4.BÖLÜM: ''MEVLİD SESİ''

2.1K 210 63
                                    

      Her yer karanlıktı. Yine aynı yerdeydim. Yağmurlu ve titretircesine bir soğuğun ilişkiye girdiği bir akşamdı. Sessizlikte bu yasak ilişkinin kurbanıydı.

      Kız kanlar içinde öylece yerle kucaklaşıyordu. Kanı, gökyüzünün gözyaşlarıyla nehir gibi akıyordu sonsuzluğa. Neden ordaydım ve kıza ne olmuştu?

      Korku bir böcekti. O böcek sanki burnumdan girip tüm bedenimi etkisi altına almıştı. Korkudan tüylerim ürpermişti. Bunun sebebi yerde ki kız değildi, başka bir şeydi. Ama bu sebebi hatırlayamıyordum. Etrafa baktığımda, karanlık bir yolda olduğumuz netleşmişti.

        ''Nadir kalk! Hey, uyanmalısın! Polisler seni soruyorlar.''

      Emir yine bir şeyler saçmalıyordu. Yüzünde onu terk etmeyen bir tedirginlik vardı. Cevap vermemem sonsuz sessizliği yeniden uyandırmıştı. Çok endişeliydi. Polislerle konuşmam onun için iyi olacak bir tavrı vardı. Neden bunu istiyor olabilirdi ki?

      Polislerin yanına gittim. Polis bey, saçındaki aklar her yakaladığı suçludan hatıra olmalıydı. Bıyıklarını tıraş etmesi eskiden kalan bir alışkanlık olmalıydı. Zamanın onda bıraktığı emanet, anlında bıçakla çizilmiş kestane gibi 4 tane kırışık vardı.

        ''Nadir sen misin?''

      Bana ilk sorduğu soruydu. Acaba bu soruyu daha kaç kişiye sormuş olmalıydı bugün. Bu sefer doğru kişiye sormaktaydı.

        ''Evet benim.''                                    

      Suçlu gibi direk beni arabaya sokmuşlardı. Sanırım aradıkları suçluyu bulmuşlardı. Polis bey eskimiş bir çanta içinden, vedasız giden çiçeğin resmi olan dosyayı çıkarmıştı. Bembeyaz bir dosyaydı ve bana Ayça'nın pamuksu tenini hatırlatmıştı. Polis beyin soru yağmuruna beklenmedik zamanda yakalanmıştı.

        ''Ayça'yı tanıyor musun?''

        ''Sevgilim.''

      Bu cevap yüzünde çok eşsiz bir rahatlama oluşturmuştu. Bunun sebebi ise bana olan şüpheleri azalmıştı, insan sevdiğini neden öldürürdü ki. O kadar çok rahatlamıştı ki polis bey, soru sorması bile değişmişti.

        ''Ayça bu aralar huzursuz muydu?''

      Ayçanın huzursuz olduğunu hiç görmemiştim. Benim hep huzur kaynağı olduğumu söylerdi. Bana sarılınca dünyalar onun olurdu. Sımsıkı sarılıp uyuduğumuz zamanlar kalbindeki atış huzuru çağrıştırırdı kulağımda. Benden sakladığı bir şeyler olabilir miydi?

        ''Değildi.''

        ''Ayça'nın düşmanı var mıydı?''

        ''Benim bildiğim yoktu.''

      Polis çok sıkılmıştı. Yanaklarındaki sarkmalar artmıştı. Sanki uykusunu getirmişti bu sıkıcılık.

        ''Sizi seven birisi var mıydı?''

        ''Melike.''

      Bunu neden düşünmeden demiştim. İçimden bir şey bunu söylemem gerektiğini dudaklarımla anlatmıştı. Polisteki bakış kim bu Melike dercesineydi.

        ''Ayça ve Melike hiç kavga etti mi?''

      Kafamda bir git gel oldu. Karamsardım etmişler miydi? Hayır diyerekten geçiştirdiğimde polisin tepkisi değişmişti. Of dercesine bir tavırla, ''Biz bunu araştıracağız.'' Demesi Melike'den şüphelenmiş olmasıydı.

KANLI GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin