Levi, yataktan kalktığında başına giren çılgın ağrıya lanet savurdu.
Bilmem kaç tane ağrı kesici almış hatta kutuyu yarılamıştı bile ancak ağrının geçmek gibi bir niyeti yoktu.Midesi bir ânda bulandığı için lavobaya gitti ve ellerini her iki yana koyarak öğürdü.
Ancak hem midesi boş olduğu için hem de girdiği öksürük krizi yüzünden kusamamıştı.
Sanki boğazından bir şey tırmanıyor gibi hissetti, yutağında hissettiği iğrenç şeyle tekrar öksürmüştü.Lavobaya kanlı bir et parçası düştü.
Levi'ın gözleri dehşetle açılırken, lavobaya düşen et parçasına uzun uzun baktı.Teni beyazlamıştı, alnından boncuk boncuk terler akıyordu.
"Bu şey benden çıkmış olamaz..." diye düşündü, öksürerek çıkardığı et parçası hiçte küçük değildi.
Üstelik boğazında da kötü bir acı yaratmıştı.Et parçasının hareketlendiğini görünce gözleri irice açıldı. Hemen diş fırçasının olduğu yerden diş fırçasını kapıp üzerine sertçe geçirdi.
Et parçasından gelen tiz sesle beraber, Levi'da acı çekmeye başlamıştı.
Acıdan gözleri dolan Levi, acı eşiğinin bu zamana kadar oldukça yüksekken şimdi böyle bir acıyla yüzleşmenin ne kadar berbat olduğunu düşündü.Diş fırçasını güçlükle üzerinden çektiğinde, et parçasının biraz daha büyüdüğünü gördü.
"Neler oluyor a*ına koyim?!"
Küçük şey hâla küçüktü, ancak uzuvları çıkmış gibiydi. Hatta başını çevirip Levi'ya baktı.
Levi'yı görmesiyle beraber tekrar tiz çığlık atan artık sadece 'et parçası' olmayan yaratık, Levi'ın bir iki adım gerilemesine sebep olmuştu.Et parçası biraz daha büyüyerek, hatta biraz yanında az kalır neredeyse bir kedi boyunu alarak ona baktı.
Hâla kırmızı iğrenç bir rengi vardı, daha evvel böyle iğrenç bir şey gördüğünü hatırlamıyordu.
Derin derin nefes alıp, banyodan hemen çıktı ve kapıyı kapatıp kilitledi.
Sırtını banyo kapısına verip sakinleşmeye çalışıyordu.Hemen yatak odasına koştu ve üzerine kıyafetini alelacele giyindi.
Çekmece de bulunan silahını aldı ve belinin arkasına sıkıştırdı.
Şarjörlerle dolu çantasını alıp omzuna astı ve hızlıca evinden çıktı.
Evinin kapısını da kilitlerken, bu lanet şeyin camdan da çıkacağını düşünebiliyordu ancak ne yazık ki camlara bir faydası dokunmazdı.Uyandığı zaman Eveleyn'i yanında bulamadığı için mutsuzken, şimdi ise gittiği için şükrediyordu.
Sokağın başında ona doğru endişeyle koşan Eveleyn'i görünce, olduğu yerde kısa bir süreliğine donup kaldı. Daha sonra bedeninin kontrolünü tekrar eline alıp hızlı adımlarla ona doğru ilerledi.
Eveleyn, hızlıca ona sarıldığında önce neye uğradığını şaşırdı. Daha sonra da silkinip kendisine geldi.
Eveleyn'e kısa bir süre sarılıp onu kendinden uzaklaştırdı.
"N'oldu? Neden bu kadar telaşlıca bana doğru geliyordun?" Diye sordu Levi.
Sanki az evvel içinden iğrenç bir yaratık çıkaran kendisi değilmiş gibi."Sabah Freddy bir mesaj bırakmış. Jean'ı görmeye gittim, dün gece yine bir kabusla daha uyanmış." Demişti Eveleyn, dolu gözleriyle Levi'ya bakarak.
"Felaketin başlangıcının sebebinin ben olduğumu mu görmüş?" Diye sordu Levi, oldukça sakin bir sesle.
Eveleyn, sessizce başını salladı ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı.
"Doğru görmüş..." Demişti sinirli bir gülümsemeyle." Az evvel ağzımdan bir doğum yaptım resmen!"
Kendisine inanamıyordu.
"İçimde lanet bir yaratık var ve tohumlarını her yere dağıtıyorum!""Bundan kurtulmanın bir yolunu bulucaz." Demişti elini Levi'ın yanağına koyarak.
"Söz veriyorum, bulacağız. Benimle kalacağına söz vermelisin, savaşmaktan vazgeçmeyeceğine dair bana söz vermelisin.""Bu şeyler benimle bağlantılı." Dedi Levi, kaşlarını hafifçe çatarak.
"Ona zarar verdiğimde...acıyı kendimde de hissediyorum."Eveleyn, nefes alamıyor gibi hissetmişti.
Gözleri ve dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı.
"Yani...""Muhtemelen ölürse..." yutkunmuştu." Öleceğim."
"Hayır..." diye mırıldandı Eveleyn, başını iki yana sallayarak." Hayır, bir yolunu bulacağız. Ölmeyeceksin. Bunu düşünmek bile istemiyorum, hayır, hayır, hayır..."
"Bende senden bana bir söz vermeni istiyorum."
Ellerini Eveleyn'in iki omzuna koydu ve gözlerinin içine baktı.
"Dün gece dediğini her ne olursa olsun yap. Bana şerifin kızı nasıl olur göster.""Ben-"
"Eveleyn, seni incitecek olursam ya da herhangi birini...beni öldüreceğine bana söz vermelisin."
"Bunu benden istemen çok adice!" Demişti Eveleyn, ağlayarak." Basit bir şeymiş gibi söz etmen çok adice!"
"Üzgünüm..." diye mırıldandı Levi, hüzünlü bir tebessümle." Sanırım başka çarem yok."
Eveleyn, başını yere eğerek ağlamaya devam etti.
"Eve...lütfen...bana söz vermelisin."
Eveleyn, başını hafifçe salladı.
"Duymam gerekiyor."
"S-söz veriyorum."
"Sana güvenebilirim."
Başını kaldırıp yeşil gözlerini, Levi'ın mavi gözlerine dikti.
"Çok adisin.""Biliyorum, üzgünüm..."
Cam kırılma sesiyle, Levi ve Eveleyn o yöne döndü.
Neredeyse bir bodur ağaç boyuna ulaşan yaratık, evden çıkmıştı ve gözden kaybolmuştu.
"Bu kadar zamanda büyüdüğüne inanamıyorum..." diye mırıldandı Levi.
"Acele et, Freddy ve Jean'ı bulmalıyız." Dedi Eveleyn.
"Onu öldürmeliyiz!" Dedi Levi." İnsanlara zarar verecektir."
"Önce benim yöntemim! Seni bundan kurtarmanın yolunu bulacağız."
Levi, gözlerini devirdi.
"Sen vazgeçmez misin?""Yeterince denemeden önce mi? Asla."
"Hadi onları bulalım."
Yine Stranger Things demeden evvel bu sefer de ******Alien filminden esinlendim*******
Tşk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay with me.||Ackerman.
Cerita PendekEveleyn Carter, henüz 6 yaşında bir çocukken ailesini bir yangında kaybeder, ancak yangını çıkaran kişiler bulunamaz. Uzun bir süre geçtikten sonra kasabada tekrar cinayetler başlar.