bölüm 20- bir kutu çikolatalı süt ve biraz daha nefes alabilme meselesi

516 78 126
                                    

multi: tom odell another love

multi: tom odell another love

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.

Çoğu zaman hayatım gürültüyle akan yaşamın içinde sesini kaybetmiş bir müzik kutusu misali dönüp durmuştu.

Ağlıyordum, gülüyordum; yıkılıyor sonra toparlanıyor ve yine düşüyordum. Yanıyor ve yakıyordum. Nefes alıyor ancak çoğunlukla nefessiz kalıyordum. Yanlış yapıyor ve yanlışlarım doğrularımı kesip attığında kendimden nefret ediyordum. Sanki yeterince etmiyor gibi.

Ama tanrı biliyor ya bir şekilde yaşıyordum. Belki sürekli başa saran bir müzik kutusundan ileri gidemiyordum ama yine de yaşıyordum. Zorundaydım.

İyileşemediğinde, yaraların kabuk tutmayı reddettiğinde bir alışma süreci başlıyordu. Hayır, geçmiyordu ya da hafiflemiyordu. Sadece alışıyordun. İnsan her şeye alışırdı çünkü. Yalnızlık dışında her şeye en azından.

Kaçamıyorsun demişti minho iki gece önce.

Ellerini ikinci kez yanlış kişiye uzatmış ancak bu kez merhametle dokunmuştu onlara. Oyunlar ve yalanlar olmadan. Ben zaten ondan kaçmayı hiç başaramamıştım ama o da kaçamamıştı benden ilk kez.

Yakarken yanmıştık, küllerimize kadar görmüştük sonra birbirimizi.
Ve ellerime uzanmasına izin verirken titremişti yüreğim. Lee minho'nun elleri ateştendi ve o gece bir yangın başlatmıştı, içinde ikimizin de olduğu.  Yine de dokunuşlarındaki merhamet söndürememişti o ateşi.

Acizdim. Ona karşı öylesine acizdim ki, ellerimi ateşe daldırdığımı bile bile yine tutmuştum o elleri. Sonra içimde sürekli yerimi bilmemi sayıklayan jisunglara karşı bir yerimin olmadığını hatırlatmıştım. Hiçbir zaman olmamıştı.

Aptal demişti yine o jisunglardan biri. Sana neden merhametle uzansın? Hwang'ı senin dudaklarında hissetmek isteyecek kadar yolun sonundayken neden uzansın lee minho'nun elleri sana?

Acımıştı belki ya da borçlu hissetmişti. Bir oyun altında sürekli boyumuzu geçen gelişmelerin yaşanmasını o da beklemiyordu ve felixten yine o oyun uğruna geçirdiğim kazayı öğrenmek bir şeyleri değiştirmişti.

Şimdi yine o çirkin sessizliğe gömülmüştü herkes ve her şey.

Minho bir gece sessizliğin içinde onunla dans etmemi dilerken bana tüm suskunluklarımı unutturmuş, iki gün sonra sessizliği ve yokluğuyla bundan tekrardan nefret etmeme neden olmuştu.

Dokunmamalıydın o ellere dedirtmişti. Burnumun ucundan gitmeyen bir sızıyla hwang'ının yanında mı acaba? düşünceleri kurdurmuştu.

sweater weather ; minsung×hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin