0.8

2.6K 146 99
                                    

Zeynep's pov;

Gördüklerimi idrak edemiyordum. Önce sıkıca gözlerimi kapattım. Bunlar bir kabustu. Hadi Zeyno şimdi gözlerini aç ve uyan. Aniden açtım gözlerimi. Aynı görüntü.

Ayrıldılar. Beni gördü. "Zeyno kızım'' dedi. Ellerim de bir başkasının parmaklarını hissettim. Ellerime baktım. İstemsizce elimi sıkıyor tırnaklarım etime batıyordu ama acı hissetmiyordum. Çağrı elimi tuttu ve yavaşça elimi açtı.

Annem karşımda hiç bir şey yapmıyordu. Sadece tedirgin gözlerle bana bakıyordu. Ne yapacağımı kestiremiyordu.

Yanına ilerledim. "Zeyno evet kızın. Ne oluyor burada anlatmak ister misin?" sustu konuşmadı. Başını eğdi. Elimi yanda ki masaya vurdum ve bağırdım. "Anlat!"

"Zeynep sakin o-"  "Sen kes sesini!" dedim Bilal denen iğrenç herife. Annem konuşmuyordu hâlâ kafası eğik yüzüme bakmıyordu. Kahkaha attım. Ama bu kahkaha'nın altında alay, hüzün, acı, sinir ne ararsan vardı.

"Kader hanıma bak sen utanma duygusu varmış. Baksana sen yüzüme." Göz göze geldik. "Benim Kader adında artık bir annem yok!"

Arkamı döndüm. Herkes buradaydı. Sinirden sesleri duymamıştım. Kapının köşesinde gözleri dolu dolu olan Sinan'ı gördüm. Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Ben ağlamıyacaktım en azından burada olmazdı. Koşarak çıktım oradan arkamdan annemin sesleri geliyordu.

Sesini dâhi duymak istemiyordum ellerimle sıkıca kulaklarımı kapattım ve sadece koştum gözümden yaşlar akmaya başlamıştı.

Ellerim bir anda başkasının elleri arasında oldu. Yaşlı gözlerimle karşımdaki nin kim olduğunu seçtim. Çağrıydı. Yanımdaydı.

Ellerimi hiç bırakmak istemez gibi tutuyordu. Soluklandı. "O kadar hızlı koşuyorsun ki seni kaybedicem diye korktum."

"Çağrı ben hiç iyi değilim." sesim titriyordu. "Biliyorum, şimdi istediğin kadar ağlayabilirsin. Rahatla." beni kendine çekip sarıldı. Güvende hissettiriyordu. Kollarımı ona sardım ve sokağın ortasında Çağrı'ya sarılarak ağlamaya devam ettim.

___________________________________________

"Beni gece gece buraya getirdiğine inanamıyorum Zeynep." dedi ve aldığımız sulardan bir tanesini açıp bana uzattı Çağrı. Suyu alıp bir yudum içtim.

"Sen onu beni buraya getirmeden önce düşünecektin seni iyi hissettiren yer bana da yaradı." rüzgar saçımı savururken  derin bir nefes aldım. Çağrı'nın 'özel alanına' gelmiştik. O sokakta ağlarken bir anda buranın iyi geleceğini düşünmüştüm ve Çağrı'yı ikna ederek buraya gelmiştik.

"İyi misin?" Çağrı'nın sorusuna omuzlarımı silkeleyip "Bilmiyorum." dedim. "Şansımıza dolunay var, yıldızlarda parlıyor. Çok güzeller değil mi?" diyerekten devam ettim. Gökyüzü çok güzel gözüküyordu. "Bir akşam güneşi olmasa da evet çok güzel."

İkimiz de sessiz kaldık. Bir süre sonra konuşmaya başladım. "Annemin o adamın yüzünde, boynunda bıraktığı ruj izleri aklımdan çıkmıyor o görüntüler Çağrı. Her hatırladığım da boğuluyorum. Ya ben o aşağılık piç adama abi dedim. O kadar iğreniyorum ki ikisinden."

"Bu yaşananlar çok ağır Zeynep. Ben gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum ama sen şunu bil ki ben senin yanındayım." gülümsedim. "Her defasında sana teşekkür etmekten bıkmıyacağım gibi görünüyor." yine görmüştüm içimi ısıtan gülüşünü.

promise||• zeyçağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin