Günümüz
Jimin'den
Karşımda gördüğüm beden ile yerimde donmuştum. Onun burada ne işi vardı? Neden birden bizim okulumuza gelmişti? Yoksa... Yoksa beni takip edip okulumu öğrendikten sonra buraya mı kayıt olmuştu?
Demiştim işte o tam bir sapık! Ona gününü göstereceğim!
"Jimin, bu geçen gün barda Taehyung'u döven çocuk değil mi?"
"Evet Hoseok bu o çocuk. Tamam gördük hadi sınıfa gidelim". Beni görmemesi için sınıfa kaçacaktım. Üzerimdeki bu şoku atlatana kadar onu görmek istemiyordum. Nasıl olsa sonra neden böyle bir sapıklık yaptığını sorabilirdim.
Bu düşünceler ile hızla Hoseok'u kolundan tutup çekiştirerek içeri sokmaya çalışıyordum.
"Jimin, çekiştirip durmasana! Niye giriyoruz sınıfa? Jungkook'un yanına gidelim".
"Jungkook kim ya?"
Bunu sormam ile Hoseok avucunun içini alnına vurmuş ve bıkkın bir ses ile konuşmaya başlamıştı.
"Bazen neden seninle arkadaş olduğumu sorguluyorum. Aptal mısın? Sabahtan beri Jungkook hakkında konuşuyoruz şimdi gelmiş Jungkook kim diyorsun. Yürü sınıfa gidelim çocuk bu rezilliği görüp daha tanışmadan bizden soğumasın".
İsmi Jungkook muydu? Evet öyleymiş. Onu her gördüğümde bir daha göremeyeceğim için üzülüyordum ama şansa bak ki sürekli karşıma çıkıyordu. Bu kadar tesadüf olamaz. Kesin beni takip etti! Bana aşık olmuş olmalı.
Ona çok ümitlenmemesini söylemem gerek. O bana bu kadar aşık olsa da, ben ona aşık değilim. Belki o ağız sulandırıcı dudaklarını öpmek istiyor olabilirim ama bu ona aşık olduğumu göstermez.
"Yürüsene"
Hoseok'un arkadan itmesi ile sınıfa doğru yürümeye başlamıştım. Sınıfa girdiğimizde içeride bir kaç kişi vardı. Hepsi Jungkook'u görmek için bahçeye koşmuştu. Bu duruma göz devirirken Hoseok ile Yoongi'nin yanına ilerledik.
Yoongi de bizimle aynı sınıfta oluyordu. İkimiz de yanına ulaşınca Hoseok ile sarılmıştı. Onlar sarılmayı bitirince ben de kollarımı açarak Yoongi'ye doğru yaklaşmıştım.
"Kedi adam çok tatlısın gel sarılalım".
Yüzümdeki büyük gülümseme ile ona yaklaşırken kafamın arkasına bir tane geçirmişti. Bu hareketi ile kendime gelirken gülümsememi silmiş kollarımı da kendime çekerek boğazımı temizlemiştim. Soğuk şey.
"Sözlerine ve hareketlerine dikkat et velet".
"Aynı yaştayız biz!"
Bunu dememle ölü gözlerini bana çevirmiş ondan ürkmeme sebep olmuştu. Yalan mı söylüyorum aynı yaştaydık işte!
"Tamam, sustum".
Hoseok, Yoongi'yi kolundan tutarak yanına oturtmuş ben de önlerindeki sıraya oturarak onlara dönmüştüm. Hoseok, Yoongi'ye bakarak konuşmaya başladı.
"Sevgilim, Jungkook'u gördün mü?"
"Onu zaten tanıyorum. Ortak arkadaşlarımız var. Bazen görüşüyoruz".
Ben ve Hoseok şaşkınlıkla gözlerimizi açarak Yoongi'ye bakmaya başladık. Yoongi ise umursamaz tavırla arkasına yaslanmış, boş boş etrafa bakıyordu. Neden daha önceden söylemedi ki?
Tam ağzımı açıp konuşacağım zaman sınıfa öğretmen gelmiş ve biz yerlerimize geçmek zorunda kalmıştık.
"Çocuklar, bu gün sınıfımıza yeni bir öğrenci geliyor".
Bu yeni öğrencinin Jungkook olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Okulumuza geldiği yetmezmiş gibi bir de aynı sınıfta olacaktık. Aslında buna sevinmem gerekirdi, değil mi?
Birazdan sınıfın kapısı açılmış, içeriye müdür ile birlikte Jungkook girmişti. Herkes hayranlıkla ona bakarken sinirlendiğimi hissettim. Benden başka kimsenin ona bakmasını istemiyordum.
"Çocuklar, bu yeni öğrencimiz Jeon Jungkook. Onunla iyi anlaşacağınıza eminim".
Müdür konuşmaya devam ederken Jungkook'un siyah irisleri sınıfı turluyordu. En son gözleri bende durduğunda yüzünde şaşkın ifade belirmişti. Bu ifade sadece bir kaç saniye sürmüş sonradan yerini bir sırıtmaya bırakmıştı.
Bana bakmaya devam ederken kalbim hızla atmaya başlamış, gözlerimi onun gözlerinden çekememiştim. Müdürün konuşması ile Jungkook ona kısa bir bakış atmış yeniden gözlerini sınıfta gezdirmişti.
"Jungkook, arkadaşlarına kendinden bahset ve boş sıralardan birine geçerek otur". Müdür gülümseyerek ona bakarken söylemiş ve kapıya doğru giderek sınıftan çıkmıştı.
Jungkook ifadesiz yüzü ve soğuk bakışları ile etrafı süzerken bana melodi gibi gelen sesi ile konuşmuştu.
"Ben Jeon Jungkook".
Cidden mi? Bunu hepimiz biliyoruz zaten. Kendime engel olamazken ona bakarak alayla konuşmaya başladım.
"Hadi ama bunu zaten müdür söyledi".
Sınıftan bir kaç onaylayan mırıltı çıkarken Jungkook kafasını bana çevirmiş tek kaşını kaldırıp dudaklarına alaycı bir sırıtma kondurarak konuşurken şimdiden söylediklerime pişman olmaya başlamıştım.
"Hakkımda daha fazla bilgi öğrenmek istiyorsan sonra sana özel olarak anlatabilirim".
Cümlesini bitirdikten sonra göz kırpmış ve benim kıpkırmızı olup gözlerimi kaçırmama sebep olmuştu.
Öğretmen iki kere ellerini bir birine vurmuş ve sınıfı susturmaya çalışırken Jungkook'a oturması hakkında bir kaç kelime söylemişti. Jungkook, Yoongi'nin yanının boş olduğunu görerek onun yanına ilerlemiş ve oturmuştu.
O an keşke Hoseok'a Yoongi ile oturmasını söylesedim diye düşündüm. Böylece belki de Jungkook benim yanımda otururdu. Aslında bunu sonra da halledebilirdim. Yoongi ve Hoseok'un sevgili olması işime yarıyordu.
Herkes susmuş öğretmen dersi anlatmaya başlamıştı. Tüm sınıf dikkatle dersi dinlerken ben bir türlü odaklanamıyordum. Sürekli üzerimde bakışlar hissederken kendimi o tarafa bakmamak için zorluyordum.
En sonunda dayanamayıp kafamı çevirdiğimde gece gibi siyah irisler ile göz göze geldim. Üzerimden bir titreme geçerken bakışlarımı kaçırmıştım. Jungkook'un ise benim bu halime dudakları kıvrılmıştı. Bu kadar sırıtmaktan dudakları acımıyor muydu?
Birazdan teneffüs zili çalmış, öğretmen sınıftan çıkmıştı. Ders boyu heyecandan terlemiş saçlarımı küçük ellerim ile karıştırmıştım. Artık Jungkook'a hesap sorabilirdim ama ondan önce tuvalete gitmem gerekiyordu.
"Hoseok ben tuvalete gidiyorum. Sen kantine git yanına geleceğim".
Hoseok onaylayan bir kaç mırıltı çıkardıktan sonra Yoongi ve Jungkook'un yanına ilerlemişti. Onlara bir şeyler söylerken Jungkook bana bakmış ve Hoseok'un dediklerini onaylamak adına kafasını sallamıştı. Üçü kantine ilerlerken ben de tuvaletlerin olduğu tarafa ilerlemiştim.
Tuvalet kabinlerinden birine girerek işimi halletmeye başlamıştım. Tuvaletin kapısı açılmış içeriye birileri girmişti. İşimi hallettikten sonra pantolonumu düzeltmiştim.
Kabinin kapısını açacağım sırada gelen kilit sesi ile ne olduğunu anlamazken, kafamdan aşağı dökülen buz gibi su ile nefesim kesilmişti.
Selamm
Boş bir bölümdü biliyorum
Tüm bölümleri 800 - 900 arası kelime ile yazmayı düşünüyorum. Daha uzun da olabilir ama daha kısa olamaz.
847 kelime
~Jessica
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Of Death
Acak"Bana emir mi verdin bebeğim? Üstelik seni bir daha uyarmayacağımı söylememe rağmen ellerini mi kullandın? Şimdi sana ne yapmalıyım? Yaramaz çocuklar her zaman ceza alır Jimin-ah." Sert ses karşısında Jimin'in içi titredi. Ceza kelimesini duyması il...