0.1

42.9K 1.5K 1K
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar, kitabı düzenlemeye aldım, böylesi daha iyi olacak gibi. İlk bölümler inanılmaz acemiceydi ve bu beni rahatsız ediyordu.  Düzenlemeye alınca eski yorumlar siliniyor diye biliyorum buna çok üzüldüm çünkü her yorum çok değerliydi beni için ama bu düzenlemeyi de yapmam gerekiyordu artık.


"Seni şeytanlardan aldım, meleklere veriyorum"

Hayatım bir çamaşır makinesine atılmış gibiydi; her şey bir arada dönüyor, karışıyor ve hiçbir şey net bir şekilde yerli yerine oturmuyordu. Her an, bir öncekini yok sayarak geçip gidiyordu ama işte, 16 yıl sonra hastanede öğreniyorum ki, aslında her şeyin başlangıcı çok daha farklıymış. O ana kadar yaşadığım tüm acılar, bir yanlış anlaşılmanın sonucuymuş; o kadar yıllık karmaşanın içinde, gerçeğin içinde kaybolmuştum.

O an ne yaşanıyordu bilmiyordum, ben gözlerimi kapatmış kafamda çalan şarkıya eşlik ediyordum. Duyduklarım o kadar gerçek dışıydı ki beynim algılamıyordu bu yüzden çareyi kendimi etraftan soyutlamakta ve müzik dinlemekte bulmuştum. Müzik rahatlatıcıydı; ruhumu dinlendiriyordu. Ne kadar süre o şekilde kaldım bilmiyordum, playlistimdeki son şarkı da bittiğinde artık gerçekliğe dönme vaktimin geldiğini anlamıştım.

Gözümü açtığımda herkes yerinde oturmuş birbirine kötü bakışlar atmakla meşguldü, itiraf etmem gerekirse beklediğim bu değildi. Hani kaos hani havada uçuşan yumruklar hani sen benim kızımı alamazsın ya da ben kendi kızımı istiyorum söylemleri... Tek yaptıkları birbirlerine sakin ama meydan okuyucu bakışlar atmaktı. Gerçi karşı tarafın babası, sanırım öz babam, pek sakin bakmıyordu ama olsun. Bizim mağara adamı Cevdet, babam sandığım, onlar böyle elit takılırken içindeki mağara adamını saklamaya karar vermişti sanırım.

Doktor elinde muhtemelen sonuçların yazılı olduğu kağıtla içeriye girdiğinde tüm bakışlar ona dönmüştü.O gelene kadar ben gözlemlerimle testi yapmış onaylatmıştım bile kafamda. Annem olduğunu tahmin ettiğim kadının kopyasıydım, aynı kahverengi saçlar, aynı göz yapısı, aynı dudak, burun, çene... Her şey ona aitti, onların öz kızı olduğumu kanıtlamak için o sonuçlara ihtiyacım yoktu artık. Küçükken annem sandığım kadına benzemiyorum diye yıllarca ağlamıştım, tabi büyüdüğümde ağladığım için pişman olmuştum, iyi ki benzemiyorum demiştim ama çocukluk işte. Her kız çocuğu annesine benzemek isterdi. Küçükken nasıl anneme benzemiyorum diye ağladıysam şimdi de öz babama benzemiyorum diye ağlayacaktım. Baksanıza şu adama hey yavrum hey. Adam bu yaşına rağmen karizmatik ve mafyatik bi şey. Kurt bakışlım benim. Bir de bana bak ne yaparsam yapayım sert bakamıyordum öyle yapınca da tavuğa benziyordum.Hay böyle işin ben.. Babam kurt bakışlı ben kedi bakışlı, şu aralar mafyatik kitapları fazla kaçırdığım doğrudur.

Ben annem ve babam olan insanları incelemeye dalmışken doktoru unutmuştum, ona dönüp baktığımda hala zarfı açmak üzere olduğunu gördüm. Acun Ilıcalı mübarek, umarım sonucu söylerken de onun gibi olmaz yoksa akşama kadar beklerdik burada.

Kısık bir gülme sesi duyduğumda gözümü sesin kaynağına çevirdim. Anne ve babanın yanında bir de ufak 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğu vardı ve o üçlü bana bakarak gülümsüyordu. Adının Duru olduğunu öğrendiğim kız ise gözlerini deviriyordu. Önyargılı davranmak istemiyordum ama bu kızdan hiç iyi enerji almıyordum. Tekrar erkek çocuğa döndüğümde onun hala güldüğünü gördüm benim anlamaz ve şaşkın bakışlarımdan olacak ki çocuk eliyle ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. Ne alaka diye düşünecekken aklıma az önce içimden geçirdiğim cümle geldi. Ben onu dışımdan söylemiş olamazdım değil mi? Böyle bir aptallık yapmadın deyin, rezil oldum. Yavaşça ve utanarak doktora döndüm. Gülen çocuk da kardeşim oluyordu tahminimce yoksa niye getirsinler buraya, onun da karışmış olacak hali yok ya.

KORALTANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin