14.Bölüm : Kelimelerin Bittiği Yer Mi? Biliyorum. Yine De,

52 8 1
                                    

Kavuşmak için dağları mı aşmak gerek? Sevmek için tutmak mı gerek elleri? Seni seviyorum demek için görmek mi gerek gözleri? Kelimelerin bittiği yerde devam mı ettirmeli sözleri?

Yine çalıyor beynimde şarkı. En sevdiğimiz ikinci şarkı. Bizim şarkımız.

*şarkı medya, okumak istemeyen kaydırsın, bir şey kaybetmezsiniz

Kiss me hard before you go
Gitmeden önce beni iyice öp
Summertime sadness
Yaz hüznü
I just wanted you to know
Sadece bilmeni istedim
That baby you're the best
Bebeğim sen en iyisisin
Got my red dress on tonight
Bu gece kırmızı elbisemi giydim
Dancing in the dark in the pale moonlight
Karanlıkta, solgun ay ışığında dans ediyorum
Got my hair up real big beauty queen style
Saçlarımı büyük bir güzellik kraliçesi gibi topladım
High heels off, I'm feeling alive
Yüksek topuklular çıkarıldı, canlı hissediyorum
Oh, my God, I feel it in the air
Tanrım, onu havada hissediyorum
Telephone wires above are sizzling like a snare
Telefon telleri tıpkı bir tuzak gibi cızırtılı
Honey I'm on fire, I feel it everywhere
Tatlım yanıyorum, onu her yerde hissediyorum
Nothing scares me anymore
Artık hiçbir şey beni korkutmuyor
Kiss me hard before you go
Gitmeden önce beni iyice öp
Summertime sadness
Yaz hüznü
I just wanted you to know
Yanlızca bilmeni istedim
That baby you're the best
Bebeğim sen en iyisisin

I've got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
S-s-summertime, sumertime sadness
Y-y-yaz, yaz hüznü
Got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
Oh, oh
I'm feelin' electric tonight
Bu gece heyecanlı hissediyorum
Cruising down the coast goin' by 99
Sahil boyunca 99 ile dolaşıyorum
Got my bad baby by my heavenly side
Benim iyi yanlarımdan kötü yanımı kaptın bebeğim
I know if I go, I'll die happy tonight
Biliyorum eğer bu gece gidersem, mutlu öleceğim
Oh, my God, I feel it in the air
Tanrım, onu havada hissediyorum
Telephone wires above are sizzling like a snare
Telefon telleri tıpkı bir tuzak gibi cızırtılı
Honey I'm on fire I feel it everywhere
Tatlım yanıyorum, onu her yerde hissediyorum
Nothing scares me anymore
Artık beni hiçbir şey korkutmuyor
I've got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
S-s-summertime, summertime sadness
Y-y-yaz, yaz hüznü
Got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
Oh, oh
I think I'll miss you forever
Sanırım seni sonsuza kadar özleyeceğim
Like the stars miss the sun in the morning skies
Tıpkı yıldızların gündüzleri güneşi özlemesi gibi
Later's better than never
Geç olması hiç olmamasından iyidir
Even if you're gone I'm gonna drive, drive
Sen gitsen bile ben süreceğim, süreceğim
I've got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
S-s-summertime, summertime sadness
Y-y-yaz, yaz hüznü
Got that summertime, summertime sadness
Hüzünlüyüm, yaz hüznü
Oh, oh

Gitmek mi zor? Kalmak mı? Bunun herkese göre farklı cevabı olabilir. Giden büyük bir sorumluluk alarak gitmiştir, kalan ise gidenin arkasında bıraktığı büyük bir yük ile terk edilmiştir. Bunun tam anlamıyla bir cevabı yoktur. Her ikisi de biraz ölüdür. Kalan da giden de.

Artık beni hiçbir şey korkutmuyor, sen gittikten sonra. Tek büyük korkum da buydu zaten değil mi? İnsanlar da en büyük korkuları ile sınanırlar.

"Lisa, kapıda biri var." Rośe'nin kendine seslenmesi ile ona baktı.

"Kimse gönder, kimseyi görecek durumda değil." Dedi Jisoo.

"Şey, Tae gelmiş." Dedi Rośe bir anda. Lisa kaşlarını çattı ve üzerindeki pikeyi bir yere atıp hızla aşağı indi. Kapının önünde duran, soluk soluğa kalmış Tae'ye baktı.

"Tae? Senin burada ne işin var?" Diyerek sordu şaşkınlıkla Lisa.

"Ben, uçağa binmedim. Yani bilemedim çünkü sözlerin beni çok etkiledi. Sana aynı acıyı yaşatamam. Havaalanında seni bulmak için koşuşturup durdum ama yoktun.

Gidememişti, aslında hiç gitmek istememişti.

Lisa duygusal bir kızdı, fazlasıyla. Kollarını Tae'ye kollarını sardı ve biraz gözyaşı döküldü gözlerinden. Tae ise Lisa'ya sarılmamıştı.

"Tekrar birlikte olmamız çok zor, Lisa ben sadece artık oraya gitmek istemediğim için kaldım. Biz sadece arkadaş olalım olur mu?" Lisa Tae'den ayrıldı ve gözlerine baktı. O zaman senin kurallarına göre oynarız.

"Pekala, sadece arkadaşız o zaman. Seni unutmaya çalışacağım ve hayatıma devam edeceğim. Sen zaten beni unutmak üzeresindir ve hayatına devam et. Haber verdiğin için teşekkür ederim, arkadaşım." Lisa kapıyı Tae'nin yüzüne kapattı. Biraz öyle bekledi ve arkasını dönmesi ile kızları gördü.

"Lisa? İyi misin? Yani değilsin ama-"

"İyiyim, en doğrusu bu. Onu unutacağım ve hayatıma devam edeceğim. Çünkü ne biliyor musunuz? Yoruldum, çok yoruldum."

Benden gitmeden önce sözlerinin vedayı çağrıştırdığını anlayamamıştım

*

Lisa ilk defa bir okul günü farklıydı. Hemde çok farklı. Siyah saçını, Taehyung'un sevdiği siyah seçini sarıya boyatmıştı. Makyaj yapmıştı, Jennie'nin tavsiyesi ile elbette. Ve en önemlisi giyim tarzını da değiştirmişti.

Okula 4'lü olarak giren kızları izlemişti çoğu kişi. Diğerleri ise şimdiden konuşmaya başlamışlardı. Sınıfa girdiler ve sıralarına oturdular. Ardından öğretmen'in girmesi ile herkes ayağa kalktı ve ardından oturdular.

"Sınıfa yeni biri geldi çocuklar, herkes sessiz olsun ve Chanyeol kendini tanıt lütfen."

"Ben Chanyeol, Seul'lüyüm ve en sevdiğim aktivite şarkı söylemek, iyi anlaşalım!" Ardından ise öğretmen tek boş yer olan Lisa'nın yanına oturmasını istemişti Chanyeol'un.

"Selam, ben Lisa kendini yalnız hissetme." Lisa'nın elini uzatması ile gülümseyerek elini tuttu Chanyeol.

"Teşekkür ederim Lisa, bu arada çok duru bir güzelliğin var, umarım bana bazı konularda yardımcı olursun."

"Ne gibi konular?" Diyerek sordu Lisa.

"Mesela okul'u gezdirmek, ya da not vermek gibi?"

"Ne? Lisa mı not verecek?" Dedi arka sıradan onları dinleyen Jimin. "O sadece Rośe, Jennie ve Jisoo'ya notlarını verir."

"Ne? Kabalık etme Jimin, elbette sana notları veririm Chanyeol." Lisa gülümseyerek konuştu. Gözleri arkada sinirli bir şekilde bakan Tae'ye kaydı. Dişlerini sıkmıştı ve yumruklarını da, bir eli ensesini kaşıyordu. Yani yeterince gergin ve sinirliydi.

Hayatımıza devam edelim dedim, etmeye çalışıyorum. Ardından teneffüs zili çaldığında herkes sınıftan dağılmaya başladı.

"Kızlar, biz Chanyeol ile okul'u turlayacağız. Si kantine gidin bizde geliriz." Lisa sıradan kalktı ve eteğini düzeltti. Tae bu eteği giymesini hiç istemezdi. Chanyeol'da Lisa'nın peşinden gitti.

"Hocam Tae ağlıyor tuvalete gidebilir miyiz?" Jungkook Tae ile dalga geçiyordu, hemde çok fena.

"En azından onu mutlu edebilecek biriyle tanıştı." Diyerek konuştu Yoongi.

"Ne? Ne demek istiyorsun hyung? Tamam terk ettim onu, tüm suçlu benim ama ben onu ilişkimiz içinde çok mutlu ettim! Biz çok mutluyduk tamam mı?" Yoongi bunu umursamadı ve kitabını okumaya devam etti.

"Ne yapmalıydı seni mi bekleyecekti? Hemde bipolar seni, Tae bence sende artık hayatına devam et." Jin konuşmuştu şimdi de. Haklıydı da.

"Devam edeceğim, hemde öyle bir devam edeceğim ki hepiniz pişman olacaksınız." Tae kararlılıkla konuştu.

snowdrop • taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin