1k okunma için teşekkür ederim
Uyarı: bu bölümde smut bulunmakta eğer rahatsız olanlar varsa ne yapacağınızı biliyorsunuz :)
__________
Jimin o an duydukları ile Jungkook yanından gitse bile bir süre hareketsiz kalmıştı. Jungkook onu resmen evine davet etmişti! Aslında daha çok emretmişti. Jimin normalde bu tarz konuşmaları sevmese bile Jungkook'a itaat etmeyi seviyordu.
Bir süre sonra her şeyi yavaş yavaş algılamaya başladı ve hemen koşarak okuldan çıktı. Eve nasıl geldiğini kendisi de bilmiyordu. O kadar hızlı gelmişti ki, 20 dakikalık yolu 8 dakikaya bitirmişti. Eve ulaşınca hemen saatine baktı.
15:48
Daha saatler vardı ama Jimin heyecandan yerinde duramıyor, sürekli sağa sola koşturuyordu. Annesi de bu halini görünce şaşırmıştı. Neden bu kadar telaşlı olduğuna anlan veremedi.
"Oğlum, bir sorun mu var?" Annesi elleri belinde Jimin'in odasının kapısında durmuş, sakin sesi ile soruyordu. Jimin annesinin sesi ile yerinde durdu ve gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Akşam bir arkadaşımla görüşeceğim. O yüzden biraz heyecanlıyım." Biraz mı? Jimin kendi kendine sordu. Heyecandan elleri titriyordu resmen.
"Sen ne zamandan beri arkadaşlarınla görüşürken bu kadar heyecanlanıyorsun bakalım?" Annesi bilmiş bilmiş sırıttı. İçinden çok mutluydu. Jimin'in sevgilisi olduğunu düşünüyordu ve bu onu mutlu ediyordu. Sonunda oğluna kalbini veren birisi çıkmıştı.
"Anne... Sadece önemli bir arkadaşım." Jimin gerginlikle gülümsedi. Annesine şimdilik bu konudan bahsetmek istemiyordu. Daha sevgili değillerdi sonuçta.
"Öyle olsun bakalım." Annesi bunu söyledikten sonra yüzündeki geniş gülümsemeyle mutfağa doğru ilerledi. Jimin ise ne giyineceğine karar vermeye çalışıyordu.
____________
19:27
Artık dakikalar kalmıştı ve Jimin bayılacakmış gibi hissediyordu. Tüm bedenine garip bir his yayılmıştı. Takside oturmuş, Jungkook'un konumunu attığı eve gidiyordu. Sadece yarım saatlik bir yoldu. Jimin oturduğu yerde terliyor, alt dudağına işkence ediyordu.
Yol boyu kendisini rahatlatmak için derin nefesler almış, az sonra yaşanacakları düşünmemeye çalışmıştı. Sonunda adrese ulaştığında taksiden inmiş, büyük bir evin önünde dikilmişti. Ev çok gösterişli olmasa da her yeri ben pahalıyım diye bağırıyordu.
Daha fazla orada dikilmeyi saçma bulmuş olacak ki sonunda kapıya doğru ilerledi. Derin nefesler alarak titreyen elleri ile zile bastı. Zil sesinin evde yayılması ile Jimin daha da heyecanlandı ve arkasına bile bakmadan kaçmayı düşündü. Tabii o sırada kapının açılması ile bu planı gerçekleştiremedi.
Önünde siyah eşofman, beyaz bol tişört ve dağınık saçları ile nefes kesici bir Jungkook duruyordu. Onu baştan aşağı süzdü ve gözleri yüzünde durdu. Jungkook yan gülüşü ile kendisine bakıyordu.
"Tam vaktinde gelmişsin. Söz dinleyen uslu çocukları severim."
Jimin duyduğu cümle ile kızarırken Jungkook onun geçmesi için kapıdan çekildi. Jungkook önden ilerlerken Jimin de onu takip ediyordu. Salona geldiklerinde Jimin beklediğinin aksine sarı ve beyazın bütünleştiği bir görüntü ile karşılaştı. O daha çok siyah bekliyordu. Geniş koltuklara geçip yan yana oturdular. Jungkook koltuğun bir koşesine yaslanıp yayılarak otururken Jimin de ona dönerek diğer köşede oturmuştu. Odadaki sıcak renkler Jimin'in biraz da olsa rahatlamasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Of Death
Random"Bana emir mi verdin bebeğim? Üstelik seni bir daha uyarmayacağımı söylememe rağmen ellerini mi kullandın? Şimdi sana ne yapmalıyım? Yaramaz çocuklar her zaman ceza alır Jimin-ah." Sert ses karşısında Jimin'in içi titredi. Ceza kelimesini duyması il...