Bu kitap peri masallarındaki aşkı değil, gerçek hayatı anlatır. Gerçek Hayatı içeren Fantastik kurguma hoş geldiniz :)
+Diğer kitabımda -Hırs (Tom Riddle)- kullandığım Valencia Jones ismini bu kurgumda da kullanacağım. Farklı evrenler, farklı hikayeler. Soyu aynı, görünüşünü de aynı düşünebilirsiniz.
+Kullandığım diğer yan karakterlerin isimlerin bir çoğu gerçek "Harry Potter" kurgusunda yok. Kendim dahil ettim..
Yukarıdan şarkıyı açmayı unutmayın, İyi okumalar dileriiiiim <3
~
So, I love you because the entire universe conspired to help me find you.
(Seni seviyorum çünkü tüm evren seni bulmama yardım etmek için komplo kurdu.)
"Ya şimdi sev beni, ya da asla." dedim sesimdeki keskin tonla, kararlıydım.
"Korkmuyor musun? Seni yarı yolda bırakıp gidebilirim."
"Evet, yapabilirsin. Ama yapmayacaksın, yapamayacaksın." tebessüm etti ve merakla kaşlarını kaldırdı.
"Neden bu kadar eminsin?"
"Sen bu zamana kadar bana karşı sadece sözlerle vâr oldun Marvolo. Söylediğin hiçbir şeyi gerçekleştirmedin, çünkü beni seviyorsun." Uçuşup yüzüme gelen saçları eliyle çekti yaklaşmaya başladı.
"Yanlış." deyip devam etti, aramızdaki mesafe azaldıkça kalbimin küt küt atışı tüm ormanda yankılanıyor gibiydi, heyecanlanıyordum.
"Sana deli gibi aşığım." bu cümle sorumu en güzel şekliyle cevaplıyordu. Özenle dudaklarımızı birleştirdiğimizde sanki rüzgar daha sert esmeye başlamıştı, onu ilk öpüşüm değildi. Yine de her seferinde aynı duyguyu hissetmemi sağlayan dudakları beni, gerçek beni kendine getiriyordu.
Karnımdaki kelebeklerin uçuşu arkadan gelen yüksek sesle son bulmuştu. Öldüren Lanetin söylenmesiyle sadece Dolunay'ın aydınlattığı ormanı şimdi yeşil ışık kaplamıştı.
...
Aslında bu hikayemin kısa bir özeti, gelin sizi her şeyin başlangıcına götüreyim. Emin olun çok seveceksiniz..
14 Aralık 1996.
Slytherin Ortak salonunu aydınlatan tek şey dışarıda çakan şimşeklerken içerisini efsaneler anlatan öğrencilerin sesi dolduruyordu. Aralık ayının verdiği soğuk kemiklerimi titretirken söylenen hiçbir şeye inanmıyordum, sıradan bir okuldu burası. Bize sihir öğretip sonunda ise sadece 2 tane seçenek sunan saçma okul diye iç geçirdim.
Yine de diğerlerinden geri kalmamak için o lanet minderlerde oturup bitene kadar beklemek zorundaydım. Neyse ki yanımda Draco var, onunla anlatılan şeylerle dalga geçmek günün en zevkli anı.
Draco'nun kucağına uzanmış kafamı karnına koymuştum, bu rahatlık yatağımda yoktu. Arada kulağıma komik şeyler fısıldayıp beni güldürüyordu.
Kendimi bu okulda yabancı gibi hissediyordum, ne yapsam buraya ait olamamıştım. Soyum Safkandı ama yanlışlıkla büyücü olmuştum sanki, büyülere ilgim vardı evet, ama bu okula, bu hayatıma ilgim yoktu. Bir kaçışı olmalıydı, böyle devam edemezdim diye düşünmekten kafayı yemek üzereydim.
Almeda konuşmaya başladığında bir anlığına dikkatimi ona verdim, boşluğuma gelmişti.
"Söylenene göre Hogwarts'da gizli geçit varmış, onu bulan kişi güçlü olmak zorundaymış, herkesin karşısına çıkmazmış. Bulan kişi oradan geçtiğinde ait olduğu gerçekliğe gidermiş, orası farklı evren. Gelecek, ya da geçmiş. Herkesin ait olduğu yer farklıdır. Giden kişi için her şey daha tehlikelidir çünkü zamanı değiştirebilir, kendi yaşamını etkileyebilir. Bu yüzden gizli işte." o geçiti bulsaydım bir daha geri gelmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçit ( Tom Riddle)
Fantasy????? ??? ???????? ???̧??? ????? ????!??! Geçit'i ilk bulduğumda inandırıcı bi' rüyada olduğumu sanmıştım, onun dudaklarıyla buluştuğumda her şeyin gerçek olduğunu ve evren değiştirdiğimi tamamen kabul ettim. ~ ✮•°◤?? ? ????? [...