8- KALBİ KIRIK KÜÇÜK KIZ

65 16 89
                                    

Merhabaa,

Bundan önce 7. Bölümü attım. Önce onu okuyun okumayanlar..

Normalde üst üste iki bölüm atmam aynı kitaba ama bu sefer bir değişiklik yapayım dedim.

Hatırlarsanız önceki bölümün sonunda Nalan için; bundan sonra daha farklı bir Nalan göreceksiniz dedim. Bunun sebebi Nalan'ın babası, onun en büyük travmalarından biri ve bir anda ortaya çıkması onun geçmiş yaralarının kabuğunu kaldırdı. Aynı zamanda annesi Nalan'ın en büyük zaaflarından biri ve onun için annesi her şey, annesinin saçının teline zarar gelmesi onun bütün dişlerini göstermesine sebep oluyor.

Bölüm içinde ''oha, çüş, yok artık'' diyeceğinize emin olduğum sahneler var. sizden tek istediğim detaylara önem vererek okuyun çünkü bu bölümde aslında sizlere yapbozun parçalarından vereceğim. (önceki bölümlerde de var)

Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın. Oradan da paylaşımlar ve duyurular yapıyorum.

Ig: Karamelimmmmmmm

t.A.T.u.- All The Things She Said

''Bunu cümlelere dökmek güç..
Tatillerin nasıl da canımı yaktığını düşünüyorum.
Babalarıyla olan küçük kızları seyrediyorum ve böyle bir şeyi hak etmek için ne yaptığımı merak ediyorum.
Küçük bir çocuğu nasıl incitebilirsin ki?
Unutamam, seni affedemem.
Çünkü şimdilerde sevdiğim herkesin beni terk edip gideceğinden korkuyorum...''
•••

Küçüklüğümde sessiz, sakin bir çocukmuşum. Ablam da öyleymiş. Belki yapımızda vardı belki de korktuğumuz için sessiz sessiz oturuyorduk. Bilmiyorum. Eğer uslu durursam babam beni sever, görmezden gelmez diye düşünürdüm çocuk aklıyla. Belki çok uçuk bir düşünceydi ama çizdiğim resimleri ona gösterdiğimde takdir eder, çok düşük bir ihtimalde olsa saçımı okşar diye umut ederdim. Ama onun yaptığı tek şey kafasını dosyalarından kaldırmadan sallamak olurdu. İş koliğin tekiydi.

Sonra gözlerim dolu dolu anneme giderdim, elimde resmimle. Annem ne olduğunu sorar, rengarenk mum boyalarla çizdiğim resimlerimi ilgiyle incelerken saçlarımı okşardı. Sonra küçük yüzümü avuçlarının içine alır, akan gözyaşlarımı tek tek silerdi uzun, ince parmaklarıyla. Kafamı göğsüne yaslar, dakikalarca onun cennet gibi olan kokusunu ciğerlerime doldururdum.

Bir gün çok sinirledim. O kadar sinirlendim ki, babamın bize tercih ettiği o dosyaları yakıp kül etmek istedim. Ettim de. Ama bununla yetinmedim. Yetinmedi yani o küçük kız. O küçük kız ilk defa yaramazlık yaptı ve bu onun her şeyini kaybetmesine sebep oldu. O küçük kızın kalbi önce yandı, kül oldu. Sonra o kızın kalbini bir kutuya koyup denize attılar. O küçük kızın kalbi orada taşlaştı, yosun tuttu ve kimse o kalbi bulamadı. Çünkü o küçük kız çocuğunun kalbi çoktan okyanusun dibini boylamıştı.

Belime sarılan kollar beni geriye çekerken ellerine tırnaklarımı batırarak kurtuldum. Ellerimin sıcaklığı beni tutan elleri yakarken arkamdakinin kısık inleyişini duymuştum. Doğrularak sağ elimin işaret parmağını kaldırdım ve sırtını vurduğu duvardan ayrılan adama doğru salladım. O iğrenç sırıtması yüzünde duruyordu acı çekmesine rağmen.

''Bir daha,'' dedim dişlerimin arasından, adeta tıslarken. ''Evime gelirsen, anneme ya da herhangi başka bir sevdiğime dokunursan seni öldürürüm! Duydun mu beni?!'' Öyle bir bağırmıştım ki, bağırışım evimin duvarlarında yankılanmıştı. Kafasını salladı.

|SAUDADE|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin