"Çocuklar selam!" gelen ses ile kafamı telefonumdan kaldırdım Önder hoca gelmişti. "Merhaba hocam." hep bir ağızdan Önder hocaya selam verdik. "Çocuklar sınava az kaldı isterseniz bugün çalışalım."
Ali, ben ve Sinan'a baktı ve bizde 'olur' anlamında kafamızı salladık. Ali en sonunda karar verip Önder hocaya döndü. "Tamam hocam çalışalım."
"Yalnız çocuklar bugün benim evim de çalışabilir miyiz?" "Neden hocam?" diye karşılık verdi Sinan. "Kızım bugün eve geliyor. Annesi ile boşandığımız dan beri çok görüşemiyorum."
"Hocam isterseniz bugün çalışmayalım bu özel bir mesele sonuçta." dedim bu isteğin altında dersten kaçmak ta vardı tabii. "Saçmalama Zeynep şunun şurasında kaç gün kaldı sınava daha konularını yarısını bile geçemedik. Hızlı olmalıyız. Hem Çağrı var o bakar kardeşine."
Ha yani Çağrı evde olucaktı. Onu konuşturmak için bir fırsat Zeyno. "Tamam o zaman" diyerek atladım. Ali ve Sinan da kafalarını olumlamak adına salladıktan sonra Önder hoca gülümseyip "Tamam o zaman ben çıkışta sizi alırım." dedi ve yanımızdan ayrıldı.
_____________________________________
"Evime hoşgeldiniz çocuklar." diyerek kapıyı açtı Önder hoca, gülümseyip içeri girdik. "Hoşbulduk hocam hoşbulduk." dedi ve salon olarak tahmin ettiğimiz geniş hemde baya geniş olan odaya ilerleyip koltuğa kendini attı Sinan. "Yavaş be oğlum yavaş." "Hiç sorun değil siz de geçin bende üzerimi değiştirip yanınıza geliyorum hem yiyecek bir şeyler de getiririm."
"Hocam zahmet etmeyin." "Ne zahmeti Ali hadi geçin siz bi' de kitaplarınızı hazırlayın yeter." dedi ve gitti. Biz de Ali ile birlikte Sinan'ın yanına geçip kitaplarımızı çıkardık.
_____________________________________
"Ya abi sulu sulu öpme!" kapının açılması ile içeri sitemle giren minik bir kız olmuştu. "Bak sen abin o kadar özlemiş öpmesin mi?" ardından bizim bebe. "Öpsün tabii ama sulu sulu olmasın." "Ay bende nefret ederim sulu sulu öpülmekten." Çağrı ile göz göze geldiğim de minik kızın da gözleri beni bulmuştu. Sesli mi söylemiştim ben onu?
"Değil mi canım çok sinir bozucu." diyerek elinde oyuncak bebeği ile yanımıza geldi ve heyecanla babasına sarıldı minik kız. Bu görüntü çok hoştu. Ben hiç babama böyle sarıldığımı hatırlamıyordum
"Baba?" Önder hoca kızından ayrıldıktan sonra Çağrıya döndü. "Efendim oğlum?" "Bunların -aynı zaman da eli ile bizi gösterdi- bizim evimizde ne işi var?"
"Aa ayıp ama sen böyle mi karşılarsın misafirlerini Çağrı." dedim ve geriye yaslandım. "Evet ya böyle karşılıyorum beğenemedin mi?" kafamı 'hayır' anlamında sağa sola salladım. "Yok ya beğenemedim." Gözlerini devirdi ve geri Önder hocaya döndü. "Baba soru sormuştum."
"Çağrı görmüyor musun ders çalıştırıyorum. Neden falan da hiç sorma hadi sen Çağla'yı odasına götür üstünü başını değiştirsin."
sıkıntı ile kafasını salladı ve kardeşini alıp salondan ayrıldı._____________________________________
"Baba ben acıktım." koşarak geldi minik kız ve babasının dizine oturdu. "Acıktın mı prensesim?" Çağla kaşlarını çattı ve "Baba acıktım dedim ya anlamadın mı?" diyerek cevap verdi. Cümlesi hepimize kahkaha attırırken Önder hoca ayağa kalktı.
"E tamam o zaman çocuklar siz soruları çözmeye devam edin bende Çağla'ya önceden yaptığım yemekleri ısıtacağım." Önder hocaya hep bir ağızdan 'tamam' dedik.
"Selam ben Çağla." diyerek küçük elini bana uzattı Çağla, gülümseyip "Bende Zeyno." dedim ve elini tutup tokalaştık, aynı şekilde Ali ve Sinanla tanıştı. "Ne çözüyorsunuz?" "Matematik falan." diyerek cevabını bulduğum sorunun işlemini yazmaya başladım.
"Iyy hiç sevmem." dedi ve yüzünü ekşitti Çağla. "Daha nefret etmen için erken değil mi küçük hanım hatırlatırım birinci sınıfsın." salona giriş yaptı bizim bebe. "Abicim işte gör bu yaşta matematiğin ne kadar kötü olduğunu biliyorum."
"Katılıyorum sana benim içinde matematik hep bir çıkmaz sokaktı." "Abi görüyor musun kader ortağı çıktık biz Zeyno ile." güldüm. "Kızım sen nereden öğreniyorsun bu lafları." abisine karşı omuzlarını silkeledi Çağla. Bu kızı çok sevmiştim.
"Çağla hanım mutfağa bekleniyorsunuz yemeğiniz hazır." mutfaktan gelen Önder hoca'nın sesi ile "Geliyorum babacım." dedi ve koşarak gitti.
Çağla'nın gitmesi ile Çağrı da yanımızdan ayrıldı. Bizden kaçıyor gibiydi. Fırsat bu fırsat Zeyno hadi kızım! "Ben lavaboya gidiyorum siz devam edin." diyerek ayağa kalktım Ali ve Sinan kafalarını kitaptan kaldırmadan soru çözerken bende Çağrının odasını bulmaya koyuldum.
_____________________________________
Bir odanın kapısı aralıkken içeri baktım. İşte buldum. Tişört'ünü değiştiriyordu sanırım, odanın etrafını kontrol edip hızlıca içeri girdim ve kapıyı kapattım. Çağrı bana döndüğünde şaşırdığını belli eden yüz ifadesi ile apar topar tişört'ünü giydi.
"Kızım sen manyak mısın? Ne işin var burda?" onu umursama dan odasını inceledim. "E ben bu duvarlarda Hazal posterleri bekliyordum haliyle telefonun da o kadar resmi olunca." dedim ve çalışma masasının sandalyesine oturdum. "Ha ha komik misin sen ya? Çık git odamdan."
"Çağrı ben sana demedim mi ama bu işin peşini bırakmicam diye." "Bak ister inan ister inanma ama Vefa ile benim bir alakam yok." aniden ayağa kalktım ve yakınlaştım. "Çağrı, ne kadar net konuşmak istesen de sesin bi' o kadar şüpheli çıkıyor. Gözlerin bile belli ediyor." Yutkundu, gözlerini kaçırdı.
"Çağrı Koçak anlat artık ne saklıyorsun?"
______________________________________
Evet yeni bölüm!
Öncelikle bu bölüm çok içime sinmedi ama umarım beğenmişsinizdir. Beğenmediğiniz yerleri lütfen söyleyin dikkat edeceğim.
Ayrıca yazım yanlışlarım varsa özür dilerim.
Yeniden diğer bölüme kadar ZeyÇağ ile kalın. Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
promise||• zeyçağ
Fiksi Remaja-tamamlandı- "Söz veriyorum ki senin güvenini kazanmak için her şeyi yapacağım." Tozluyaka adlı dizinin Zeyno ve Çağrı karakterlerine yazılmış bir kurgudur.