Rana Türkyılmaz- Alamet
''Aslan ve kuzu için şarkı söyle, onların kalpleri avlanıyor. Kalpleri sonsuza dek duruyor ve soğuyor. Tanrı, onun papazları ve kralları yüzlerini çeviriyorlar. Soğuğu hissetseler bile...''
İyi okumalar...
...
Son ümit girdiğim mağazadan elim boş çıktığımda ofladım. Yılbaşı için çekiliş yapmıştık üçüncü sınıflar olarak. Ve tahmin edin bana kim çıkmıştı; Miran.
Bingo!
Tatil günümde olmamı fırsat bilerek Kadıköy'e gelmiştim fakat istediğim tarzda bir şey bulamamıştım henüz.
Gözüme kestirdiğim bir antikacıya girdim. Instagram hesabında gördüğüm kadarıyla oyuncak arabalarla ilgileniyordu. Burası iyi bir fırsat olabilirdi belki de.
Kapı açıldığında çan sesi doldu kulaklarıma. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. Burası sıcacıktı. Gözlerim tozlu raflarda geziniyordu, rafların üstü vazolar ve çay fincanlarıyla doluydu. Rafların aksine üzerindekiler parıldıyorlardı. İçerisini aydınlatan loş ışık, tıpkı diğer eşyalar gibi antika olan bir avizeden geliyordu. Hapşırdım.
''İyi günler kızım, neye bakmıştın?'' Kocaman dolabın arkasından çıkan altmış beş, yetmiş yaşlarındaki amcayla göz göze geldik.
''İyi günler, oyuncak araba arıyorum fakat yok burada sanırsam.'' Amca gülümseyerek yanıma geldi ve yanımdan geçerek yanımda olan kocaman rafa göz gezdirdi.
''Burada aradığın her şeyi bulabilirsin,'' Kenardan uzun, ahşap bir merdiven aldı ve rafa yaslayarak bir ayağını basamağa koydu.
''Yardım etmemi ister misiniz?'' Diye sordum. Amca kafasını iki yana salladı.
''Ee kızım,'' dedi yukarıda bir şeyler ararken. ''Kim için istiyorsun sen araba? Koleksiyonun mu var yoksa birisine hediye mi alacaksın?''
Dudaklarımı yaladım. ''Birisine alacağım.'' Birkaç tane küçük cam kutuyu alarak aşağıya indi. Gözlerim ellerindeki kutulara kaydığında onları arkasında kalan masaya dizdi. Kutuların altları ahşaptan, geri kalanı camdandı. Renk renk, çeşit çeşit minyatür arabalar vardı kutularda. Kutuları tozluydu ama arabalar içlerinde parlıyordu.
''Vay,'' dedim gözlerimi arabalardan alamazken. ''Bunlar mükemmel.'' Adam güldü ve sırayla minyatür arabaları çıkardı kutularından. Gözlerim sırayla hepsinin üzerinde gezinirken kırmızı olanda durdu. Corvette'nin klasik modellerinden biriydi bu. Kan kırmızısı, üstü açıktı.
Babam klasik arabaları çok sever, satın alırdı. Arabalarını tuttuğu bir garaj vardı eski evimizde, ben de o arabalarını tamir ederken yanına gider izlerdim onu saatlerce sesimi çıkarmadan. O kadar odaklanırdı ki arabalarla uğraşırken, geldiğimi fark etmezdi bile. Çoğu zaman görmezdi de beni. Buna benzer bir arabası da vardı, hatta neredeyse aynısıydı. En çok onu severdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|SAUDADE|
ChickLit"Nalan koymuşlar adıma, üzgün kadın demekmiş..." Zor ve soru işaretleriyle dolu bir çocukluk geçiren Nalan'ın hayatı, henüz ilkokuldayken gördüğü bir videoyla değişir. Gördüğü video sadece çocukluğunu değil, tüm hayatını etkiler. Yaşadığı travmaları...