''Hamileyim.''
Bom elindeki ekmek parçasını ağzına tıkarken, oldukça sakin bir sesle söyledi.
''E-Eh?'' diye mırıldandı Chanyeol.
''Ha!'' dedi Baekhyun.
''Ah?'' diye fısıldadı Jongin.
Mutfaktaki şaşkınlık duygusu diz boyuydu, ancak buna rağmen Jiyong oldukça sakindi. Aynı Bom gibi.
''Anneniz 3.5 aylık hamile, çocuklar,'' dedi kafasını gazetesinden kaldırarak, ''Bunu size söylemek için uzun zamandır bekliyoruz.'' Gözlerini hafifçe devirip, gazeteye geri döndüğünde,
''N-N-N-Nasıl yani?'' diye sordu Baekhyun, elindeki çatalı titreyerek tutarken. Bir bebek. Yeni bir bebek daha. Zaten arasında 23 yaş olan Luhan adında bir bebek kardeşi vardı, peki ya şimdi?!
''Bildiğin bebek, tatlım,'' diye mırıldandı Bom çatalı ağzına sokarken, ''Tıpkı bir zamanlar senin de olduğun gibi bir bebek. Ah, ve Sehun gibi.''
Baekhyun annesinin ne dediğini umursamadan beynini ve yaşadıkları son 2 haftayı gözden geçirdi. Tabii ya! Bom 2 haftadır, evde neredeyse terör estiriyordu. Sürekli ağlıyordu, çok sık yiyordu ve hatta...
''Tuvalette bulduğum iki hamilelik testi çubuğu da bu yüzdendi yani?'' diye sordu Jongin, birdenbire tuhaf bir yüz ifadesiyle. Baekhyun ve Chanyeol şaşkınlıkla ona baktıklarında Bom ve Jiyong'un da gözleri kocaman açılmıştı.
''Biraz savrukça davranmış olabilirim, üzgünüm,'' diyerek özür diledi Bom, kafasını eğerken. Jiyong'sa onu teselli etmek için elini uzatıp kadının şakağını okşadı, yüzüne hafifçe bir gülümseme yayılmıştı.
Baekhyun'sa endişeli görünüyordu.
''Bir saniye,'' dedi korkuyla, ''Bom, sen 38 yaşındasın... Bu doğum çok tehlikeli.''
Siyah saçlı olanın lafıyla masadaki herkes ona baktı, genç kadın bunu elbette ki biliyordu. Vücudunun yumurtlama zamanının bitmesine çok az bir zaman kalmıştı ve bunu bilmesine rağmen bir bebek... Şaşırtıcı ve sakıncalıydı.
''Bunun farkındayım,'' dedi Bom elini alnına götürüp kahküllerini düzelterek, çok gergin görünüyordu. ''Ama bu bebeği ikimiz de istiyoruz, çocuklar. Lütfen anlayış gösterin.''
Chanyeol hafifçe gülümsedi. ''Elbette göstereceğiz,'' diye mırıldandı anne babasına bakarak, ''Bu konuda rahat olun.''
Onun gülümsemesini gören Bom da gülümsedi, dev olan şu sıralar gerçekten çok mutlu görünüyordu ve bu onu daha da mutlu ediyordu. Geldiğinde sahip olduğu yüz ifadesi yok gibiydi artık. Genç kadın da bu yüzden rahattı, hem de çok rahat.
*
O gece, Chanyeol ve Jongin odalarında yatıyorlardı. Uzun olan alt kattaki ranzada oturmuş, elindeki tabletten bir şeyler okuyordu. Sıcak ancak güzel bir akşamdı, çünkü birkaç dakika sonra Baekhyun'un yanına gidecekti. Yüzündeki gülümsemeyle birlikte tableti kapattı ve ranzadan kalkıp çalışma masasına yürüdü, elindeki cihazı bırakırken Jongin onu izlemeye devam ediyordu.
''Nereye?'' diye sordu sakince.
Chanyeol duyduğu sesle kafasını çevirip ona baktı ve Jongin o an, Chanyeol'ün yüzündeki ifadeyi daha önce hiç görmediği kadar korkutucu bulduğunu söyleyebilirdi. Çatılmış kaşlar, soğuk bakan gözler ve ifadesiz dudaklar. Genel olarak uzun boylu çocuk hep böyleydi ama Jongin'in onu şu sıralardaki ifadeleri ile karşılaştıracak olursa, bu tuhaf görünüyordu.
''Tuvalete,'' diye mırıldandı dev, kafasını çevirdikten sonra. Yumuşak adımlarla kapıya doğru yürüdü ve ardından kapıyı açıp çıktı. Jongin'se derin bir nefes aldıktan sonra mayışmış ifadesiyle kendi kendine mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bromance
Fiksi Penggemar''Onun sana tekrardan âşık olması için ona yalan söyledim. Söyleyemeyeceğim, hatta ağzıma bile almayacağım şeylerle onu incittim. Yalnızca seni yeniden sevsin diye, sadece seninle yeniden birlikte olsun diye. Onu çok ağlattım ve kalbini kırdım. Ve o...