KARAR
"Jürinin müzakeresi sonucu 4 oy suçlu, 5 oy suçsuz olarak verilmiştir. Bu nedenle jüri buna dayanarak suçsuz olduğuna karar verdi. Ancak jürinin kararı sadece dikkate alınır. Sanığın suçlu olup olmadığına mahkeme karar verir." Dedi hakim. Bir süre dosyasını düzenledikten sonra konuşmaya başladı.
"Mahkemenin kararını açıklıyorum. Mahkeme dikkatlice avukatların savunmasını ve savcılığın iddialarını dinledi. Kesin delillerin olmaması, polisin yetersiz soruşturması ve kabul edilemeyecek deliller vardır. Ancak iddianame, yani savcılığın sunduğu deliller yeterli ve makuldü. Dolayısıyla mahkeme, kendisine yöneltilen suçlamaların çoğundan suçlu olduğuna karar verdi. Bay Lee, Kang Seulgi'nin cinayetinden suçlu bulunmuştur. Hala bir şey hatırlamadığını söylemesi ve pişmanlık göstermemesinden dolayı mahkeme Bay Lee'yi ömür boyu hapse mahkum etmiştir."
Mahkeme kararı verildiği gün Felix hapishaneye geri dönmüş, karardan beri kimseye tek kelime etmemişti. Hyunjin yıkılmıştı. Her şey için kendisini suçlamaya başlamış ve sinirini kendinden çıkartmak istemişti. O gün sevgilisine bekleme salonunda kendini suçlamamasını söyleyip, son bir kez sarılmış ve öpmüştü.
Ayakları gitmeye alıştığı yer olan Minho'nun hücresine gidiyordu. Kapıyı çalmadan açıp içeri girmiş ve ayakta durup sigara içen adama sıkıca sarılmıştı. Minho hiçbir şey sormayıp ellerini küçüğünün sırtına yerleştirdiğinde kararın ne olduğunu anlamıştı bile.
"Sorun değil Lix. Her zaman burada olacağım. Ömür boyu bana katlanmak zorunda olacağın için mi üzgünsün yoksa?" Felix, gözünden bir damla yaş düşerken büyüğünün ensesine doğru nefesini vererek güldüğünde Minho gıdıklanmıştı. Küçük olanın yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken konuştu.
"Benimle her gün Jisung hakkında konuş o zaman hyung. Onu daha iyi tanımak istiyorum." Onun adı geçtiği anda Minho'nun yüzünün aldığı ışıktı ve ağzındaki hafif gülümsemeden haberinin olmadığına emindi Felix.
Her şeyden önce canı acıyordu Felix'in. Aylardır kalbine girmeyen sızı şu anda sol göğsünün tam üstünde ve bu acıyı geçirebilecek hiçbir şey yoktu sanki. Ailesini kaybetmişti, ailesinin nefretini kazanmıştı. Sevgilisini kaybetmişti, sevgilisine ömür boyu birlikte yaşayacağı bir vicdan azabı vermişti. Halbuki onun hiçbir suçu yoktu ama anlatamazdı ona bunu. Ve son olarak kendi benliğini kaybetmişti. En kötüsü buydu belki de; bataklıkta lotus çiçeği olmak.
Karar açıklanalı 2 ay geçmişti. Hyunjin hala delil arıyor ve gerçek suçluyu bulacağına inanıyordu. Polis arkadaşından dedektifin el koyduğu olay yeri fotoğraflarını almış ve evinde incelemeye başlamıştı. Bu fotoğrafları davanın başında hiç görmemişti. Dedektifin el koyduğu fotoğraflar olduğunu bile bilmiyordu bu yüzden şok içindeydi. Yaşlı ihtiyarın bir şeyler çevirdiğine emindi fakat böyle bir şeyi hiç beklemiyordu.
Saatlerdir fotoğrafları sayfa sayfa değiştirerek incelerken Felix'in Seulgi ile eve girdiği resimlere gelmişti. Hızlıca değiştirmeye devam etmiş ve gördüğü bir resimle durup resme iyice yaklaşmıştı. Gördüğü şey evin kırık olan teras kapısından çıkan siyah bir siluetti. İlk başta kaşları çatılmış, neye baktığını birkaç saniye farkına varamamış fakat kalbinin heyecanla ve acıyla teklemesiyle gözleri şok içinde açılmıştı. Fotoğrafın ekranında yazan saate bakmış ve arından Seulgi'nin son arama kayıtlarının bulunduğu dosyadan o saatte onu arayan kişiyi bulmuştu.
Uyku sorunları için gittiği Alkol Bağımlılığı Tedavi Merkezi'nde çalışan Doktor Park Chan Yeol.
Hyunjin bulduğu şeyle heyecana kapılmak yerine hızla sıkı bir araştırmaya girmişti. Birkaç saatin arından bulduğu şeyleri toplarlayıp yaşlı dedektifi görmeye gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lotus çiçeği, hyunlix
Fanficbu hikayeyi kendi bencilliklerinde boğulanlara ve kendi düşünceleriyle kendi yapraklarını dökenlere ithaf ediyorum. ağacın yaprakları dökülür, kök dayanır. bağlı olduğunuz zemini koruyamazsanız yapraklarınız dökülür, kurursunuz, bir ağaç gibi, bir l...