🍂BÖLÜM 5| YABANCI

609 23 2
                                    

Merhabalar, oy ve yorumlarınızı bekliyorum..

" yabancısın ,demir.."

BÖLÜM 5| YABANCI

Şuan yatağında uyuyan kardeşimi izliyordum. Kemoterapi tedavisine başlamışlardı, çok yorgun ve halsiz düşüyordu. Derin bir nefes alarak başımı hastanenin penceresine çevirdim. Oturduğum sandalyeden ses çıkarmadan kalkarak pencerenin önünde durdum. Bu küçük pencereden gözüken dünyayı izledim, bahçede bankta oturan insanları, bahçede koşuşturan çocukları, etrafta dolaşan doktorları izledim. Sonra gözüm hastanenin girişine takıldığında, egemen korkmazeri gördüm. Demirin babasıydı, bu hastanede onlarındı. Üzerinde her zamanki gibi yine takım elbise vardı. Başımı pencereden çekerek gözlerimi odanın içine çevirdim. Yatağında melek gibi uyuyan kardeşime..

Bugün yine ' evimize gidelim' diye ağlamıştı. Elimden bir şey gelmiyordu, iki yıl bu tedaviyi alacaktı ve biz iki yıl bu hastaneye mahkumduk. Daha anlamıyordu hiçbir şeyi, ama tedaviler onu çok yoruyordu, canını acıtıyordu. Daha beş yaşındaydı ve kendinden büyük şeylerle savaşmak zorundaydı. Bende zorundaydım, bende onun için canımı verecek kadar savaşmalıydım. Üzerine beyaz hastane örtüsünü sıkıca örttüm ve odadan çıktım. Tam koridoru dönecekken birine çarpmamla gözlerimi ona çevirdim. Demire..

İfadesiz bir şekilde benim yüzüme bakıyordu. Üzerinde yine siyah bir tişört ve pantolon vardı. Tabi bir de deri ceketi. Uzaktan gerçekten hayran olunası bir adamdı, herkes bunu söylerdi. Bende hayrandım bir zamanlar, bu ela gözlere bu kemikli yüzüne , hafif uzun olan sakallarına. Saçlarını kesince daha fazla ortaya çıkmıştı gözleri. Gözlerinin o belirsiz rengi. Bana acıyı öğreten adamdı, beni pişman eden adamdı. Şimdi niye böyle davranıyordu bilmiyordum. Dün sırf emir ağlamasın diye saçlarını neden kestirmişti bilmiyorum. Ama gözler aynı gözlerdi, karşımda duran adam aynı adamdı.

Birşey demeden yanından geçecekken birden kolumu tutarak yüzlerimizi birbirine yaklaştırmıştı. Başımı çekecekken yüzlerimiz arasındaki mesafeleri daha çok azaltmıştı. Konuşsam dudaklarım onun dudaklarına değecek kadar yakındık. İçerideki kadın herhangi bir kadın , yani tek gecelik. Benim için anlamı sadece o..

Aklıma gelen sözlerle tek elimi onun göğsüne koyarak sertçe ittim. En azından aramızda biraz mesafe açmıştım. Bu sefer içime dolan öfkeyle " bana sakın dokunma , bir daha , sakın" dedim gözlerinin içine bakarak.

Ela gözlerini gözlerimden çekmeden " karşılık .." dediğinde yanımıza doğru gelen egemen beyi görünce hemen kolumu bırakarak benden birkaç adım uzaklaştı. Gözlerimi devirerek onun yüzüne baktım , benim söylediklerimi asla takmıyordu ama babasını görmesi yetiyordu benden uzak durması için. Daha fazla burada bu insanların yanında durmak istemiyordum. Önüme dönüp yoluma gideceğim sırada egemen beyin " geçmiş olsun neyra" demişti sesinden anlamadığım tonla.

" sağolun" dedim kısık çıkan sesimle. Şuan cevap veriyorsam sadece terbiyesizlik yapmak istemediğim için. Yoksa bu adamın bana söylediklerinden sonra asla bir an bile suratına bakmazdım. Onları ardımda bırakarak yoluma devam ederken egemen beyin , demire söylediği sözü duydum. " hani uzak duracaktın". Benden bahsettiğini anladım ve susarak yoluma devam ettim.

***

Etrafıma baktığımda insanlarla dolu olan mezarlıklara baktım. Herkes sevdiğini yalnız bırakmıyordu. Evet bugün bayramdı. Annesiz, babasız geçirdiğimiz ilk bayramdı. Sabahın erken saatlerinde gelmiştik. İki mezarlığın başına durduğumda hala toprak olan mezarlıklara baktım. Evet bir mezar taşı bile yaptıramamıştım. Öldüklerinden beri bu kaçıncı gelişimdi bilmiyordum. Ama bu onlarsız geçen ilk bayramımızdı. Başımdaki siyah şalı düzelttim. Bu şuan ağlamamak için yaptığım bir şeydi, yanımdaki emir sadece beni izliyordu. Hafifçe ona gülümsemeye çalıştığımda minicik elleriyle mezarlıkların üzerindeki toprakları düzeltiyordu. Eline gelen taşları mezarlığın üzerinden atıyordu. Emir görmeden gözyaşlarımı hemen sildim. Duamızı ettikten sonra emirle beraber mezarlıktan çıkmıştık. Şuan hastaneye doğru gidiyorduk, doktorundan sadece bir saatlik izin almıştım ve şuan hastaneye dönmemiz gerekiyordu. Elini tuttuğumda yorulduğunu anlayınca hemen eğilerek onu kucağıma aldım. Kollarını boynuma sardığında yanağını küçüçük öpmüştüm. Sonunda hastaneye geldiğimizde onu yatağına yatırdım ve gelen hastaneye yemeklerini yedirmeye başladım. Biraz yemek yedikten sonra doyduğunu söyleyince tepsiyi masanın üzerine bırakarak üzerini tekrar örttüm. Bütün gece uyumamıştı yarın annemle , babama gideceğiz diyerek. Şimdi yorgun düşmüştü, hafifçe kapanan gözlerini gördüğümde gözümden usulca birkaç damla yaş süzüldü. Şu hayatta tek korkumdu, onu kaybetmek. İyileşememesi..

Elimdeki uzaktan kumandalı arabayı dolabın içine koyarak hala uyuyan emire baktım. Neredeyse beş saattir uyuyordu. Saate baktığımda öğlene geldiğini gördüm. Neredeyse mezarlıktan geldiğimizden beri uyuyordu. Elimdeki poşetleri kenara koydum. Onun yanındaki boş olan sandalyeye oturduğumda odanın kapısı açıldı. Gelenin hemşire olduğunu düşünürken , karşımda demiri gördüm. Direk oturduğum yerden kalkarak kısık sesimle " ne işin var burda" dedim sinirli bir şekilde. Onu görmek istemedikçe, kendince daha çok hayatıma giriyordu. Sert çıkan sesimle " git buradan" dedim yüzüne bakarak.

" demir abi" diyen sesle başımı uykulu halde konuşan emire çevirdim. Demir dediklerimi umursamadan yanımdan geçip emirin yanına yürüdü. Biraz önce benim oturduğum oturduğum boş sandalyeye oturarak " nasılsın emir" dedi düz çıkan sesiyle.

Emir sanki onun sorusunu bekliyormuş gibi " lunaparka gitmek istiyorum, ablam izin vermiyor. Ona bir şey söyle lütfen" demişti herşeyi ona anlatarak. Emirin söylediği sözü düzelterek " ben değil doktorlar izin vermiyor" diyerek yeniledim.

" aman doktor çok biliyor sanki, boşver sen. Ben seni götürürüm. Hem bugün bayram , hastanede mi durulur?"

Söylediği sözlerle gözlerimi ona çevirdim ' ne diyorsun' der gibi bakarak. Gözlerini benden çektiğinde emire baktı.

" biliyor musun biz annemle, babama gittik sabah"

Kızar gibi " emir , herşeyimizi yabancı insanlara anlatmıyoruz" Dediğimde, demir gözlerini bana çevirerek uzunca baktım. Sonra hafifçe göz kırptı. " ben yabancı değilim".

" yabancısın, hatta bize bu dünyada ki en yabancı insansın" . Bu sözlerim öfkemdendi, hala içimde olan öfkemden. Ama doğruydu, bu dünyadaki en yabancı insandı benim için. Ve bu asla , hiçbir zaman değişmeyecekti.

Bölüm sonu..

AŞK-I DENEYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin