28. Bölüm - ''Hey, you know how we do?!''

6K 570 653
                                    

1 Ay Sonra

''B-Ben Incheon'daki üniversitelerden birine gitmek istiyorum.''

Baekhyun uzun zamandır tuttuğu nefesini yavaşça dışarı bıraktığında, Bom gözlerini şaşkınlıkla kırptı. Olayı ve oğlunun neler dediğini anlaması uzun sürmemişti.

''Seunghyun, Sehun'un burada kalması için şaşırtıcı bir şekilde izin verdi ve sen okulunu mu değiştirmek istiyorsun Baekhyun? Doğru mu anladım?''

''E-Evet,'' diye onayladı Baekhyun, kafasını eğerek.

1 ay geçmişti ve küçük olan okulda tam 1 aydır dışlanıyordu. Ne zaman tuvalete girse insanlar ona bakarak gülüyordu ve yemekhanedeyse sözlü hakaretlere maruz kalıyordu. Baekhyun, hassastı. Kafasını en küçük şeye takardı, yufka yürekliydi ve saftı. Herkesi kendi gibi sanıyordu, buna aşık olduğu adam da dahildi.

1 ay boyunca neredeyse kendinden çok sevdiği kardeşi onunla ilgilenmemişti, tüm gün boyunca Jongin ile takılıyorlardı. Baekhyun ise tekti, bütün gün boyunca hakaret ve alaylara maruz kaldıktan sonra eve gelip ders çalışıyordu, bunun dışında yaptığı şeylerse uyumak ve yemek yemekti. Kardeşiyle hiç konuşmuyordu, annesiyle iletişim kurmuyordu. Yalnızca bir mucizenin gerçekleşmesini bekliyordu, acısı büyüktü.

Ancak artık buna da dayanamayacak duruma gelmişti. O, ne olursa olsun, Chanyeol'ü istiyordu. Yalnızca onu. Söylediği laflara rağmen onu istiyordu.

''Kardeşinle zaman geçirmek istemiyor musun peki?'' diye sordu Bom, oğlunun yüzünü çenesinden tutup kaldırarak. Küçüğün gözleri annesiyle birleşmişti.

''O-Onun bana ihtiyacı yok, anne,'' dedi Baekhyun, ''Sen varsın, babam var, Jongin var. Bir şekilde idare edebilir.''

Genç kadın derin bir nefes alıp bıraktı, gözleri devrilmişti kendiliğinden.

''Bencilce davranıyorsun. İyi bir okuldasın, başarılı birisin ve artık kardeşin de burada. Ve herhangi bir sebebin yok.''

''O okulu istemiyorum Bom!'' diye bağırdı birden Baekhyun kendine engel olamayıp, fazla dolmuştu ancak bağırdığı an annesinin yüz ifadesinin şaşırmış bir ifadeye büründüğünü görünce sesini azalttı, ''Ö-Özür dilerim, b-ben yalnızca-''

''Pekala,'' dedi genç kadın, ''Artık 18 yaşında değilsin, sana bu konuda karışmak istemiyorum. İstediğin üniversiteyi seç, yarın konuşup halledeceğim. Ev konusuna gelecek olursak, Chanyeol ile yaşayabilirsin herhalde?''

''B-Ben-''

''Yarın onu arayıp konuşurum.''

''H-Hayır anne! Hayır, b-ben... Ona sürpriz yapmak istiyorum.'' Baekhyun ellerini kaldırarak söylemişti Bom'a.

''Sürpriz mi?'' diye mırıldandı Bom önce şaşkınlıkla, ancak daha sonradan anlamıştı, ''Ahh, anladım. Ağabey – kardeş şeysi gibi.''

''Anne ben ondan büyüğüm.''

''Tamam, tamam. Ona söylemem, problem çıkaracağını da sanmıyorum. Sen... Eşyalarını hazırla.''

*

Baekhyun bavullarını hazırlarken, Sehun da şaşkınlıkla oturduğu yerden onu izliyordu. Kısa olan tüm kıyafetlerini katlayıp bavulun dibine yerleştirdi, kişisel bakım malzemelerini de küçük bir çantaya koyup tekrardan bavula itti.

''Cidden gidiyor musun?'' diye sordu, Sehun sessizliği bölerek.

Onun sesini duyan Baekhyun umursamaz bir ifadeyle kafasını çevirip kardeşine baktı, neden sormuştu ki sanki? Kardeşine fazlasıyla kızgındı.

BromanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin