Yeni bölümü sabırsızlıkla bekleyen @deryaaslan294'te ithaf ediyorum. 🤍
🌝
Genç kız en az yarım saat bekledi. Ama gelen giden yoktu. Oturduğu sandalyeden kalkıp danışmaya ilerledi.
"Pardon? Uzun zamandır bekliyorum. Görüşme ne zaman başlayacak acaba bir bilginiz var mı?" Danışman önündeki işi bırakıp can kulağıyla dinlemişti kızı.
"Kusura bakmayın. Patronumuzun ufak bir işi çıktığı için sizi biraz daha bekletmek zorundayız." Genç kız bozulmuştu ama belli etmedi.
Tamam anlamında başını sallayıp az önceki kalktığı yere geri döndü ve oturup beklemeye devam etti.
O beklerken genç adam içmeye devam ediyordu. Kafasını toplamaya çalıştığı her an aklına fotoğraflar geliyor, kendini toplamaktan vazgeçiyordu.
Planına göre bugün kızın karşısına çıkacaktı. Ama o kadar çok içmişti ki bu düşünce aklının en kuytu köşesine sinmiş, sadece dün akşam gördüklerini düşünüyordu.
Saatler su gibi akıp gitti. Öğleni çoktan geçmiş içmeyi bırakalı bir kaç dakika olmuştu. Bırakmak zorunda kalmıştı çünkü daha fazlasını midesi kaldırmıyordu.
Kendine gelmek için ilk önce duşa girmeye karar verdi. Daha sonrasında şirkete gidecekti.
Genç kızın hâlâ beklediğinden habersiz ayaklandı.Kıyafetlerini yatağının üzerine koyup banyoya ilerledi.
Duştan çıkınca üzerini giyinip arabasına bindi.
Sekreter genç kıza ilerledi.
"Hanımefendi, buyurun patronumuzun ofisi şurası. İçeride bekleyebilirsiniz. Birazdan gelir."
Genç kız sekreterin söylediği odaya girip arkasından kapıyı kapattı.Karşısındaki oda büyük ve ferahtı. Bir çalışma masası ve önünde iki tane tekli bir tane üçlü koltuk vardı. Ortaya da büyük bir sehpa yerleştirilmişti. Duvarın biri boydan boya camdı. İlk önce cama doğru ilerledi. Ankara ayaklarının altındaydı. Biraz ilerde Anıtkabir bütün ihtişamıyla duruyordu. Bir kaç dakika bu güzel manzaraya baktı. Sonrasında üçlü koltuğa doğru ilerleyip tam ortasına oturdu.
10 dakika kadar bekledikten sonra susadığını farkedip ofisten çıkmak istedi. Ama çıkamadı. Çünkü kapı açılmıyordu. Bir kaç kere daha açmaya çalıştı. Ama sonuç değişmedi. Klostrofobisi kendini göstermeye başladı. Kapıya vurmaya başladı. Ama kimseye sesini duyuramadı. Şuan herkes çay molasındaydı. O yüzden katta hiç kimse yoktu.
Soğuk terler vücudunu sarmıştı. Cama doğru ilerledi. Ama açılacak bir penceresi yoktu. İyi geleceğini düşünerek dışarıyı izlemeye çalıştı. Ama hiç bir işe yaramadı. Az önce kalktığı koltuğa oturup nefesini düzene sokmaya çalıştı. Arkasına yaslandı ve gözlerini tavana dikti. Ne kadar süre geçtiğinden birhaberdi.
En sonunda kendini karanlığa teslim etti.Genç adam şirkete geldiğinde sekreterini dinlemeden toplantısı olduğu salona gitti.
Yaklaşık 2 saat sonra toplantı bitmişti.
Toplantı salonundan çıktıktan sonra sekreteri peşinden koştu.
"Efendim-"
"Şimdi değil Alya. Çıkıyorum. Akşama dönerim. Ben gelene kadar önümüzdeki hafta olacak sözleşme için gerekli dosyaları ayarla. Masanın üzerine koy. Gelince oradan alırım."
"Ama efendim-" Genç adam sekreterine dönüp elini kaldırdı. Kadın bu hareketle sustu.
" Ve ben gelene kadar da sakın rahatsız etme. Gelen aramalarla sen ilgilen. Anlaşıldı mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensesi (Aşk-ı Bela Serisi 1)
Teen FictionVücudumda dolanan soğuk metal şeyle nefesimi tuttum. Bıçak olduğunu anlamam uzun sürmemişti. "Kendine gel küçük kız, yoksa seni burada parçalara ayıracağım." sesi buz gibiydi. Yüksek kahkahası yerimden sıçramama sebep oldu. Bağlı ellerimi kıpırdatm...