18. Bölüm - ''Eight.''

9.9K 662 284
                                    

Multimedya: Baekhyun Chanyeol'den Nutella kavanozunu istediğinde, Chanyeol'ün verdiği tepki. Kısacası Bromance'taki Chanyeol.

Jongin odasına girdiğinde, sakinleşmek için yaptığı ilk şey yatağa oturmak ve gözlerini kapatarak yüzünü havaya kaldırmak oldu. Parmak uçlarını yüzüne yöneltip, akan yaşları sildi ve derin derin nefes almaya çalıştı.

Ardından kafasını yastığa koydu, gözlerini nazikçe açıp ranzanın tavanına baktı. Elini hafifçe yukarı kaldırıp parmaklarında göz gezdirdi.

İşaret parmağının küçük bir kısmı yarılmıştı ve hafifçe kanıyordu, orta parmağı ve yüzük parmağında ise kanayan sıyrıklar vardı.

''N-Ne yaptım ben?'' diye mırıldandı esmer genç, birkaç dakika önce neler yaptığı tüm zihnine tek tek dolarken. Resmen ağabeyine en zayıf noktasını göstermişti.

Her yeri zangır zangır titrerken, birdenbire açılan kapı sesiyle gözlerini açtı Jongin, kafasını o tarafa doğru çevirdiğinde Chanyeol'ü gördü. Endişeli görünüyordu... Ve bu görünüm esmer olanı içten içe güldürmüştü.

Chanyeol ve endişelenmek? Süt ve balık kadar zıt olan şeylerdi.

Uzun olan genç ona doğru yürüdü, önünde durdu ve,

''Jongin...'' diye mırıldandı, ''Bak-''

''Kapa çeneni,'' dedi esmer olan gözlerini tekrardan kapatarak, onun yüzünü görmek bile istemezken Chanyeol'ün ona açıklama yapmaya çalışması çok ama çok tuhaftı, ''Senden açıklama ya da benzeri bir şey duymak istemiyorum. Buna gerek yok.''

Uzun olan derin bir nefes almaya çalıştı, kardeşinin çok sinirli olduğunun farkındaydı ve buna rağmen onunla konuşması... Garipti. Chanyeol böyle bir şey beklememişti, beklediği şey büyük bir suskunluktu.

''...''

''...''

Tıpkı devin düşündüğü gibi, birkaç dakika sonra derin bir sessizlik olmuştu fakat bu sessizlik onun kurduğu cümle ile bozulmuştu.

''Sana bağırdığım için özür dilerim,'' dedi Chanyeol, en sonunda. Sesi hafifçe odada yankılandı, ancak Jongin gözleri kapalı halde yatmaya devam ediyordu, bir şey dememişti. Demeyecekti de. Ama abisi, konuşmaya devam ediyordu.

''Vicdan azabı çekmek istemiyorum, Jongin,'' diye mırıldandığı zaman esmer olan gözlerini açarak baktı ona.

''Ne dememi bekliyorsun?!'' dedi gergince, olduğu yerden, ''Kollarımı açıp, ''Seni affettim ağabey! Gel barışalım!'' falan dememi mi?!''

Chanyeol tabii ki de bunu beklemiyordu. Açıkçası, dürüstçe konuşmak gerekirse Jongin'in onunla konuşmasını falan da beklememişti. Şu anda, ona cevap veriyor olması bile büyük bir mucizeydi.

''...''

Dev olan sessiz kaldı ve kardeşini izlemeye devam etti. Küçük olansa ellerini yüzüne götürüp kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Bıraktığı hava avuç içlerine çarparken,

''L-Lütfen git...'' dedi titrek bir sesle, ''Beni yalnız bırak.''

*

Chanyeol kucağındaki Baekhyun'a sarılırken, küçüğün elleri hafifçe omzunu okşuyordu. Dev olanın şu anda mutlu olması gerekirdi. Hatta sevinçten dolayı Baekhyun'un yüzünün her yerini öpmesi ve onu daha çok okşaması gerekirdi ama yapamıyordu. Dünkü yaşanan olaydan ve kardeşinin yüz ifadesinden dolayı bunu yapmak çok suçlu hissettiriyordu.

Buna rağmen kafasını eğip Baekhyun'u öpmeye başladı, küçük dudaklar onun öpüşüne yetişmeye çalışırken elinin tersi hafifçe küçük yüzün yanaklarını okşamaya başladı. Nazik ve bir o kadar da tatlı. Baekhyun'a her dokunduğunda, yaşadığı her şeyi unutuyor gibiydi Chanyeol. Yepyeni bir sayfa açıyordu sanki, ruhu temizleniyor ve kişiliği yenileniyor gibiydi... Hoş bir histi.

BromanceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin