Yazar anlatımından
Aradan aylar geçmişti. Minho'nun yardımı ile Felix fiziksel olarak oldukça güçlenmiş ve kendini geliştirmişti. Devam eden bir davası yokmuş, çoktan hapis kararı çıkarılmış bir mahkum gibi hissediyordu kendini artık.
"Hyung."
"Efendim Lix?" Kapının ağzından bakan gence elindeki kitabı bırakıp dönmüştü Minho.
"Bana dövme yapabilir misin?"
"Olur, ne yazdırmak istersin? Ben aletleri çıkartana kadar bu tarafa otur." Deyip ayaklandığında iç çekerek kendini Minho'nun kokusu ile dolmuş yatağa bıraktı.
"Vücudumdaki şu birkaç izin üzerine onunla ilgili bir şeyler yaptırmak istiyorum." Minho anlayışla gülümserken eline aldığı kutudan eşyaları çıkartmaya başlamıştı.
"Ayrıca sigaram bitti."
"İyice alıştın sende. Bundan sonra parayla vereceğim." Deyip cebinden bir paket sigara fırlatmıştı. Yatağa fırlayan sigara paketini yavaş hareketlerle açıp ağzına bir dal yerleştirdikten sonra tavana bakarak elini Minho'ya uzatmıştı.
"Buraya mı dövme istiyorsun?"
"Hıyır, çokmak" Ağzındaki sigarayla konuşmaya çalıştığı için kelimeler kalın sesine karışarak garip bir şekilde çıkmıştı ağzından.
"Kendi çakmağını ne yaptın ufaklık"
"Hücrede kaldı." Kısa süre sonra Felix dövme istediği yerleri söylemiş Minho ise işe koyulmuştu.
İlk olarak Jaebeom'un boynu ile göğsü arasında sigara söndürdüğü yerdeki izin üzerine içi boş bir kalp çizmesini istemişti. Bunun anlamını yalnızca kendisi bilecekti.
"Başka nereye istersin?"
Felix bir süre bileklerine bakıp konuştu. "Sol bileğime lotus çiçeği çizebilir misin hyung? Ama lotus çiçeği olmadan, sadece yaprakları." Cevap vermeden kafasını sallayıp direkt işe koyulurken daha sonra bitirmek üzere olduğu dövmeye bakarak konuştu.
"Anlamı ne bunun?"
"Hyunjin bir keresinde bana lotus çiçeği olduğumu söylemişti. Ben bir lotus çiçeğiymişim ve o da benim yapraklarımmış, bana destek veren yapraklar. Eğer Hyunjin olmasaydı ben bütün gücümü kaybedip bulunduğum suda en derine batardım. Bu o kadar doğru geldi ki bana, çok hoşuma gitti." Felix hafifçe gülümseyince Minho'nun da dudaklarının kenarını kıvırmıştı. Dövme işi bittikten sonra büyüğüne teşekkür etmiş ve spor yapmak üzere hücresinin yolunu tutmuştu.
Sakince yürürken yolunu kesen Jaebeom'a kaşlarını çatarak baktı ve derin bir nefes alıp başını dikleştirdi.
"Dik dik mi bakıyorsun sen bana? Kavga mı istiyorsun ha?" Demişti Jaebeom sırıtarak.
"İşine bak." Felix yanından geçip gitmek için hareket ettiği sırada hafifçe dönerek Felix'i yakasından tutup konuştu.
"Korkmuyorsan bu akşam saat altıda depoya gel." Bela arıyordu. Pis pis sırıttıktan sonra yakasını bırakıp, yanından geçip gitmişti. Son birkaç aydır Felix'in kendini geliştirdiğini fark etmemiş olması imkansızdı fakat yine de onun peşini bırakmıyor hala onunla uğraşmaya çalışıyordu. Tepki vermeden kendi hücresine yürümeye devam etmiş ve içeri gitmişti Felix. Bunca zamandır yanında yaşayan amca bir ay önce kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılmış, orada vefat etmişti. Bu yüzden yeni mahkum gelmediği sürece tek başına kalıyordu.
Felix iki saat aralıksız spor çalıştıktan sonra hücre aynasına yaklaşıp kendine baktı. Vücudunun belli yerlerinde kaslar vardı. Bu kadar kısa sürede kas yapması normaldi. Diğer mahkumlar gibi günlerini yatarak geçirmemiş, boş bulunduğu her an çalışmıştı. Daha önce hapishanede hiç görmediği Minho'ya ait boks salonunda düzenli olarak onunla dövüş çalışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lotus çiçeği, hyunlix
Fanfictionbu hikayeyi kendi bencilliklerinde boğulanlara ve kendi düşünceleriyle kendi yapraklarını dökenlere ithaf ediyorum. ağacın yaprakları dökülür, kök dayanır. bağlı olduğunuz zemini koruyamazsanız yapraklarınız dökülür, kurursunuz, bir ağaç gibi, bir l...