6.Bölüm: Yarkın Erkman/02.10.2007

79 20 10
                                    

Merhabaaaa Dostlarım..... Uzun zaman oldu bölüm atmayalı. EHEHEHHEHHE....Hadi gelin YARKIN ve ALÇİN'in hikayesine ortak olalım.

Bölüm Şarkısı: Zara Larsson (UNCOVER)


Haramdı bana geceler, günaha bulanmaya yüz tutmuş ruhum teslim olmuştu.


Yarkın'ın Anlatımından;

02.10.2007

Karanlık bir günde ay gözleri kör ederken, yeşil hareleri saklanan yıldızlar gibi acıyla buluşmuştu.

Küçük parmakları, odasında asılı duran annesinin bedenine tutunmuştu. Yeşil hareleri, katran karasına boyanmış, yağmurlar dolmaya başlamıştı. O küçük bedeninde taşıdığı kocaman kalbi ne olursa olsun ağlamasına izin vermiyordu bu küçük adamın. Saatlerdir annesinin ayak ucunda bekliyordu. Dudaklarında acı peydah olurken, yeşil harelerinde kırık bir ton bırakıyordu. 

Öylece durup beklerken kulağına bazı sesler çalınıyordu küçük Yarkın Erkman'ın. Dışarıdan gelen uğultulu sesler onun, acıya dalmış zümrüt yeşili gözlerini bulutlandırıyordu. O bulutlar daha birkaç gün önce annesinin hayran olduğu yeşilin en güzel tonu olan harelerindeydi. O harelerden inci taneleri dökülüyordu, bulutlu gözlerinde şimşekler çakıyordu. Yarkın annesinin üzülmemesini, ağlamamasını istiyordu. Annesi ittikçe, o kocaman kalbiyle daha kuvvetli sarılıyordu annesine. Eğer bilseydi, bugün annesini bırakmaz yine sarılırdı ona bu defa hiç bırakmadan. 

Babasının sesini duyuyordu. Bir el küçük omzunu tutmuş, onu annesinden koparmak istiyordu. Ama Yarkın annesini bırakmak istemiyordu. Bilinçsizce kocaman ellerde çırpınan Yarkın

"B..bırak beni, annem çok soğuk... Üşüyor o.....Annemi ısıtmam gerekiyor....Anneme sarılmam gerekiyor"

Acıyla bağıran bu küçük çocuk, babasının onu sıkıca saran kollarından kurtulmak için çırpınıyordu. Yeşil harelerini yerden alıp annesinin asılı olan cansız bedenine çevirdiğinde, onu asılı olan yerden indiren babasının adamlarına baktı. Annesini yere indiren adamlara şiddetli bir sesle bağırmıştı. Bu öyle bir bağırıştı ki, bunca zaman yüreğinde biriken tüm acının haykırışıydı. Kurtuldu sonunda babasının güçlü kollarından, kendisine büyük gelen okul üniformasının pantolonu, tozlu zemini süpürken yaklaştı annesinin yerde cansız yatan bedenine. Kimseden ses çıkmıyordu. Gecenin karanlığı tüm sesleri yutmuş, bu küçük çocuğun parçalara ayrılan yüreğine şahitlik ediyordu. Yarkın dizlerinin üzerine çökmüş, annesine biraz daha yaklaşmıştı. Yosunlarını çevreleyen uzun kirpiklerini kırpıştırdı, bir damla firar etti yanağında yol buldu kendine. 

Nede güzel uyuyordu annesi. Bembeyaz yüzü, küçük burnu, morarmaya başlamış tebessüm halindeki dudakları... Siyah uzun saçları beyaz zemine dağılmış, gül kokusu odanın her bir zerresine karışmıştı. O küçük ellerini annesinin yüzüne değdirdi ama aniden geri çekti. Buz gibiydi annesi. Ölüm kadar soğuk...

KARANLIĞIN KIZILIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin