iwy

385 45 63
                                    

Koltukta başlayan öpüşmemiz, yatağa taşınmıştı. Vücutlarımız farklı yönlere, kafamız ise birbirine bakıyordu. Ot tüttürüp konuşuyorduk. Eddie, çektiği nefesi yüzüme üfledi. Güldüm. Bir nefes de ben çektim. Dudaklarına yaklaştım ve verdiğim öpücükle dumanını bıraktım.

Yaptığım hareketle birlikte kafasını tamamen yan çevirerek gözlerini bana dikti. Elini saçıma attı, ilk önce saçımı okşadı. Sonrasında ise kafamı tutup dudaklarını yüzümün her tarafına bastırmaya başladı. Önce sağ yanağım, sol yanağım göz kapaklarım, çenem, burnum ve sus çizgim. Tam olarak sus çizgisini öptükten sonra yarım ağız gülümsedi.

"Bunu yapacağım zamanı çok bekledim, Harrington." dedi. Ve dudaklarım onun yeni çizgisi oldu. Dudaklarımız yeni aşıklar oldu. Zarif bir öpüşmenin sonunda vücudunu döndürüp kolumun altına yerkeşti. Zarif öpüşüyorduk, acele etmiyorduk, keyif alıyorduk.

Konuşmadan sessizce kolumun altında duruyordu. Dudaklarını ara sıra boynuma değdiriyor, bu sırada gözlerini en güvenli yerdeymişcesine kapatıyordu. Kollarımın ikisini de ona sarmış bir şekilde uzanıyorduk. "Nefes aldığımı uzun zamandır hissetmiyordum. Teşekkürler, Steve. Her zaman olsun." dedi.

Sol yanağına dudaklarımı iki kere bastırıp "Her zaman olur." dedim. Yavaştan boynuma yol alan Munson'un eli, tişörtümün eteklerindeydi Öpüşlerini kesip gözlerini dikti bana onay beklemiş gibi. Gözlerimi kırpmam ile tişörtümü çıkarması bir oldu. Sonrasında beni süzüp kendini yatağın yanına bıraktı ve birden bağırdı.

"Koca oğlan, lafımı geri aldım. nefes alamıyorum!" diye yükseldi.

Gülüp ben onun üstüne yöneldim. Ağırlığımı vermeden üstüne çıktım. Dudaklarımı birleştirdiğim dudaklarından çenesine oradan boynuna bir yol çizdim. Ben de aynı şekil onun tişörtünü çıkardığım da güzel tenine dövdürmüş olduğu izler kendini belli ediyordu. Ve bu lanet izler ona çok yakışıyordu. Elimi tek tek üstlerinde gezindirirken "Çok yakışıyorlar tenine." diye fısıldadım.

"Tenime daha çok yakışan şeyler var, Harrington." dedi sessizce. Bir örnek arayan gözlerimi ona diktiğimde kulağıma fısıldadı. "Sen, Steve." Verdiği flörtöz cevap ise dudaklarımı kıvırdı.

Kendimi yanına attım. Ve yine kollarını vücuduma sardı. Çıplak üst bedenlerimiz arasında olan temas, belli ki ikimizin de hoşuna gidiyordu. Gözlerimi diktiğim saat 22.17 cevabını verdi bana. Yarın işe gitmeliydim. O yüzden bana sarılmış kollarda huzur bularak, kendimi uykuya bıraktım.

papercut, steddie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin