Bölüm 5

79 10 7
                                    

Minho: Lix kalk, Felix sabah oldu kalk, Felix kalk, Felix kalksana, KALKSANA ULAN

Yüzüme yediğim tokatla uyanmıştım

Felix: N'oluyor?

Minho: Kalk diyorum, sabah oldu diyorum, işe gidiceksin diyorum

Felix: Doğru düzgün kaldıramaz mıydın

Minho: Denedim ama kalkmıyorsun ki, uyuyor musun ölüyor musun belli değil

Felix: Ah..

Minho: Hadi kalk, yatma tekrar. Kahvaltını yap, işe gecikeceksin yine. Bu yaşa geldin hâlâ peşinden koşuyorum

Cidden kalkmak istemiyordum ama çözmemiz gereken bir olay vardı ve ben böyle burda yatamazdım. Kalkıp rutin işlerimi hall ettim ve üzerimi giyip aşağıya indim.

Minho: Ben çıkıyorum.. yemeğini yemeden gitme sakın

Felix: Tamaaam

Açıkçası iştahım yoktu ama yemek yemezsem dayak yerim düşüncesiyle bir şeyler yiyip ofise geçtim.

.....

Felix: Günaydın

Han: Biraz da gecikseydin diyorum

Felix: Şe-

Han: Yatıp kalmıştın yine değilmi?

Felix: Hayır, sadece

Han: Bahanelerini dinlemek istemiyorum. Bula bildin mi lunaparkın sahibini

Felix: Evet

Han: Kimmiş

Felix: Muhtemelen daha önce adını duymamışsınızdır. Lunaparkın sahibi Hwang Hyunjin diye biriymiş. Aslında lunaparkın sahibi babasıymış ama babası bir araba kazasında hayatını kaybetmiş ve Hyunjine kalmış. Babası eski ünlü bir eğlence şirketinin sahibiymiş.

Han: O şirkette Hyunjine kalmıştır

Felix: Her halde ama çalışmıyor artık

Han: Peki bu adam ne iş yapıyor

Felix: Bilinmiyor

Han: Bence bu adamın kesinlikle bu işle ilgisi var

Felix: Bence de

Han: Ev adresi varmı?

Felix: Bulamadım, gece çok yorgunmdum bir tek bunları bula bildim

Han: Pekala o zaman oturup şimdi bulmaya çalış

......

Felix: Buldum sanırım ama emin değilim. Şehrin merkezine çok uzak, lunaparka da

Han: Kontrol etmemiz gerek

*Telefon çalma sesi*

Han: Buyurun...evet..peki,geliyorum

Felix:Nereye?

Han: Ceset bulunmuş

Felix: Ceset?

Han: Evet. Bizim olayla alakası ola bilir gidelim

.....

Diğer polislerin arasından girip cesede yakınlaştık. Ceset görmekten nefret ederim bu yüzden fazla ileri gidemedim. Han örtüyü kaldırıp yüzüne baktı ve daha fazla dayanamayıp ayağa kalktı

Han: Tanınmaz bir halde

Felix: O mudur?

Han: Aradığımız kişi değil, kadın bu

Felix: Ya o çocuk da her hangi bir yerde böyle bir haldeyse

Han: Bilmiyorum

Han: *diğerlerine seslenerek* Cesedi nasıl buldunuz?

- Bu beyefendi aradı. Çalıların arasında garip bir şey gördüğünü söylemiş biraz yaklaşınca da bir beden olduğunu görmüş

Han: Anladım

Felix: Bu adamın böyle bir yerde ne işi var, tuhaf davranıyor

Han: Hemen şüphelenme

Felix: Ne yapacağız?

- Etrafta renkli kumaş parçaları var

+ Sirklerde palyaçoların üzerinde olan kıyafetlerin kumaşlarına benziyor

- Evet

Felix: *fısıldayarak* palyaçolar..

.....

Han: Hwangın evine gitmek yarına kaldı artık

Felix: Bu günde gide biliriz

Han: Geç oldu

Felix: Yalnızda gide bilirim

Han: Zaten yalnız gidiceksin. Bu kadının cinayeti ile ilgileneceğim ben. Ama gündüz git sonra abin tepemizde dikiliyor kardeşimi tehlikeli görevlere gönderiyorsunuz diye

Felix: Ben konuşurum onla

Han: Yarın gideceksin konu kapandı. Ben çıkıyorum.

Felix: Görüşürüz

Felix'ten: Onu dinleyeceğimi düşünüyor her halde

Ofisten çıkıp abime haber vermek için önce eve gittim. Telefonda söylesem 50 saat sonra anlayacaktı.

Felix: Abi ben geldim

Minho: Hoş geldin

Felix: Ama gidiyorum yine

Minho: Mesayin mi var

Felix: Yok

Minho: Ee nereye gidiyorsun

Felix: Görevim var

Minho: Ne görevi?

Felix: Bir olay var. Olayda şüpheli olan birini sorgulamaya gidiyorum

Minho: Bu saatde

Felix: Evet, bu saat daha iyi olur

Minho: Kaç kere sana bu saatde tehlikeli görevlere göndermemelerini söylemem gerek

Felix: Sadece bir kaç soru sorucam tehlikeli değil

Minho: Cinayetde şüpheli olan birinden bahs ediyoruz. Telefonum nerde

Felix: Hayır hayır, o söylemedi. Kendim gitmek istiyorum. Lütfen izin ver koca adam oldum artık

Minho: İçim hiç rahat değil

Felix: Gidip döneceğim zaten

Minho: telefonunu açık tut o zaman. Aradığımda aç

Felix: Tamam

Hwangın evine gitmek için yola çıkmıştım. Otobüs bekliyordum. Sonunda gelmişti, sanırım bu saatde giden son otobüsdü. Kaçırmadığıma sevinmiştim. Geldiğimizi düşündüğümde şoföre durdurmasını söyledim ve indim.

Felix: Bir gariplik var burası pekte bir eve benzemiyor
Yaklaşıp kapının penceresinden içeri baktım

Felix: İçeride bir terslik var, ya Bay Hwang tehlikedeyse

Diyip içeri girdim. Etrafta içeri girmek için bir oda falan yoktu sadece aşağı inden bir merdiven vardı. İnmeli miydim? Burdan kalıp seslensem mi?

Felix: Bay Hwang!
*İçten* "çok beklersin ses vermesini"

Felix: İnsem mi? En fazla ne ola bilir? Buraya kadar gelmişim
Diyip merdivenlerden aşağı indim. Karanlık olmasını bekliyordum ama etrafı ışıklandıran bir kaç lamba vardı.
Birinin gölgesini gördüğümü sandım ve koşar adımlarla inmeye başladım. Tam o anda yüzümün yanından keskin bir şey geçip duvara saplandı. "Hareket edip etrafıma bakmalı mıyım?" Düşüncesiyle korkak adımlarla etrafıma baka baka yürümeye başladım. Burası nasıl bir yerdi? Bu adam nasıl bir yerde yaşıyordu?

- Birini mi arıyorsun? Yoksa bir şey mi arıyorsun? Aradığın şeyi söyle de yardım edeyim

~~~~~~~~

Circus|| HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin