🍄🍄🍄
"Onu götürüyorum. Hastane zaten faydasız."
Bu sefer hastane odasını güneş ışıkları aydınlatıyordu. Harry kafeteryadan ucuz ve acı bir kahve almıştı. Karton bardağı elinde daire şeklinde sallamaya başladı.
"Onu hiçbir yere götüremezsin. Louis senin hiçbir şeyini istemiyor."
"Alfası olmam dışında."
"Onunla mühürlü değilsin bu sadece saçma bir omega bilinçaltıyla alakalı götten bir şey!"
"Bak Zayn, neden bu seni bu kadar sinirlendiriyor bilmiyorum. Sen onunla mühürlü müsün? Sevgilisi misin? Hayır. O zaman senin de pek konuşma hakkın yok."
"En azından beni hayatında istiyordu ve kıçımı terk etmedi. Seninkinin aksine." Touche.
"İkimiz de Louis'nin iyileşmesini istiyoruz. Ona bir süre ben bakacağım. Hepsi bu."
Niall yorumsuz halde Louis'nin başında bekliyordu. Louis uyandıktan sonra birkaç saat Harry ile sarılarak oturmuşlardı ama en sonunda yine uyumuştu. Arada hemşireler uğrayıp ateşini ve tansiyonunu ölçmüştü. Louis'nin omega boşluğundan çıkıp normal uykuya dalmasıyla Harry diğerlerine haber verdi. Doktor da rahatlamıştı. Güneşin doğuşuyla yeni gün umut getirmişti.
"Beni aradığın için teşekkürler Niall."
"Sana da geldiğin için teşekkürler."
Elindeki kahveyi kafasına dikti ve birkaç yudumda bitirdi. Kendinden emin duruşu ve sert bakışlarıyla Zayn'i deli ediyordu.
"Sen benim hakkımda her şeyi biliyorsun, sen de kendini tanıt." dedi Zayn'e.
"Louis'nin çalıştığı yayınevinde tasarımcıyım. Onunla bu şekilde tanıştık."
"Güzel. Hepsi bu kadar mı?"
"Sana hesap vericek değilim." Didişmeleri Louis'yi uyandırdı. Niall nazikçe onun saçlarını okşadı.
"Günaydın uykucu." Eğer Louis hâlâ yorgun hissetmeseydi kalkıp hepsini yumruklardı. Dün geceden beri üstüne çıkmışlardı resmen.
"Günaydın." Harry'yi görmezden gelerek Zayn'e baktı. "Hala burada mısınız?"
"Elbette buradayız. Seni bırakacağımızı düşünüyorsan yanılıyorsun."
"Gayet iyiyim. Eve gitmek istiyorum. Niall bana güzel bir yemek hazırlar ve çok eğleniriz."
Niall gülümsedi. "Elbette hazırlarım. Ama daha iyi olman için önce doktorun önerilerini alalım tamam mı?"
Louis uysalca başını salladı. "Peki."
"Ben doktorunu bulup çağırayım ve seni en yakın zamanda taburcu edelim." Harry ayağa kalktı ve o da Louis'nin artık iyice karışmış saçlarını okşadı.
"Sen niye gitmedin?"
"Çünkü seni ben götüreceğim." Louis'nin örtüsünü düzeltti. "Rahat mısın?"
"Rahatım." Üstündeki hoodie ona büyük geliyordu ve ellerini örtüyordu. Geniş yakasından da içindeki tişört gözüküyordu.
"O zaman ben doktoru bulayım."
Harry elindeki karton bardağını çöpe attı. Odayı terk etti ve bir doktor bulmak için koridorda dolaşmaya başladı.
"Neden bu aptal kendini beğenmiş burada?"
Louis derin bir nefes aldı. "Zaynie, onu ben de istemiyorum. Bir iki güne zaten işi yüzünden kaybolur." Yeni uyanmış gözlerini ovuşturdu ve çapakları almaya çalıştı. Ağzı kupkuruydu. Ağız kokusunu alan var mı diye endişelendi bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
halfway home
FanfictionHarry onun ağlamasına yorum yapmadı. Sadece gözyaşlarını sildi. "En azından bedenin bana ait olduğunu biliyor." Harry çok acımasızdı. Neden böyle konuşuyordu? "Sabah buradan gidiyoruz." dedi. "Nereye?" "Sadece ikimizin olacağı bir yere." ya da Harry...