🍂BÖLÜM 17|HEM SEVDAM HEM NEFRETİM

348 18 0
                                    

Merhabalar , uzun zamandır yoktum. Sınavlarım falan vardı. Bu bölümde biraz geçmişe gidicez. Umarım beğenirsiniz.

"Keşke bir güvercin olsaydım,
Bu dünya sevmek için çok küçük."

BÖLÜM 17| HEM SEVDAM HEM NEFRETİM

Kolumu bırakmadan tekrar sordu. " ne borcu, ben senden karşılığında hiçbir şey istemedim." Dedi sesine karışan öfkeyle. Kolumu ondan kurtarmaya çalışarak " bağırma" dedim etrafıma kısaca bakarak.

" konuş o zaman" dedi gözlerini gözlerime dikerek. Gözlerimi onun gözlerinden ayırmadan " yorgunum ve uyumak istiyorum, beni rahat bırak" dedim kolumu elinden kurtararak.

Neyra odaya girecekken , demirin sanki aklına birşey gelmiş gibi koşmasıyla hemen peşinden koşmaya başladı. Demirin öğrenmesine izin vermeyecekti, egemen beyle öyle anlaşmışlardı. Demir , yeliz hemşirenin odasına girdiğinde hemen bende girmiştim. Yeliz ikimize de şaşkınlıkla bakarken söze ilk giren demir olmuştu.

" neyra bugün buraya niye geldi , sakın bana yalan söyleme. Yoksa kendini kapının önünde bulursun"

Yeliz gözleri bana çevrildiğinde usulca başımı iki yana salladım. Demirin bana baktığını görünce bir adım attım ve " sana birşey yok dedim , halsizdim kan vermek için geldim. Bu kadar" dedim. Öfkeli bir şekilde bakışlarını benden çekerek yelize çevirdi. Yelizde beni onaylar bir şekilde " midesi kötüymüş, halsizmiş onun için geldi , tahlil yaptırmak için. Bu kadar başka ne olabilir ki" dedi demiri ikna etmeye çalışarak.

İşaret parmağını yelize doğru kaldırarak " eğerki, birşey var ve bana söylemiyorsan, inan ki ben birgün öğrenirim ve sen bir daha hiçbir hastanede temizlikçi dahi olamazsın. Birşey varsa bana hemen söyle şuan " demişti sert sesiyle.

" demir bey " dedi yeliz herşeyi söylemeye hazır bir şekilde. Başımı yere eğdim, eğer konuşursa emirin tedavisi biterdi ve biz bu hastaneden giderdik. Egemen beyle bir sözleşme imzalamıştık ve onun ilk maddesiydi demirin hiçbirşeyi bilmeyeceği.

Madde 1: Demir öğrendiği an sözleşme biter , hastaneden çıkış işlemleri başlar.

Tek elimi arkamdaki duvara yaslayarak ayakta durmaya çalıştım. Başımın daha çok dönmesiyle sırtımı arkamdaki soğuk duvara yaslamıştım. Karanlığa karışan gözlerimle bir an da kendimi parkenin üzerinde bulmuştum. Sonrası karanlıktı..

GEÇMİŞ

İnsan imkansızı nasıl isteyebilir, olmayacak duaya çok kez amin dedim ben. Çok kez gerçekleşmesi için ağladım, çok istedim. Bu kalbimde ne olduğunu bilmediğim duyguydu, beni ona çeken. Adını hiç koyamadığım bir duyguydu. Sanki onunla yıllar geçirmiş gibiydi, kalbim. Oysa o beni tanımayan bir yabancıydı, o egemen korkmazerin tek varisiydi, tek oğlu demir korkmazer'di.

Çok sormuştum kalbime , neden , niye diye.. Ama kalbim hep susmuştu, bir neden bulamamış ve hep susmuştu. Ben ise sadece onu gördüğümde hızlanan kalbime inanmıştım, eğer böyle hissediyorsam sevmişim onu demiştim.

Ama keşke diyordum bu sabah , keşke sadece uzaktan sevdiğim bir adam olarak kalsaydı. Asla yakından bilmeseydim onu , eskiden olduğu gibi kokusunu uzaktan tahmin etseydim, o kokuyu hiç çekmeseydim diyordum. Kardeşimi parka getirmiştim. Bir kenarda bankın üzerinde ,boş gözlerle oturuyordum. Sanki etrafa bakıyordum, ama sadece onun bana söylediği sözleri duyuyordum. Sanki etraftaki herkes tek tek o sözleri tekrar bana söylüyordu. Beni bu düşüncelerden ayıran duyduğum emirin ağlama sesiydi. Ayağa kalktım ve koşarak onun yanına gittim. Yere düşmüştü, eline kocaman bir cam batmıştı. Eline boynumdaki fuları bastırmıştım hafifçe. Sonra hemen onu kucağıma alarak bir taksiye binmiştik. Hastaneye gelince taksi parasını ödeyip hemen acile girdik. Emir korkarak elindeki kanayan yaraya bakıyordu. " geçicek tamam mı , ağlama artık" dedim tek elimle gözündeki yaşları hafifçe silerek. Doktorun odasına girdiğimizde hemşire hemen yarayı temizleyip sarmıştı. Doktor bey emirin saçını hafifçe okşayarak " hadi bakalım aslan parçası bak geçti , ağlamana gerek yokmuş" demişti. Elini emirin saçlarından çektiğinde, ben emirin üzerine montunu giydirecekken gözlerim doktor beyin eline kaydı. O da kendi eline bakıyordu, çünkü elinde emirin dökülen saçları vardı. Hemşire hanıma " üç tüp kan alalım ve bütün tahlilleri yaptırın. Bir saat içinde elime ulaşsın." Demişti. Ben endişeli bir şekilde doktor beye bakarken " dışarıda konuşalım mı , neyra hanım" demişti. Usulca başımı sallayarak koridora çıktım.

" emire birkaç test yapmamız gerekiyor , endişelendiğim bir konu var. Belki başka bir sebebi de olabilir ama yinede içiniz rahat etsin diye bütün testleri yapıcaz" demişti doktor. Sesimdeki endişeyle " neyden süpheleniyorsunuz" dedim.

Doktor bey " şimdi sizi endişelendirmeyelim. Sonuçlar gelsin öyle konuşalım." Demişti. Biz emirle beraber hasta bekleme yerinde otururken. Hemen karşımızda acil giriş yeri vardı. Neredeyse akşam olmuştu, yanıma telefonumu almadığım için çok pişman olmuştum. "Annem kesin çok merak etmiştir" dedim kendi kendime mırıldanarak. Emir uyumuştu, onu yavaşça üçlü koltuğa yatırdığımda üzerimdeki hırkamı ona örtmüştüm. Kendim ayağa kalkıp duvara yaslandım. Korkuyordum , doktorun söyledikleri içime kocaman bir endişe düşürmüştü. Birden etrafta koşan doktorları gördüm, hepsi acile doğru gidiyordu. Arkalarında ise hemşireler vardı. Hemşirenin biri , doktora " demir korkmazer , trafik kazası. Devlet hastanesinde sevk etmişler. Egemen bey yolda buraya geliyor. Bütün doktorlar girecek ameliyatına dedi" deyince duyduğum isimle bir an nefesim kesildi. Daha dün sabah yanında olduğum adam , şimdi trafik kazası geçirmiş ölümle burun burunaydı. Hızlı adımlarla giden hemşirelerin yanından koşarak geçtim. Karşı acil tarafına geçmedim. Ambulans tam benim durduğum yerde durmuştu. Kapılar açılmıştı ve sedyenin üzerinde yatan demiri gözlerim görmüştü. Yüzünde kanlar vardı , kesikler vardı. Göğsünde kanayan yere baskı yapıyordu hemşireler. Elleri , kolları yara bere içindeydi. Ben olduğum yerde kalakalmıştım. Doktorun biri " acile değil, direk bu taraftan ameliyathaneye alıyoruz" demişti. Demir öylece yanımdan geçip gidiyordu, gözleri kapalı bir şekilde. Durduğum duvara sırtımı yaslamıştım, gözümden akan gözyaşlarını bile hissedemiyordum. Yan tarafta konuşan iki hemşirenin sesini duydum.

" Yiğit beyin çarptığı arabadaki iki kişinin durumu çok ağır diyorlarmış, kurtulması imkansız demişler."

" onlara da çok üzüldüm, ama inşallah demir bey kurtulur "

" çok içmiş , kendinde değilmiş dediler demir beye. Devlet hastanesinden, hemen kendi hastanelerine sevk ettiler."

" eee koskoca hastane zincirleri olan egemen korkmazerin tek varisi , devlet hastanesinde bırakır mı oğlunu hiç"

Başımı yasladığım duvardan çekerken gözlerim egemen korkmazeri gördü. Öfkeli bir şekilde geliyordu. Hastaneye girecekken bir an beni görünce karşımda durdu. " eğerki demire senin yüzünden birşey olsun , o zaman seninle görüşürüz neyra" demişti adımı sertçe vurgulayarak.

Şuan onun sözlerini dinlemek yerine giden sedyenin ardından hızlı adımlarla ona doğru yürüdüm. Egemen bey yanımdan geçerek başka bir tarafa doğru gitmişti. Adımlarımı hızlandırdığımda demirle aramızda bir adım mesafe kalmıştı. Elimi yavaşça elinin üzerinde koyduğumda avucunda birşey olduğunu farkettim. Sonra kolu sedyenin yanına düştüğünde avcundaki şey öylece yere düşmüştü. Başımı yerdeki kırılan tokama çevirdiğimde, doktorun biri " kalbi durdu" demişti. Yerde dizlerimin üzerine oturmuştum. Avucumda ise o sabah arayıp bulamadığım tokam vardı. Başımı kaldırdığımda ise kocaman yazan ameliyathane yazısı, içerde ise hem sevdam hem nefretim yatıyordu.

Yeni bölüm çok yakında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeni bölüm çok yakında..

AŞK-I DENEYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin