5 🎵 bir başkasının tükettiği şarkılar

691 67 226
                                    
















Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.














🎵













SABAHIN kör saatinde, mutfak masasının etrafındaki sandalyelerden birinde oturmuş yerdeki döşemeleri izleyen Mingi, ağrıdığı için aşağı eğdiği başını kaldırmadan el yordamıyla masadaki kahve fincanına uzandı.

Kahveyi yeni yapmış olduğundan hâlâ oldukça sıcak olan porselen dudaklarına değdiğinde irkildi hafifçe genç adam. Uykudan uyanalı yalnızca dakikalar olduğu için hâlâ zihninin bir köşesini meşgul edip duran rüyası düşüncelerini birbirine karıştırıp duruyordu, bundan kurtulabilmek için diğer elini başına götürüp alnını ovuşturdu huzursuzca.

Harika, diye söylendi kendisinin bile zor duyduğu bir sesle. Gün içinde aklını yeterince meşgul ettiği yetmezmiş gibi şimdi de rüyalarına mı giriyordu yani?

Bu ipin ucunu bir an önce yakalamazsam elimden kaçıp gidecek, diye düşündü genç adam. Kendimi kaptırıyorum. Buna engel olmalıyım.

Engel olmalıydı ama şimdi yalnızca bir rüyayı hatırlarken bile kalbini ısıtan o histen kurtulabilmek kolay olacak mıydı?

Bir yerde oturuyorlardı rüyasında. Neresi olduğunu bilmiyordu Mingi, sadece bir piyanonun başında oturduğunu hatırlıyordu. Her neredeyseler, yalnızca ikisi vardı.

Yanında oturuyordu Yunho. Piyanonun önündeki oturakta, hemen yanındaydı. Dizleri ve omuzları birbirine değiyordu. Mingi'nin çok sevdiği eski bir şarkıyı mırıldanıyordu ve kendisi de ona piyanoda eşlik ediyordu.

Başını çevirip ona baktığında her zaman ışıldayan iri ceylan gözlerin zaten onu izlemekte olduğunu görmüştü sonra. Hem gözlerinde, hem yüz ifadesinde yumuşacık, sıcacık bir şeyler vardı.

"Mingi," demişti sonra yine yumuşacık bir sesle. "Sana sarılabilir miyim?"

Mingi duyduklarına çok şaşırmış gibi bir an bakmıştı yüzüne onun, sonra hiçbir şey demeden başını sallamıştı hafifçe. Hemen sonra bedeninin etrafına dolanan kolları hissettiğinde ise hiç sorgulamadan sarılıvermişti ona.

Bilinçaltının yarattığı bir illüzyonun nasıl bu kadar gerçek ve sıcak hissettirebildiğini anlayamıyordu şimdi Mingi. Başını onun boyun boşluğuna yaslamıştı, burnunun ucu ve dudakları tenine değiyordu. Çok güzel kokuyordu. Teni sıcacıktı.

Uyanmıştı sonra.

Şimdi de uyku sersemi yaptığı kahve elinde, odasından paldır küldür çıkarken komodinin üstünden çekip aldığı defteri masanın üzerinde, öylece oturuyordu mutfakta.

Başı çatlayacaktı şimdi.

"Mingi?"

Düşüncelerine öyle bir dalmıştı ki mutfağa giren San'ı hiç fark etmemişti bile, o yüzden genç adamın sesini duyunca korkuyla yerinde sıçradı.

SEN BENİM ŞARKILARIMSIN, yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin