3

3.2K 232 173
                                    

Bunları düşünürken yüzünde bir gülümseme oluştu. Sonra yüksek sesli bir korna sesi duydu. Jimin korku ile kafasını yola çevirirken belki de artık kaçmak için çok geçti.

Üzerine hızla gelen arabayı gören Jimin'in hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçti. 'Annem çok üzülecek' diye geçirdi içinden yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirirken.

Gözlerini sımsıkı yumarak gelecek darbeyi bekledi. Ama o beklediği darbe gelmedi. Onun yerine araba bir kaç cm uzağından hızla geçti.

Jimin ise refleks ile kendisini geriye, yolun kenarına attı. Tabi bu zaman karnındaki yara da feci şekilde acıyarak kendisini belli etmişti.

Jimin yerde hareketsiz bir şekilde gözlerini hala sımsıkı kapatarak uzanıyordu. Aklından bin tür düşünce geçiyordu. 'Şimdi ben öldüm mü?' 'Annem ne yapacak bensiz?' 'Daha gençtim hayallerim vardı' 'Daha aşık olacaktam ben. 2 tane çocuğum, 1 kedim, 1 köpeğim, belki bir ta-'

"Hey, öldün mü?" Buz gibi bir ses tüm düşüncelerini bölmüştü. Şimdi bu kimdi ki? Bir dakika... Tabi ki de Ölüm Meleğiydi!

Jimine araba çarpmıştı ve ölmüştü. Şimdi de ruhunu almaya gelen Ölüm Meleği onun öldüğüne emin olmak için ölüp ölmediğini soruyordu. Yani Jimin öyle sanıyordu.

Yavaşça gözlerini aralayan sarışın, tepesinde dikilmiş, kendisine zıt olarak iri bedeni olan, simsiyah saçlı, ince kiraz renkli dudaklara, keskin çene hattına sahip, yuvarlak gözlerini kendisine dikmiş sorarcasına bakan birini beklemiyordu.

Ölüm Meleği neden bu kadar yakışıklıydı ki?

"Ne bakıyorsun yüzüme? Kalksana". Jungkook artık sabrı tükenircesine bıkmış ve sinirli sesiyle, yerde uzanmış iki saattir yüzüne bakan sarışın, dolgun dudaklı, minik buruna ve küçük çekik gözlere sahip, 10 yaşında gösteren çocuğa bakarak konuşmuştu.

"Ne kadar sabırsızsın beni götürmeye. Annemi görmeme izin ver lütfen son kez görmek istiyorum". Jimin çaresiz çıkan sesiyle önündeki Ölüm Meleğine yalvaran gözlerle bakarak söyledi.

"Ne götürmesi? Ne annesi? Ne saçmalıyorsun sen?" Siyah saçlı çocuk, önündeki aptal sarışına bakarak ne dediğini anlamaya çalışıyordu.

"Ne kadar da aptal bir meleksin sen. Gökyüzüne çıkmadan önce annemi görmek istiyorum işte. Neyini anlamadın?" Sarışın kaşlarını çatarak önündeki sinirli ve aptal meleğe bakıp söylemişti. Hem neden sinirliydi ki?

Jungkook olayı şimdi anlamış ve yüksek sesli bir kahkaha atmaya başlamıştı. 'Ne kadar da saf ve aptal' diye geçirdi içinden. Şimdiye kadar hiç böyle birisiyle tanışmamıştı.

Jimin ise karşısındaki kahkaha atan Ölüm Meleğini kaşlarını çatarak izliyordu. O güldükçe sarışının da yüzünde bir tebessüm oluşmaya başlamıştı. 'Ne kadar da güzel gülüyor, kalbimde çiçekler açmış gibi hissediyorum'. Diye geçirmişti içinden.

"Komik olan ne?"

"Sen şaka mı yapıyorsun? Ben melek falan değilim ve sen de ölmedin". Siyah saçlı kahkahasını zorlukla bastırarak önündeki masumca kendisine bakan çocuğa gülümseyerek konuşmuştu.

Jimin sanki beyni yeniden çalışmaya başlamış gibi her şeyi anlamış ve yüzü utançla kıpkırmızı olmaya başlamıştı. 'Ne kadar da salağım. Bu tam bir rezillik!' Diye geçirmişti içinden.

"Ahaha gerçekten inandın mı ya? Ben şaka yapıyordum ahahaha" Jimin gereksiz ve sahte kahkahası ile önündeki yakışıklı çocuğa daha fazla rezil olmamak için yalan söylemeye çalışıyordu.

Angel Of Death Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin