"Haaah...hıgğh...ack..."
Kesik kesik nefesler dudağından dökülürken, yattığı sedyede ter içerisinde dönüp duruyordu Jean.
"Iğhnnh...""Jean..."
"Sen kimsin?! Neredeyim ben?!" Diye bağırdı Jean.
Koşup durduğu ama bir türlü yolunu bulamadığı ormanda etrafına telaşla bakınıyordu.
"Beni buraya nasıl getirdin?!""Jean...fazla agresif olduğunu düşünmüyor musun?"
Jean, endişeyle tekrar koşmaya başlarken gözlerinden korkudan kaynaklı yaşlar akmaya başlamıştı.
Sonunda ormandan çıktığında, bu sefer şuan bulunduğu kasabayı görmüştü.
Ancak etrafta kimse yoktu, yerdeki gazeteler rüzgarın esintisiyle uçuyor ve boş tenekeler ses çıkarıyordu.Kuş bile uçmuyordu.
"Jeaaaaaaan..."
Jean, etrafı hızla dönerken derin derin nefesler almaya başlamıştı.
Elini boğazına atıp soluklanmaya çalıştı.
"Seni buldum, işte buradasın Jean!"
Boğazı sıkıca başka bir el tarafından sıkılırken, nefessizlikten gözleri kapanmıştı.
"Çok yazık, Jean...""Jean..."
"Jean!"
"JEAN!"
"JEAN!"
Jean, nefes nefese uyanmıştı.
Yatakta doğrulup, önce öksürdü.
Daha sonra da hızlı hızlı soluklandı.
Freddy, elini onun omzuna koyduğunda endişeyle onu izliyordu.
Yandaki komodinin üstünden peçete aldı ve önce alnını sildi.
Daha sonra ise gözlerini silmişti.
Peçeteye gelen kanla Jean iyice korkmuştu.
"Yine oluyor! Yine kan ağlıyorum! Tanrım,az evvel birisi beni öldürdü! Öldüğüme eminim, kesinlikle birisi beni öldürdü doğru söylüyorum!""Jean, evlat sakin ol!" Dedi Freddy, ona destek olduğunu belli etmek istercesine.
"Ben buradayım, kimse sana zarar- Tanrım, bu da ne?"Jean, gözlerinden akan yaşa rağmen tepki vermeden Freddy'e korkarak baktı.
"Ne?! N'oldu?!"Freddy, sertçe yutkundu.
"Rüyanda birisi seni boğarak mı öldürmüştü?"
"E-evet, bunu nereden bilebilirsin ki?!" Dedi Jean, artık daha ne kadar korkacaktı hiç emin değildi.
"Evlat," diye seslendi Freddy ve yandaki küçük aynayı onun da görebilmesi için ona tuttu.
"Birisi seni feci şekilde boğmuş."Aynada boynunda oluşan el şeklindeki morluklara baktı Jean.
Göğsü hızla inip kalkarken, gözlerini aynadan güçlükle çekip Freddy'e dikmişti.
"Ö-öleceğim..."* * *
"S*ktiğimin kasabasında, kırmızı pelerinli azrailler dışında başka bir sorun daha mı var?!"
Levi, sinirle Freddy'nin çıkartmış olduğu Jean'ın morarmış boynunun olduğu fotokopiyi masaya attı.
"Bu iş çok fazla uzamaya başladı, bir ân evvel bir son vermeliyiz Şerif.""Aynısını düşünüyorum, ancak henüz daha ne ile karşı karşıyayız onu bile bilmiyoruz. Düşmanımızı tanımadan hareket etmek aptallık olur."
Eveleyn, masadaki fotokopiye üzgünce baktı.
"Belki de onu buraya çağırmamalıydım..." diye mırıldandı." Belki gelmeseydi...""Saçmalama," dedi Levi sertçe." Jean'ın buraya gelmesiyle alakalı bir durum değil bu, eğer öyle olsaydı biz de bu tarz şeyler görebilirdik. Kendini sorumlu tutma."
Eveleyn, yanağının içini ısırıp başını salladı.
"Peki ya Jean bir kapıysa?" Diye fikir attı ortaya Freddy.
Levi ve Eveleyn, ona şaşkınca bakarken Freddy hızlıca şeffaf tahtaya ilerleyip siyah tahta kalemini eline aldı.
"Bu Jean." Diyerek bir çöp adam çizdi." Bu da onun zihnindeki tuhaf şey." Diyerek duman resmi çizmişti başının içine.
"Zihni özgürken, bu lanet şey istediği gibi at koşturabiliyor.""Yani uyurken?" Diye sordu Eveleyn.
"Evet, kesinlikle. Çünkü uyurken-"
"Yarı ölü oluyor, savunmasız oluyoruz." Diye tamamladı Levi." Pekala devam et." Konu ilgisini çekmiş olacaktı ki, ciddiyetle Freddy'i dinlemeye devam etti.
"Kendi dünyasında güçlü olabilir, orası ona ait çünkü." Diye ekledi Freddy.
"O zaman onu kendi dünyamıza çekmeliyiz." Demişti Eveleyn.
"Kesinlikle." Dedi Freddy." Sadece yolunu bulmalıyız, o kadar."
"Peki bunun yolu ne?" Diye sordu Eveleyn.
"Ben biliyorum sanırım..." dedi Levi, derin bir nefes verdi.
"Düşük dozda morfin verip uyutacağız. Daha sonrada uyanabilmesi için ona adrenalin vereceğiz.""Bu çok tehlikeli!" Dedi Eveleyn endişeyle." Onu tekrar ölüme mi yollayacağız?!"
"Bilmem farkında mısın Eveleyn, ancak bu çocuk zaten ölümle boğuşuyor! Ne kadar süre daha uyumayıp ayık kalacak sanıyorsun? En azından kontrollü bir şekilde yaparsak bir şansımız olabilir."
"Ama-"
"Ben varım." Dedi Jean, açık olan kapıdan içeriye yavaş adımlarla girerek.
"Jean..." dedi Eveleyn, şaşkınca." Senin hastane de olman gerekiyordu! Henüz tam iyileşmedin."
"Eğer öleceksem kalan zamanımı hastanede boş yere iyileşmek için harcamak istemiyorum."
Freddy, Jean'ın omzunu sıktı.
"Ölmeyeceksin."
Çizdiği tahtaya baktı.
"Çünkü sen hem bir banshee hem de bir geçit isen en çok sana ihtiyacı olacaktır.""Banshee mi?" Diye sordu Eveleyn." Bir ölüm perisi mi?"
"Çığlık atmıyorum." Diye yanıtladı Jean.
"Atsan komik olurdu." Demişti Levi.
Jean, gözlerini devirdi.
"Sadece anı görüyorum, o kadar.""En son neyi gördün?" Diye sordu Eveleyn.
Ancak Jean susup, Freddy'e baktığında, Eveleyn sertçe kaşlarını çatmıştı.
"En son neyi gördün Jean?!"Jean, diliyle dudağını ıslattı ve güçsüz bir nefes verdi.
"22 yıl öncesine ait yanan bir şerif arabası.""Şerif arabası..." diye mırıldandı Eveleyn.
Daha sonra ise gözleri dehşetle açılmıştı.
"Eski ortağının öldüğü benzin istasyonu patlamasındaki gibi bir yangın mı bu?"
Freddy'e döndü.
"Yani..." gözleri dolmuştu." Kurban babam mı?"Bu hikayemi gittikce sevmeye basliyom istedigim sekle giriyo yavas yavas
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay with me.||Ackerman.
Short StoryEveleyn Carter, henüz 6 yaşında bir çocukken ailesini bir yangında kaybeder, ancak yangını çıkaran kişiler bulunamaz. Uzun bir süre geçtikten sonra kasabada tekrar cinayetler başlar.