi daha fazla izlemek istemiyordu.

''Ö-Önemli bir şey değil,'' dedi Chanyeol, Bom parmağını hala morlukta dolaştırırken. Ardından parmağını gözüne yaklaştırdı.

''BB krem mi bu?!'' diye sordu oğluna. ''Morluğu kapatmak için makyaj mı yapmaya çalıştın?!'' Gözleri tekrardan büyürken,

''Abi, yanağına n'oldu?'' diye sordu Jiyong'un yanında oturan Jongin birdenbire şaşırarak. Bunu duyan Chanyeol annesini tekrardan ittikten sonra kardeşine baktı ancak cevap vermedi.

Jongin, gerçekten de Chanyeol'ün Baekhyun'dan hoşlandığına ve onu öptüğüne inanmıyordu. Bu her ne kadar devi şaşırtsa da bu konuyla daha sonra ilgilenecekti, o yüzden derin bir nefes aldı ve ellerini kendisini savunmak istermiş gibi kaldırdı.

''Kötü bir şey yok, tamam mı?'' dedi nazikçe, ''Sadece dün sınıftan bir çocukla tartıştım, o kadar.''

Jiyong gazetesinden başını kaldırıp gözlüğünün altından oğluna baktı.

''Ne tartışması bu?'' diye sordu yumuşak bir sesle, ''Üniversitede böyle şeyler yapmayacağına söz vermiştin Chanyeol.''

Konuşmalardan iyice gerilen Chanyeol birdenbire ayağa kalktı.

''Bir şey olmadı ve önemli değildi,'' dedi sinirli bir ifadeyle, ''Okula gidiyorum şimdi.'' Sandalyeyi yerine itip kapıya yöneldiğinde, Baekhyun haricindeki herkes arkasından ona bakıyordu.

*

Baekhyun asık bir suratla, bilgisayar ekranında oturan pembe saçlı çocuğa ve kucağındaki yeni doğmuş bebeğe baktı dikkatlice.

''Neden Chaerin'in doğum yaptığından ve bir erkek kardeşimiz olduğundan haberim yok?'' diye sordu homurdanarak.

Sehun kameraya doğru güldükten sonra kucağında uyuyan bebeğin yanağını okşadı nazikçe. ''Zaten haftada yalnızca 1 kez görüşüyoruz Baekhyun ve ayrıca çok meşguldük, nasıl haber verebilirdim?''

Onun sesini duyan sarışın çocuk, az da olsa rahatladığını hissetti. Kardeş olduklarından mı kaynaklanıyordu bilmiyordu ama Sehun'un ses tonu Baekhyun'u her zaman rahatlatan nadir şeylerden biri olmuştu.

''Bebeğin yüzünü biraz daha göster,'' diye mırıldandı, kardeşinin kucağındaki minik, kurbağaya benzeyen mavi kıyafetli yaratığa gözlerini dikerek.  Sehun ağabeyinin dediği şeye itaat edip, bebeğin yüzünü kameraya biraz daha yaklaştırdı; hala uyuyordu ve gözleri yumuk yumuktu. Baekhyun onun şimdiden Sehun'a benzetebiliyordu, küçücük olmasına rağmen ağabeyine benzediği belliydi.

Bebeğin varlığı onu hafifçe gülümsetirken,

''Çok güzel,'' diye fısıldadı, ''Adı ne peki?''

Sehun'un güzel yüzünde bir gülümseme belirirken kucağındaki kundakta uyuyan bebeği göğsüne bastırdı ve başparmağıyla yumuşak yanağını okşadı.

''Luhan.''

Sarışın olan şaşkınlıkla bir süre kardeşine baktı, bebeğin adı Çinceydi ve Baekhyun nedense bebekle adının uyuştuğunu düşünmüştü. Tam ağzını açmak ve bu konuda yorum yapmak üzereydi ki birden Sehun'un arkasından ince vücutlu ve sarı saçlı bir kadının geçtiğini gördü. Bebeğin annesi, babasının yeni karısı ve Sehun'la onun üvey annesi. Chaerin.

BromanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin