dokuz

130 10 35
                                    

düzenli oy verenler için çok minnettarım 💜 teşekkürler

bu bölüm yine hassas bir nokta var
kimisi bana aaa bok ettim diyebilir, belki doğrudur, ama bu başladığımdan beri aklımdaydı o yüzden eklemek istedim 🥲😔😔😔

iyi okumalarr

***

Harry ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Ne diyeceğini de bilmiyordu. Louis karşısında hıçkırarak ağlıyordu buna rağmen onun rahatlamasını sağlayacak bir şey bile yapamıyordu. Ayağa kalktı ve yağlı evlerini mutfak çeşmesinde yıkadı. Yüzünü ıslattı ve kendine gelmeyi bekledi. Düşündükçe Louis'ye daha çok sinirleniyordu. Kalbi çok hızlı atıyordu. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu.

"Bana bunu nasıl daha önce söylemedin? Seni defalarca aradım. Defalarca hem de! Niall'ı da aradım ama siz bana bir kelime bir laf bile söylemediniz mi?"

"Ayrılmıştık Harry. Yeni bir hayata başlıyordun, emin olamadım! Üstelik öğrendikten çok kısa süre sonra kaybettim bebeğimi."

"Ben senden ayrılmak bile istemiyordum. Öğrendiğin ilk anda yanında olması gereken, araman gereken kişi bendim. Neden beni kaybettikten sonra bile aramadın? Bu kadar kolay mı sildin beni hayatından?"

"Bana hesap sormaya devam mı ediyorsun?" Louis bu sefer sinirlenmişti. "Seni hayatındaki her adımda ben destekledim. Üniversiteyi yarım bıraktın, yanında oldum. Kendi işini kuracağını söyledin, yanında oldum. Kiramızı ödeyip karnımızı doyurmak için eğitimim devam ederken iki işte çalıştım. Ben bunları yaptığım için pişman değilim. Her şeye rağmen yanında dururdum. Ama sen beni çoktan unutmuştun Harry. Eve geldiğimde beni görmüyordun. Yattığımızda dokunmuyordun. Gözümün içine bakmıyordun. Neden seninle birlikte olmaya devam etseydim? Ben annemi kemoterapiye götürürken sen neredeydin? Kız kardeşim öldüğünde peki? Sen benim yanımda bir kere oldun mu?"

Harry yenilmiş halde ona baktı.

"Olmadın. O bebeği taşıyan ve kaybeden benden hesap sorma hakkın yok. Ben senden vazgeçmedim. Sen beni yarı yolda bıraktın."

Harry tokat yemiş gibiydi. Louis'ye öyle haksızlıkta bulunduğunun farkında bile değildi. Louis yüzünü elinin tersiyle sildi. "Ben eve gitmek istiyorum." Louis tabağını ileriye ittirdi. Sandalyeden kalktı. Az önce Harry'ye kendini anlatırken sinirle kahvaltı masasına vurmuştu. Eli ve bileği acıyordu. Ağlaması durmuştu.

"Hayır, hayır, hayır. Şimdi olmaz."

"Lütfen Harry. Buraya gelmem bile hataydı. Aslında bakarsan o hastane odasında-"

"O cümleyi tamamlama."

Louis başına giren ağrıyla yüzünü buruşturdu. Uykusuzluk ve baş ağrısı... "Şimdi odaya gidiyorum, lütfen bana bir bilet ayarla."

Harry onun bir adım bile atmasına izin vermeden ayaklarına kapandı. Dizleri üstüne çökmüş halde ona bakıyordu. Louis önüne atlayan Harry ile korkuyla dilini ısırdı. Ne yapıyor bu deli diye bakarken Harry kollarını onun bacaklarına doladı.

"Gidemezsin, beni bırakma."

Louis dolanan bacaklarıyla dengesini kaybedecek gibi oldu. Harry ağlamaya başlamıştı. İkisinin de gözleri kıpkırmızıydı.

"Özür dilerim. Çok özür dilerim. Seni bir kere kaybettim. Bir daha kaybedemem omega. Sen benim her şeyimdin ve öyle de kalacaksın. Seni çok seviyorum. Gitmene izin veremem."

Delirmiş bir adam gibi ağlayarak "seni kaybedemem" diye kendini tekrarlıyordu. Louis bu sefer korku hissediyordu.

"Alfa, kendine gel." Endişeyle eğildi ve Harry'nin gözlerinin içine baktı. "Şimdilik yatağa geri dönelim, biraz sakinleş, tamam mı?"

halfway homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin