mutluyum
bana yabancı,
soğuk bu sokaklarda yürümekten
nasıl mutlu olmam
çok daha ev gibi hissettirirken
yıllardır içinde var olduğum, tanıdık
ama bilhassa
bana yabancılaşan semtlerden
çiçeklerim can vermesin
beyaz ama kirli yağan karın altında, ayazda
ben göç edeceğim,
baharın asla uğramadığı diyarlara
günlerim geçiyor, birbirinin kötü, pis
gerçek bir kopyası yalnızca
kendimle buluşuyor, kahve ısmarlıyor,
yemeğe çıkarıyorum kendimi, sevişiyorum geceleri
vücudumdaki aşk morlukları değil,
yalnızlığımın ıslak öpücükleri
eskiden canımı yakan şeyler zevk vermeye başlayınca
sarılıyorum gölgeme, dehşet içinde
kollarımın içi boş,
duyulan tek soluk
benim dudaklarımdan,
kendime söylediğim yalanların
ağırlığı ellerimde
sosyal olması gereken insani varlığım
inliyor inim inim, kalabalıklarda kaybolmuş,
küçük bir it sanki, gamsız adımların altında
sürüklenirken anlayacak
bakarken asla ait olmayacağı sıcak yuvalara
güneş batıyor, dolunay ışıyor, o da battığında
gün bir daha ağarmıyor, gecenin güzelliği ise solgun
hiçbir ihtişamı yok artık
kendi ışığında solmuş yıldızların
korkuyorum elbet, göremiyorum geleceği
ama bir mumu yaktığımda,
üşümüş kalbimin gözyaşlarıyla
kanıyor şiirlerim
daha güzel yazıyorum
tutunarak bir şeyler hissetmenin çaresizliğine
boğularak sığ denizlerde,
bir damla suya muhtaç halde