Bir cesetten çok şey öğrenebilirsiniz. Nasıl bir ömür sürdüğünü, acılarını, sevilseler dahi neler yaşadıklarını, ama bir cesetten nedenini öğrenemezsin. Geride kalanlar için önemli olan tek soru nedenidir. Peki ya hayatı, ne kadar yaşadığı veya yaşadığını sanıp öldüğünü anlayabilir miyiz? Hayat bir yolculuktur, bu yolculuğun ne kadar sürdüğünün bir önemi yoktur. Fakat nereye gittiği ve sebebi önemlidir.
''Ne saçmalıyorsun kadın sen?'' Bu haykırmam üzerine Rauf bey araya girmişti. ''Bunu neye dayanarak söylersiniz?'' Sinirden, kuduz bir köpeğin saldırganlığı gibi bağırıyordum.
''Koca karı palavrası.'' Bunu dememle Rauf beyden okkalı bir tokadı suratıma yedim.
''Koca karı palavrası demek. Arkadaşın gitmiş bıçaklamış kızı sen gel bana palavracı de.'' Rauf beyin ''Bunu nerden biliyorsunuz?''
demesi benim sinirimi hafte olsa bastırmıştı. ''Polisler yurtta arama yaptılar. Emir'in dolabından bir bıçak çıktı. Cinayet gecesi yurda geç vakitte gelmiş. Ayrıca yurda gelirken üzerindeki kanlı gömleği çöpe attığını komşular ifadesinde söylemişler.''
Olamaz, bunu yapamaz. Neden yapsın? Yanlış anlaşılma bu.
Rauf beyin ''Teşekkür ederiz. İyi günler.'' Demesiyle kadın gitmişti.
''Bak bilip bilmeden kadına bağırdın, oldu mu şimdi?''
Duyduklarımdan dolayı çok şaşırmıştım. Birazda kadına bağırdığım içinde pişmandım. Dolapta sakladığı demek ki bıçakmış. Hızla yurda koşuyordum. Okulun kapısına geldiğimde Emir'in kelepçelenip polis arabasına konduğunu gördüm. Nasıl olur bu? Cinayeti o işlememişti. Yanlış kişiyi eletiyorlardı. Bunu kime söyleyecektim, kim beni dinlerdi? Emir gözler önünden kayboldu ve araç hareket etmeye başladı. Araç hızını arttırdı, okulun bahçesinden çıktı. Çatlakların ve çukurların bol olduğu yolda resmen yarasayı anımsatan polis arabası gözden bir anda kaybolmuştu. Emir neden Ayça'yı öldürsün ki, gül gibi Meliha'sına sahipken?
Yine karamsarlık çökmüştü vücuduma. Kahretsin, hiç zamanı değildi! Bundan nefret ediyordum. Karamsarlığım daha çok sertleşmişti sanki bir rakıyı sek içiyordum. Kafamdaki karamsarlık ciğerlerimi parçalayacak gibiydi. Her taraf karanlıktı ve yağmur yağıyordu. Çünkü hayalle rüya arasındaki çukurdaydım ama burası benim için gerçeklik haline gelmişti. Hayaller çok önemlidir ve rüyada cabasıdır. Bu ikili arasındaki çizgi, ufuk çizgisi gibi ya da sırat köprüsü gibi ip incedir.
Yağmur ve karanlığın yanında o nefes almaktan huzursuzluk duyulacak sessizlik yoktu. Yağmur sesi çok şiddetliydi. Neden böyleydi? O sessizliğin olmaması beni rahatsız ediyordu. Çok tuhaftı burası yerde kanlar içinde yatan kızın olduğu yer değildi. Koşuyordum, üzerim kanlar içindeydi. Neden kaçıyordum? Olamaz, ne yaptım ben? Yoksa yerdeki kızı bıraktım damı kaçıyordum? Biraz daha koştuğumda kızın yattığı yere gelmiştim ama kız yoktu.
''Nadir kalk yine kıçın donacak hastanelerde yatacaksın.''
Seslenen Nergis hocaydı. ''Emir'in yaptıklarını biliyor musun?'' Bunları dinlemek istemedim ve yurda doğru koştum. Yurda girdim ve odanın önüne gelmiştim. Hiçbir terlik yoktu. Oğulcan neden eve rapor alıp gitti ki? Hem hastada görünmüyordu.
Odaya girdiğimde Emir'in dolabı açıktı eşyalarının hepsi yerdeydi. Kahrolası mal, gerçekten cinayeti işlemiş miydi? Neden benim mutluluğumu hor gördü? Yoksa Ayça'ma tecavüz edip mi öldürdü? Böyle bir şey gerçekse bende Meliha'ya mı aynısını yapmalıydım? Bunu yaparsam ne kaybederim, zaten her şeyimi kaybetmedim mi? Hayır, kaybetmedim. Hala bir kardeşim var. Bu yüzden bu saçmalığı yapmam. Cezasını çeksin pislik! Melike'yi kim öldürdü? Bu gece onu öğrenecektim. İntiharının sebebini söyleyecekti Ender. Ayrıca Melike'nin otopsisi sonuçlanacaktı yarın. Bu düşünceler kafamda dönüp dururken ısınmaya başlıyor. Döndükçe daha çok ısınıyordu. Kaynamaya başladı ve enfes bir koku geliyordu.
Yine kafamdaki kazan boş durmuyordu. Bu seferki çorba hangisiydi? Bir kaşık tadına baktım. Bu tat bana çok yabancı geliyordu. Uzun zamandır hiç tatmamıştım. Bu tat, sinirin sebep olduğu, üzüntü sonucu yapılan hataydı. Üzüntüye neden olan kişiye yaptığın hataydı. Bu hata sonucu üzüntüye sebep olan aynısını yaşıyordu. Neydi bu tat?
İntikam, bu seferki çorbamızdı. Çorbada sadece intikam vardı. Bunun sebebi Emir miydi? Emir'den mi intikam alacaktım yoksa biri birisinden mi aldı? Bu intikamın cinayetle alakası olabilirdi. Melike ve Ayça'nın ölmesi intikamdı o zaman. İntikama kurban gitmişlerse bu nasıl olur? Emir'in Ayça'yı öldürmesi kimin için intikam olurdu? Ve bunu yaparken duyduğu üzüntü Melike'nin ölmesiydi. Emir Melike'yi mi seviyordu?
Melike'nin suçlusunu ben sanmış olabilir. Bu yüzdende benden intikam almış olmalı. Çok saçma, başka bir intikam olmalıydı.
Benim için intikamın rengi gri olmuştu. Gri duvarlara hapsolmuş odamda intikamla boğuşuyordum. Tam o dakika kapı çaldı.
''Ayça'nın babası seni çağırıyor Nadir.'' Elinde idrar kabıyla Rauf bey kapıya dikilmişti. ''O kap Ercüment beyin mi?'' ''Hayır, Emir'in.''
''Ercüment beyinki nerde? O yapmış olamaz mı?''
''Nadir, kendine gel! Emir'i savunuyorsun. Başkasını suçlama evlat.'' ''Laptoptaki videoyu sizde görseniz bunu demezdiniz.''
Tüyleri diken diken olan Rauf bey ''O videoda ne vardı?''
''Ayça'nın duşta gizli çekilmiş videoları.'' Gözleri şaşkınlıkla dolan dedektimizin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Bense devam ettim.
''Bu videoları neden çekmiş olabilir? Bunlardan zevk alıyor olmalı. Çünkü bunlardan bir sürü var.''
Rauf beyin gözündeki şaşkınlık artmıştı. Ürperti dolu bir bakışla bana bakıyordu. Ve sustu. ''Ercüment beye yarın konuşmak istediğimi söylersiniz. Çıkarken kapıyı örtmeyi unutmayınız.''
Gitmesini istediğimi anlamıştı. Sanki annesiyle kek yapan çocuğun dolaptan 2 yumurta getirirken tüm yumurtaları düşürüp kırması gibi örtüp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI GECE
Mistério / SuspenseTanıtım sayfası- https://www.facebook.com/123kangece?ref=profile Bir gecenin karanlığına sizce kaç cinayet gizlenebilir? 1,2... Belki parmaklarınız kadar. Adaletin çözemediği 10 yılın bedeli ve pazar gecesinin acımasız gerçekleri birçok kan döktü. ...