hepinizin sapık olduğunu smut olan bölümlerin okuma sayısından biliyorum...
***
Dün Harry'nin yolladığı çiçek hala tazeliğini koruyarak masada onu bekliyordu ve Louis çiçek ve hediye için tekrar teşekkür etmediği için kendine kızdı.
Bilgisayarı açtıktan sonra ceketini sandalyenin arkasına yerleştirdi ve sonra kendisi de yerine oturdu. En son üstünde çalıştığı kitabı çıkardı ve kaldığı yerden devam etmek üzere tekrar okumaya başladı. Çevirdiği bu kitap genç-yetişkin kategorisindeydi ve elbette Borges çevirmek gibi değildi. Yine de aynı zevki almadığını söyleyemezdi.
Bilgisayarda Word dosyasını açtı ve notlarını ve çevirisini yazmaya başladı. Birkaç saat sonra sıkıldığını fark etti ve ofis mutfağına dedikodu aramaya çıktı.
Telefonunu eline aldığında Harry'den gelen mesajı fark etti.
"Bugün nasıl olmuşum?" Harry dün ona hediye ettiği Gucci ayakkabının bir başka rengini giyiyordu ve bir diğer dikkatini çeken şey de pantolonun oldukça geniş paçalarıydı. Louis gülerek cevap yazdı. "Tıpkı eski günlerdeki gibi."
Mutfakta çok kişi yoktu. Louis ortada duran meyvelerden birisini aldı. Hala gelen mesajın etkisiyle yüzünde bir gülümseme vardı. İnsanların ona olan garip bakışlarını yeni fark ediyordu.
"Evet Harry Styles ile birlikteyim!" diye bağırası gelmişti. İçgüdüsel olarak önüne düşen saçlarını düzeltti.
O anda insanların ona yaklaşırken, onu Louis olarak gördüklerini değil, bir omega olarak gördüklerini fark etti. Kim olduğundan önce ikinci cinsiyeti öne çıkıyordu ve mühürlenmemiş bir omega olarak alfalar için sadece bir delikten ibaretti. Elindeki muz o an oldukça yanlış gelmişti. Onu çöpe attıktan sonra sinirle masasına geri döndü. İçindeki siniri anlatamazdı. Şimdi birisiyle birlikte olduğu için değeri düşmüş gibi, uzaylıymış gibi ona bakılıyordu. Belki Louis bir anlık kendi kafasında bu kadar senaryo yazmıştı ama doğruluk payının farkındaydı. Harry onun boynuna mührünü bıraktığında ise artık başkaları ona sikilebilir gözüyle bakamayacağı için hepten değersiz olacaktı. Toplumun ona koyduğu tüm yüklere küfür ediyordu ve sinirinden işine de odaklanamaz olmuştu.
Öğle arası yaklaşırken Niall'ı rahatsız etmeye karar verdi. Niall masumca kendi işini yapıyordu, en azından öyle yapıyor gibi görünmeyi başarıyordu.
"Bugün çıkışta senin istediğin bir şeyi yapalım Ni."
"Pek bir isteğim yok."
"Hastaneye yatırıldığımdan beri senle düzgün bir şey yapamadık. Hiçbir şey aklına gelmiyor mu? Benden olacak bu sefer."
Niall dişlerini göstererek gülümsedi. Kumral beta arkadaşının bu teklifini kullanacaktı. "Teşekkürler. Haftasonu belki trenle bir yerlere gidebiliriz."
"Neden olmasın? Harry de sürekli moda haftası yüzünden meşgul olacağını söylemişti."
"Şehirden uzaklaşmak için başka bir sebep daha." Louis ensesine uzanan saçıyla oynadı.
"Sen planı yap. Yani yapmak zorunda da değilsin. İstersen tek başına ne yapmak istiyorsan onu yap sadece-"
Niall onun bu halin güldü. "Louis, benim şaşkın arkadaşım, elbette seninle bir şeyler yapmak isterim. Ben gezmeye değer güzel yerler bakayım."
Louis'nin yüz ifadesi endişeli değildi artık. Şimdi dudakları sevgiyle sarkmıştı.
"Seninle gezmeyi özledim. Daha fethedeceğimiz çok yer var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
halfway home
FanfictionHarry onun ağlamasına yorum yapmadı. Sadece gözyaşlarını sildi. "En azından bedenin bana ait olduğunu biliyor." Harry çok acımasızdı. Neden böyle konuşuyordu? "Sabah buradan gidiyoruz." dedi. "Nereye?" "Sadece ikimizin olacağı bir yere." ya da Harry...