Selam Güzelim

283 24 391
                                        

Saat 02.32 ve hiç uyuyasım yok. Sonra dedim benim bir tane kitabım vardı o ne oldu ya işte sonrasında burdayım çok boş yaptım aq iyi okumalarr.

-Stiles-

Hafta sonlarına bayılıyorum! Oradan oraya koşturup insanları rahatsız etmek için harika iki gün! Neyse, odamda boş boş otururken canım sıkıldı ve bende dedim neden ormanda yürüyüşe çıkmıyorum? Çünkü rahat batıyordu. Bir saattir oturduğum ve sıkıntıdan patladığım yatağımdan atlayarak indim. Üzerimi değiştirmek için dolabımın önüne gittim.

Üzerime beyaz kısa kollu bir tişört ve altıma kırmızı bol bir şort giydim. Çok da kombin yapmaya gerek yok ormana gidiyorum sonuçta. Siyah spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra dışarı çıktım. Kapıyı dıştan kilitledim ve anahtarlarımı cebime koydum, bu sefer onlara çok iyi bakacaktım.

Etrafa bakınarak ormana doğru yürümeye başladım. Hava güzeldi yağmur havası yoktu. Ormana giderken herhangi anormal bir şey de yaşamamıştım ki bu fazlasıyla garipti.

Ormana vardığım zaman etrafımdaki uzun ağaçlara ve havada uçuşan kuşlara baktım. Benim için gerçek huzur buydu. Ormanda yapayalnız bir şekilde doğayla iç içe olmak. Bazen yalnızlık ve sessizlik çok eğlenceli olabiliyor, ama sadece bazen. Normalde insanları sinirlendirmeyi daha çok seviyorum. Scott ve Derek gibi.

Bu huzurum yakınımda hissettiğim güçlü bir rüzgarla bozulmak üzereydi. Mükemmel ötesi harika saçlarım dağılıp gözüme girince elimle düzelttim. Bu rüzgar kurt adamlar doğaüstü hızlarını kullandıkları zaman ardlarında bıraktıkları rüzgardandı. Etrafıma bakındım, biri benimle dalga mı geçiyordu?

"Scott? Derek? Hanginiz beni rahatsız etmeye geldi çünkü bu sefer ben ikinizi de rahatsız etmeye gelmedim!"

Ses yoktu. Biraz garipsemiştim büyük ihtimal beni korkutmaya çalışıyorlardı ama ben yemem bu numaraları!

"Malia? Sen misin? Her kimseniz çocuklar korkmuyorum yani ağlayarak ortaya çıkabilirsiniz."

Tekrar sessizlik oluşmuştu, umursamamaya karar verip yürümeye devam ettim. Her kimse beni rahatsız etmesine izin vermeyecektim.

Tiz bir miyavlama sesi duyunca şaşırdım ve o tarafa döndüm. Yerde gri renkli kabarık tüyleri olan yavru bir kedi vardı. Çimenlerin üzerinde yuvarlanıp oyun oynuyordu. Burada bir kedinin işi neydi?

Yanına gittim ve etrafa baktım, yanında annesi veya kardeşi olabilecek başka hiçbir kedi yoktu. Çok tatlı miyavlıyordu, bu onu çok daha tatlı bulmama sebep oldu. Üstelik o bir kediydi. Yani tatlı olması için özenle bir gayret göstermesine gerek yoktu.

"Auw."

Yere oturdum ve ona baktım, ben yere oturur oturmaz kedi kucağıma çıkıp yatmıştı. Başını yavaşça okşamaya başladım. Çok zayıf olduğunu farkettim, sanırım burada terk edilmişti. Ona üzüldüm. Sonra aklıma dahiyane bir fikir geldi gidip ona mama alabilirdim.

Kediyi yavaşça kucağımdan alıp yere koydum, yerde yatarken kocaman meraklı gözleriyle bana bakıyordu. Gülümseyip ayağı kalktım. O anda arkamda soğuk bir esinti hissetmemle hemen arkama döndüm.

Arkama döner dönmez scaryjump yer bir edayla yerimde sıçradım.

"Selam güzelim."

"Ananı sikim ödüm koptu oç."

Peter Hale karşımda duruyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ellerini arkasından birleştirmiş bana bakıyordu. Tövbe tövbe yine mi hortladı bu?

"Sen hala ölmedin mi? Ayrıca güzelim ne abaza mısın?"

"Bu biraz kaba bir sorma biçimi oldu ama evet, ölmedim. Ayrıca hayır değilim sadece havalı bir giriş yapmak istedim."

amour [] thiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin