3.BÖLÜM: ''Hayalle Rüya Arasındaki Boşluk''

1.9K 261 73
                                    

       Her yer karanlıktı. O sessizlik ve yağmur devam ediyordu. Bu gördüğüm biraz daha netti. Bir kız vardı. Öylece yerde yatıyordu. Aman tanrım kanlar içindeydi. Bende hemen yanındayım, ne yapmalıydım? Etrafa bakıyorum, burası da neresi böyle, hiçbir şey belli olmuyordu. Çok fazla yağmur yağıyor ve çok soğuktu. Kafamda bir şeyler canlanmıştı. Bu dün geceydi. Her şey uçup gitmişti.

      Birden telefonum çalıyordu ve arayan Emir'di.

         ''Dedektif Rauf bey diye birisi geldi, seni soruyor.''

         ''Geliyorum.''

      Okula giderken Melike'nin evinin önünden geçtim. Aman tanrım ne göreyim, annesi ve bir sürü kişi bahçedeydi. Ne olduğunu merak ettiğim, dudağımı ısırmamdan belliydi. Oraya mı yoksa okula mı gitmeliydim? Bunu uzun bir kararsızlıkla düşündükten sonra okulun yoluna koyuldum. Çünkü kaçtığımı anlamamalılardı. Alel acele koşarak gittim okula. Değişik bir adam çardakta oturmuş elinde not defteri vardı. Emir'e sorduğu soruların cevabını yazıyor olmalıydı. Oraya vardığımda Emir çoktan gitmişti ve o adam bana sanki aradığım kişi misin dercesine bakıyordu.

         ''Nadir, sen misin? Ben, dedektif Rauf.''

         ''Tanıştığıma sevindim.''

      Tokalaşmak için elimi uzattığında karşılık vermedim. Tokalaşmayı hiç sevmeyen birisiydim. Beni tanıyan çoğu kişi bunu bilirdi.

         ''Ayçayı tanıyor musun?''

         ''Sevgilimdi.''

         ''Dün gece ölü bulundu. Biliyor musun?''

         ''Biliyorum.''

      Suratında tuhaflık vardı. Kesin cevaplarım onda kuşku uyandırmış olmalıydı. Bunu anlamak çok zor olmadı sorusuyla.

         ''Neden böyle kısa cevap veriyor sun?''

      Cevap vermedim. Bundan rahatsızlık duyduğu çok belliydi. Kuşkusunun arttığı belliydi. Benden şüphelendiğini yüzünden anlamak hiç zor değildi. Tam soru soruyordu ki, benim sorum sanki yumruğa tekme atmak gibiydi.

         ''Sevgiliniz ölse ne yapardınız?''

      Bu sefer susan oydu. Cevabı benim düşüncelerimi ve Rauf beye olan ilgimi arttırmıştı.

         ''Benim hiç sevgilim olmadı.''

      Beni çok şaşırtmıştı. Nedenini sormayı çok istedim ve merak ettim. Bilmiyorum, bir şey sormama engel oluyordu.

         ''Bunu sizce kim yaptı?''

      Bunu ne zaman soracak diye merek içindeydim. Bilmeden, direk olarak neden onu söylediğimi bilmiyordum.

         ''Melike.''

      Neden diye sormasını beklemeden cevap verecektim ki Rauf bey önce davrandı.

         ''Kıskançlık mı?''

      Cevap veremeyecek kadar şaşırmıştım bu tahminine. Kafamı sallayarak doğru olduğunu ifade ettim. Sonradan suskunluğum intihar etti.

         ''Bir yıldır beni seviyor. O kadar zamandır da Ender'le dertleşiyormuş.''

         ''Ender de neyin nesi?''

         ''İkizim.''

         ''Annen ve baban?''

         ''1O yıl önce evimizde yangın çıktı. İkisi de oracıkta vefat etti. O zamandır Ender'le beraber yetiştirme yurdunda büyüdük. Sonra bildiğiniz gibi liseye geçtik. Hep benden üstündü. Daha iyi bir lise ve daha iyi koşuldaydı. Daha yakışıklıydı bense tipsizimdim. Daha kaslıydı bense yağ fıçısıydım. Daha uzundu bense kısayımdım.''

         ''Ender seni kıskanır mıydı? Sevgilisi var mıydı?''

         ''Sevgilisi yok. Her zaman benden üstündür, neden kıskansın ki? ''

         ''İşte bu yüzden ondan şüphelendim. Bütün bu özellikler olduğu halde kazanamayacağı tek şey nedir?''

      Ayçayı nasıl öldürmüş olabilir ki? O benim kardeşim, duygularımı düşünmesi lazımdı. Ayça'ya sahip olmak neden istesin ki, daha iyilerini bulur. Rauf bey düşüncelerimi okuyor olmalıydı.

         ''Kıskançlık galip gelmiştir. Sizin duygularınızın düşünemedi.''

      Bunu yapması ona bir şey kazandırmayacak ki. Rauf bey bu kadar iyi tahminler yapması beni şaşırtmıştı. Tahminleri çok güçlü birisi olduğunu anlamıştım. Suskunluğu acımasızca katlederek ''Hayır, Ayça'yı Ender öldürmüş olamazdı. Başka bir şey var bu işin içinde. Bulacağım öldüreni.'' diyerek kalkmam bir oldu. Tam çardaktan uzaklaşacaktım ki ''Nereye?'' sizle konuşacaklarım var dercesine, yalvararak sormuştu. Cevap vermeden, suskunluk içersinde öylece oturuvermiştim.

         ''Dün gece nerdeydin?''

      Hiç beklemediğim anda sırtım hançerlenmişti sanki. Ne söyleyecektim, saat o kadar geç ve kanlar içinde yurda geldim, hafızamı da yitirdim mi diyecektim? Suçlu sanılacaktım. Bir şeyler uydurmam lazımdı.

         ''22.17 de yurda öylece girdim. Kafam dağınıktı. Yurda geç geldim çünkü ailemin ölmesinin 10. yılıydı.''

      Bu yalan içimdeki sönmüş yangını yeniden körükleyen kıvılcımdı. Böyle söylememiş olsam Ayça'yı öldürdüm diye şüphelenecekti.

      Dudaklarını uçlarına kadar kaplayan kesik, sert bıyıklarının zamanla gayet temiz bir görünüme bürünmesi ona ilgimi arttırıyordu. Yakışıklı yüzünün, kalbinin iyiliğine şahadet ediyordu. Ona baktığımda bir gizem uyandırıyordu gözümde. İçimde ki soru dışarı çıkmak için koşuşturuyordu. Merakım da o koşuşturmaya yardımcı oluyordu.

         ''Neden hiç sevgiliniz olmadı?''

      Bunu anlatmamak istememesi bendeki merakı arttırıyordu. Neden bu zevki yaşamadı ki? Sorumun cevabını almak için yinelediğimde Rauf bey çoktan gitmişti. Peşinden gidecektim ki, kafamdaki karamsarlık yine baş gösterdi. Başım döndü ve yine hayalle rüya arasındaki o boşluğa gittim.

      Her yer karanlıktı...  

YENİ BÖLÜM İÇİN 3.BÖLÜME ''+700 GÖRÜLME,+100 VOTE, +70 YORUM''

TEŞEKKÜRLER... :)

KANLI GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin