Çıkış zili çaldığında toparlanmaya başladım. "Zeyno hazırsan çıkalım?" yanıma gelen Ali ye kaşlarımı çattım. "Neye hazırsam çıkalım Ali?" "E hani çıkışta konuşucaktık ya?" bir süre düşündüm. Tabii ya! Ben Ali'ye de söz vermiştim. Aferin Zeyno şimdi ne yapıcaksan?
"Zeyno burda mısın?" Ali'nin seslenmesi ile kendime geldim. "Burdayım." "Çıkış kapısında bekliyorum seni." kulağıma gelen fısıldama ile arkama döndüm. Çağrı. Bana gülümseyip sınıftan çıktı. "Zeyno ne dedi o dangalak sana, ne oluyor kızım?"
"Ne oluyor burda?" Arap'ta yanımıza katılınca tam olmuştuk gerçekten. Tamam şimdi kimle gitmeliydim?
Kalbinin sesini dinle Zeynep Sarı. Haydaa. İyi peki tamam.
"Sakin, bir şeyler geveledi işte sinir şey. Neyse Ali bugün konuşmasak olur mu? Önemli bir işim çıktı da." kolumu desteklercesine sıktı. "Kötü bir şey yok değil mi?" başımı 'hayır' anlamında salladım. "Merak etme kötü bir şey değil." Çağrı ile buluşmamızı bilmese olabilirdi. Bir şeyler öğrendikten sonra anlatmalıyım diye düşünüyordum.
"Tamam o zaman ama yarın muhakkak konuşalım olur mu?" kafamı salladım. "Olur olur neyse ben kaçtım." diyerekten el salladım ve koşarak sınıftan çıktım.
______________________________________
"Geldim!" soluk soluğa Çağrı'nın yanında bittim. "Sonunda gelebildin." nefes düzenim normale dönerken Çağrıya da cevap vermeyi ihmal etmedim. "Buluşmak isteyen sensin. Kes sesini." gözlerini devirdi. "Ee bisikletimi alalım gidelim."
"Bisikletini alamayız." "Niye?" Ofladı. "Gideceğimiz yere götüremeyiz çünkü Zeynep." Sabır! "İyi tamam hadi gidelim." Kaşlarını çattı. "Sen niye böyle aceleci davranıyorsun?" Ali ve Sinan'ın bizi görmemesi gerekiyor çünkü gerizekalı. Tabii ona bunu diyemedim. Koluna girdim ve okuldan uzaklaştırmaya çalıştım. "Vakit kaybetmeden gidelim değil mi ama hem senin araban yok mu?"
"18 yaşından küçük birinin arabasının olması ne kadar mantıklı Zeynep?"
"Berk'in var ama."
"Berk'in 'Kenan Yağızoğlu' adında bir babası var ama."
Bu şekilde ilerliyorduk ki Çağrı durdu bende durdum. "Ne oldu?" diye sordum. "Zeynep sen beni nereye götürüyorsun?" harbi ben nereye gidiyordum. "Bilmiyom valla yol nereye gidiyorsa oraya." Güldü. "Gerçekten inanılmazsın Zeynep. Neyse gel şuradan bir taksiye binelim."
______________________________________
"Geldik abi." diyerekten taksiyi durdurdu Çağrı. Taksi durdu. Elimi çantama attım fakat Çağrı çoktan parayı ödemişti. "Ne yapıyorsun Çağrı bari yarısını ben ödeseydim." "Saçmalama Zeynep hem bugün ben seni bir yerlere kaçırıyorum bi' de sana mı ödeteceğim?Hadi inelim."
Omuzlarımı silkeledim ve arabadin indim. Zaten param da yoktu maksat şeklimiz olsun. Ödeyeceğini biliyordum yoksa götüm yemezdi o taksiye binmeyi. "Hem bir günde sen beni bir yerlere kaçırırsın. O zaman masrafları sen ödersin." dediğine güldüm.
"Yalnız ben bedavaya getiririm. Sen ve ben alırız bisikletleri gideriz uğraşamam taksiyle."
"Ben bisiklet sürmeyi bilmiyorum ki."
"Harbi mi hiç mi bilmiyorsun?" Baya şaşırmıştım. O da güldü. "Hiç. Öğrenmeye vaktim olmadı diyelim. E sen öğretirsin olmaz mı?" sorusu ile afalladım. Cevap vermedim ve konuyu değiştirmeye karar verdim. "Ee nereye getirdin beni?"
Şuan ormanlık alanda ilerliyorduk. Sadece Çağrıyı takip ediyordum. Yolun sonunda uçurum tarzı bir yere geldi fakat çok yüksek değildi. Ve de buradan gökyüzü aşırı güzel gözüküyordu.
"Harika değil mi?" Çağrı'nın sorusu ile ona döndüm. "Ne?" parmağı ile gökyüzünü gösterdi. "Akşam güneşi çok severim sence de harika değil mi?"
"Gün batımı?"
"Akşam güneşi demeyi tercih ederim." Köşede duran bank tarzı bir yere oturdu. Yanına ilerleyip bende oturdum. Bir süre sessiz kaldık sadece gün batımını izledik fakat bu sessizlik Çağrı'nın konuşması ile bozuldu.
"12 yaşındaydım. Annem ve babam her zamanki gibi kavga ediyorlardı. Aynı zamanda Çağla uykusundan uyanmış ve beşiğinde ağlıyordu. Hem annem ve babamın bağırış sesleri hemde Çağla'nın ağlama sesi. Boğulmuştum. Hiç düşünmeden evden çıktım."
Durdu. Nefes aldı. Pür dikkat onu dinliyordum. Devam etti.
"Yürüdüm sadece yürüdüm. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece gidiyordum işte sonra ormanlık alana sapmaya karar verdim. Kaybolduğumu düşündüğüm için ayrı bir korku vardı ama bilmediğim de bir huzur vardı içimde. Sonra burayı buldum. Gökyüzünü izledim. Akşam güneşi ilk defa gözüme o kadar güzel gözükmüştü ki karşısında mest olmuştum."
"Evet gerçekten çok güzel bir görüntü." diye mırıldandım. Sesim neredeyse hiç çıkmamıştı.
"Akşam olana kadar orada güneşi izledim. Sonrasında yaşlı bir dede geldi yanıma. Benim kaybolduğumu düşünmüştü haklıydı da kaybolmuştum ama yön duygum kuvvetlidir. Dede ile birlikte evime gittik. Geldiğimiz de evimizin önü polislerle doluydu. Annem ve babam beni gördüğünde önce sarılmış daha sonrasında büyük azarlamışlardı ama bağırmaları umrumda değil sonuç olarak burayı bulmuştum."
Tebessüm ettim.
"O günden sonra buraya gelmeye hep devam ettim ve sürekli bu akşam güneşini izledim. Sanki hep ilk defa izliyormuşum gibi mest ederdi beni. Burası benim için çok özel."
Konuşması bitti bana döndü. Yüzümde ki tebessüm hiç silinmemiş ti. "Çok güzelmiş buranın hikayesi." o da gülümsedi.
"Biliyor musun Zeynep? Buraya daha önce kimseyi getirmedim ya da bunları kimseye anlatmadım."
"Neden yani niye bunları bana anlattın ve ya neden buraya beni getirdin?"
"Bilmem. Neden buraya seni getirdiğimi neden bunları sana anlattığımı hatta seninle neden buluşmak istediğimi bile bilmiyorum. Sadece içimde ki bir ses bana bunları yapmamı söyledi ve bende yaptım."
______________________________________
Evet yeni bölüm! Ay ben bu bölümü çok sevdim.
Bu arada tarif ettiğim yeri kafamdan uydurdum. İstanbul'da yaşamadığım için çokta tarif edemedim. Araştırdım fakat istediğim sonuç çıkmadı saçma olmuşsa özür dilerim.
Umarım beğenmişsinizdir. Beğenmediğiniz yeri lütfen yazın.
Diğer bölüme kadar ZeyÇağ'ımın güzelliği ile kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
promise||• zeyçağ
Novela Juvenil-tamamlandı- "Söz veriyorum ki senin güvenini kazanmak için her şeyi yapacağım." Tozluyaka adlı dizinin Zeyno ve Çağrı karakterlerine yazılmış bir kurgudur.