on bir

106 8 14
                                    

Eee italya Larrye veda etmeden önce bildireyim Zouis kurgusu paylaştım merak edenler bakabilirr

düzenli oy verenlere ve yorumlara teşekkür ederim 💜💜

🌀💠🌐

Harry Louis'nin gözlerinin içine baka baka içi beyaz toz dolu küçük plastik torbaları tuvaletin içine boşalttı. "Poşetleri de arka bahçede yak."

"Ne plastik yakmanın ne de içinde kalan azıcık maddenin yanması iyi olmaz."

"Doğru. Nasıl imha edeceğiz?"

"Çöpe atacağız sadece." Harry plastik torbaları mutfak çöpüne attı. Tıpkı patates kabuğu atar gibi. Bütün bu olanları Louis'nin kafası zor alıyordu. Hayat böyle absürttü. Harry'nin yaptığı dünyanın sonunu getirmiyordu elbette ama uyuşturucu Louis'nin asla izin vermeyeceği bir şeydi.

"Bu maddeyi sana kim sağlıyorsa hepsini telefonundan engellemeni istiyorum."

"Yani rehberimde kayıtlı kişilerin yarısı."

"Oh Tanrım... Tamam engelleme ama benimle bir gelecek için bu maddeden vazgeçiceksin."

"Vazgeçtim bile."

***

Akşam vakti, Harry kendine gelmişti. Arabaya binip şehir merkezine gittiler. Çok güzel, sıcak ve yine şehrin atmosferini taşıyan eski bir restorantta balık yediler. Yanında da fırında pişmiş sütlü patates vardı. Hepsi lezizdi.

Restorantan çıktıktan sonra el ele taş yollarda yürüdüler. Rastgele ilerleyişleri onları ikinci el dükkanlarına ve bit pazarı sokaklarına düşürdü. Harry kendine plak bakarken Louis de ceketlere baktı. İtalyan marka eski bir kot ceket buldu. Harry de az bilinen İtalyan bir müzisyenin plağını buldu. Ev için de bir sürü şey vardı. Çerçevesi altın rengi olan ve köşelerde meleklerin olduğu çok tatlı bir ayna gördü. Harry son dakikada aynayı almaktan vazgeçti. Kot ceket ve plağı aldıktan sonra küçük bir sahafa da girdiler. Louis gelişigüzel bakarken Harry bir tane kitap beğendi.

"İtalyancamı geliştirmek için alabilirim ne dersin?"

"Cin Ali seviyesi gibi duruyor."

"Pek ilerleyemedim."

"İspanyolcan nasıl? Sana öğrettiğim birkaç cümleyi unuttun mu?"

"İspanyolca bilgim de bana öğrettiklerinle sınırlı."

Harry kitabı bıraktı. Sahafın loş ışığında omegaya sarıldı ve alnına bir öpücük kondurdu. Sevimli anlarda durup bir iki soluk almak Louis'nin canlı hissetmesini sağlıyordu. Harry bir an bile onu bırakmıyordu. Alfanın kokusu, teninin tenine değmesi bir çeşit tedaviydi. Niall'ın o gece onu araması bir arkadaşının ona yaptığı en iyi şey olmuştu. Döndüğünde Niall'ı yemeğe çıkarmayı düşündü.

Sonunda deniz manzaralı bir kafeye oturdular ve gelato yediler. Louis normal şekilde yerken Harry abartılı şekilde kaşığını emerek yiyordu. Çıkardığı sesler ve gözünün içine bakmasıyla omegayı çıldırtmaya çalışıyordu.

"Beni bu kadar çabuk affetmeni beklemiyordum."

"Eğer bana söylediklerin doğruysa tüm yaşadıklarımızı çöpe atmak uygun olmazdı. Üstelik yeterince üzücü olay atlattım. Bir kere daha üzülmek istemiyorum. Kalpsiz gibi davranmak da istemiyorum. Kalbimin kırılmaması için her şeyden uzak durarak korkuyla yaşamaktan sıkıldım."

"Beni kaybetmekten korkuyor musun?"

"Gerçekçi bakarsak şu an hayat şartlarımız çok farklı. Senin yaşadığın semt, hayat şartların, aldığın maaş benimkinden çok farklı. Londra'ya döndüğümüzde bunların sonuçlarını göreceğiz. Bu farkların bizi yoracağını biliyorum ama seni kaybetmek de istemiyorum."

halfway homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin