Felix'ten
Birinin kulağıma fısıldamasıyla iyice gerilmiştim. Arka arkaya giderken yere düştüm. Işıklandırma az olduğu için yüzünü seçemiyordum. Yavaş yavaş yakınlaşmaya başladı. Yakınlaştığında lambanın ışığı yüzüne vuruyordu. Uzun boylu, kırmızı saçlı mavi gözlü birisiydi. Eğilip yüzüme yakınlaştı- Kimsin? Burda ne işin var?
Felix: Be-
- Ah dur... Yine o baş belası gazetecilerdensin değil mi.. daha kaç kere açıklama yapmam gerek?
Felix: Hayı-
- Nasıl geldiysen öyle de çık.
Donup kalmıştım. Ne ileri ne de geri gide biliyordum. Ağzımı açamıyordum bile
- Hâlâ bekliyor musun? ÇIK DEDİM SANA!!
Bağırınca korkmuştum ve koşarak merdivenlerden çıkıp orayı terk ettim.
Felix: Çok güzel nerden otobüs bulacağım şimdi. Hiç bir şeyde öğrenemedim. Gazeteciler falan dedi belli ki Hwang bu. Böyle bir yerde ne işi var. İşin içinde parmağı olduğu çok belli. Tekrar görüşeceğiz
Yürüyerek eve dönüyordum, ne kadara döneceksem artık. Derken bir taksi durdu ve bir kadın indi. Koşarak taksiyi durdurdum.
Felix: Ah, şükürler olsun
- Nereye süreyim?
Felix: ****** e lütfen
.....
Eve vardığımda kapıyı açmayı denedim ama kilitliydi, anahtarımı da almamıştım. Kapıyı tıklattım
Felix: Abi
Minho: Geldin sonunda üstün neden bu halde
Felix: Düştüm sadece
Minho: Ne oldu? Evine gittiğin adam mı yaptı?
Kolumu kontrol etmeye başladı, morluğu gördü
Minho: Bu ne?!
Felix: Abi düştüm dedim ya, büyütülecek bir şey değil
Minho: Yalan söylemiyorsun değil mi? Tek tek her yeri kontrol ederim, yemin ederim yaparım
Felix: gerçekten
Minho: Tamam, çık üzerini değiş. Aç mısın?
Felix: İştahım yok
Minho: Ne tür dayak istersin
Felix: Abi gerçekten, aç değilim. Yersem kusarım, ısrar etme lütfen.
Minho: Endişelendiriyorsun beni
Felix: Endişelenme
Minho: Tamam bir şey istersen çağır
.....
Felix'ten
Duş aldıktan sonra kendimi yatağa atmıştım. Gerçekten yorulmuştum. Kalkıp aynanın önüne geçtim, krem alıp morluk olan yere sürdüm. Hwang aklıma gelmişti, abim ya da Han üzerime bağırsa böyle etkilenmez, donup kalmazdım. Tanımadığım biri olduğu için mi yoksa etkileyici olduğu için mi bir şey yapamamıştım? Ya da aniden belirdiği için mi? Şu an bunları neden düşündüğümü bile bilmiyorum, hepsini yorgunluktan sanırım. Yarın Han'a ne diyeceğim? "Seni dinlemeyip dün yaşadığı yere gittim ve her şeyi berbat ettim" mi diyeceğim. Orasına birinin yaşadığı yer demek bile garip geliyor. Uyusam iyi olucak.Evet uyumayı denemiştim ama sürekli uyanıyordum, bir türlü uyuyamamıştım
Sabah abim odama beni uyandırmak için girdi ama ben hiç uyumamıştım bile, yatağın üzerinde öylece oturuyordum. Açıkçası birinin evine izinsiz girmem ve onunla öyle karşılaşmam her defa aklıma gelince nedense kafamı duvara vurmak istiyordumMinho: Uyanmışsın, hadi gel, kahvaltı yapalım.
Felix: Ha? Geliyorum
Minho: Gözün açık olduğunda bile uyuyor gibisin
İnip abimle beraber kahvaltı etmiştik. Akşam bir şey yetmediğim için iyice acıkmıştım.
Felix: Çıkıyorum ben akşam görüşürüz
Minho: Görüşürüz
....
Ofise geldim. Han beni bekliyor gibiydi.
Han: Bir dahaki sefere birazda gecik lütfen
Felix: E
Han: Bahane üretme çıkalım hadi bakalım şu Hwang nasıl biriymiş
Felix: Şey
Han: Ney
Felix: Yalnız gitmeyecek miydim?
Han: Şimdi bende gelmek istedim, bir sorun mu vardı?
Felix: Hayır, hayır yoktu da siz dünkü cinayetle ilgili otopsi sonuçları için gidecektiniz
Han: Ah, doğru. Bu yüzden seni yalnız göndericektim ya, tamam çıkalım o zaman
Felix: Sizin arabayı ala bilir miyim?
Han: Benim araba? Devletin arabasını alsana
Felix: Hani bir şey olursa-
Han: ...
Felix: Tamam, peki
....
Felix'ten
Arabaya binip sürmeye başladım. Tekrar oraya nasıl gidecektim....Varmıştım ama arabadan inesim yoktu. Kendimi rezil olmuş gibi hiss ediyordum. Tamam gidip dün bir yanlış anlaşılma olduğunu ve sormak istediğim bir kaç şey olduğunu söyleyeceğim. Arabadan inip yürümeye başladım. Biri geçiyordu belki bir ihtimal yanlış yere gelmişimdir diye düşündüm ve sordum
Felix: Bakar mısınız? Hwang Hyunjinin evi burası mı?
- Burası bir eve benziyor mu?
Felix: Doğrusu bende öyle düşünüyorum. Peki evini biliyor musunuz?
Bir yeri işaret etti
- Orası
Felix: Teşekkür ederim. İyi günler
Sevinmiştim, her halde dün karşılaştığım kişi bir başkası idi.
Kapının önünde durup zili çaldım. Açan olmadı. İkinci kere basmak isterken hizmetçi kapıyı açtı
- Buyurun?
Felix: Bay Hwang'ın evi burası mı?
- Gazeteci misiniz?
Felix: Hayır?
- Bir dakika
Kapıyı kapadı ve sonra kapıyı orta yaşlarda bir adam açtı. Hwang'ın o olduğunu düşündüm
Felix: Siz-
- İçeri geçin
O sırada merdivenlerden üzerinde bornoz olan ve havluyla saçlarını kurulayan biri iniyordu ve bize dönerek
Hyunjin: Gelen kim
*Felix içten* bu dünkü adam mıydı
Hyunjin: Yine mi sen?!!
"Oydu"
Hyunjin: Şimdi de evimi mi buldun?
Felix: Bildiğiniz gibi değil
Hyunjin: Derdin ne? Fotoğraf mı istiyorsun? Röportaj mı? Yine aptal sorular mı sorucaksın
Felix: Hayır
Hyunjin: Ne istiyorsun o zaman
Felix: Ben dedektif Lee Felix. Buraya sizin sahip olduğunuz bir arazide kayb olan çocuğun olayının soruşturması için geldim
Nerden geldi bu cesaret
Hyunjin: Benim arazim? Kayb olan çocuk? Ne diyorsun
Felix: Size sormam gereken sorular var ve olayda şüpheli olduğunuzu da söylemeliyim
Hyunjin çalışanına seslenerek " iş odama kadar eşlik et ona, madem kendi ayağıyla geldi"
~~~~~~