2

3.5K 230 108
                                    


Aynı günün devamı

JUNGKOOK

"Bu gün neden dövdün çocuğu? Ne kadar pislik biri olduğunu biliyorum ama yüzünü böyle dağıtacak kadar ne yaptı sana?" Ellerini masada birleştirmiş, dikkatlice Jungkook'u izleyip bir açıklama bekleyen Seokjin sormuştu.

"Her zamanki sebepler". Az önce kantinden aldığı meyve suyunu yudumlayan Jungkook umursamazca cevap verdi.

"Çocuğun ailesi az önce okula gelmişti. Senin nerede olduğunu soruyorlardı". Sanki hiç bir şey olmamış gibi rahatça önünde oturan Jungkook'a göz devirerek devam etmişti "Müdür onları bir şekilde senin suçsuz olduğuna inandırmış".

"Hey dostum o adama çok şey borçlusun. Seni hep kurtarıyor". Sakince ikisinin konuşmasını dinleyen Namjoon gözlerinden hiç eksik olmayan neşesi ile Jungkook'a bakarken söyledi.

Namjoon her zaman böyleydi. Ne kadar kötü bir olay yaşanırsa yaşansın gözleri hep gülümserdi. Ona bakan herkesin yüzünde bir gülümseme oluşurdu.

"Ben ona borçlu falan değilim. Sadece babamın parasını yiyerek görevini yapıyor". Jungkook oturduğu masadan ayaklanırken sakin çıkan ses tonuyla konuştu. "Eve gidiyorum. Duş aldıktan sonra biraz dinleneceğim. Akşam bara gidelim".

Seokjin ve Namjoon'un bir şey demesini beklemeden kantinden ayrıldı. Namjoon ise yüzünü buruşturup "Biz buna çok yüz veriyoruz. Baksana emir verip gidiyor". Diye söylendi.

Seokjin de onu kafası ile onaylayarak "Küçük velet" diye mırıldandı.

°°°°°°°°°°°°°°
JIMIN

"Jiminie gerçekten çok heyecanlıydım. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atıyordu". Hoseok yüzüne yerleştirdiği güzel gülümseme ile merdivenlerden yukarı çıkarken dün olanları anlatıyordu.

Dün Hoseok, bir yıldır aşık olduğu, durmadan izlediği buzdolabına - Min Yoongi'ye açılmıştı. Yoongi hiç bir zaman gülümsemeyen, her zaman yalnız takılan, buz gibi bakışları ile insanı donduran birisiydi.

Jimin hep Hoseok gibi kalbinde güneş açan birinin buzlar kralı Yoongi'ye nasıl aşık olduğunu düşünüyordu. Belki de Hoseok içindeki güneş ile Yoongi'nin buzlarını eritecekti. Böyle düşününce 'ne kadar da uyumlu ve güzel bir çift' diye geçirdi içinden.

"Senin çıkma teklifini kabul ettiğine inanamıyorum. Demek ki o da sana karşı uzun zamandır bir şeyler hissediyormuş". Jimin yüzündeki sırıtmayla Hoseok'a bakarak göz kırpmıştı.

"Evet! Gerçekten çok mu-" Hoseok'un cümlesi Jimin'in üzerine dökülen sıcak kahveyle yarım kaldı. "Tanrım! Jimin!"

"Aman Tanrım! Yandım!" Jimin dehşetle gözlerini sonuna kadar açarak bağırdı. Bembeyaz gömleği şimdi baştan aşağı kahve olmuştu.

"Ah, ben üzgünüm elimden kaydı". Kahveyi üzerine boşaltan Minho sonlara doğru kıkırdamasını zorlukla bastırarak özür diledi.

Telaşla gömleğinin düğmelerini açan Jimin, Minho'ya sinirli bir bakış atmıştı. Tabi ki de bunu bilerek yaptığının farkındaydı. Taehyung'un aptal arkadaşından ne beklenirdi ki?

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Ha?! Bu siktiğimin gözleri sana önünü görmek için verildi. Ellerin sakat mı üzerime döküyorsun kahveyi!" Jimin karnındaki acı veren sıcaklığı unutmaya çalışarak boğazı yırtılırcasına bağırdı.

"Özür diledik ya. Uzatma!" Minho umursamazca konuşarak oradan uzaklaşmaya başladı.

" Seni var ya- " Arkasınca uzanmaya çalışan Jimin'i Hoseok zorla durdurdu.

" Jimin sakin ol. Hadi doktorun yanına gidelim karnına baksın". Hoseok, Jimin'in koluna girerek aşağı kata sürükledi.

°°°°°°°°°°°°°

"Al bu ilacı 2 hafta boyunca yanmış bölgene sür. Şimdi eve gidip dinlensen iyi olacak". Doktor elindeki ilacı Jimin'e uzatırken küçük bir gülümsemeyle bakarak söyledi.

Karnın kapatan Jimin, uzanarak doktorun elindeki ilacı alırken "Tamam, teşekkürler" Diye zor duyulan sesiyle mırıldandı. Sonra ayağa kalkarak az önce Hoseok'un getirdiği çantasını alıp dışarı çıktı.

Yürürken karnında hissettiği keskin acı ile yüzünü buruşturuyor ve Minho'ya bildiği tüm küfürleri ediyordu. 'Keşke üzerime meyve suyu dökseymiş' diye geçirdi içinden.

Okulun kapısından çıkıp yola doğru yürümeye başladı. Şimdi eve gidince annesine ne diyecekti? Gömlek umrunda olmazdı. Jimin'in karnını görünce belki de oturup ağlardı. Annesi Jimin'i çok seviyordu. Aynı Jimin'in de onu çok sevdiği gibi.

Bunları düşünürken yüzünde bir gülümseme oluştu. Sonra yüksek sesli bir korna sesi duydu. Jimin korku ile kafasını yola çevirirken belki de artık kaçmak için çok geçti.

Bölümler biraz kısa olacak. Belki sonrakileri uzun yazarım.

Beğendiniz mi?

570 kelime
 
                                            ~Jessica

Angel Of Death Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin